Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

Fikrî Mülahazlar-8

▪️Cenâb-ı Hak (cc), Kur'ân-ı Hakîm'de şöyle buyurur;
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـًٔا وَلَا يَهْتَدُونَ

"Hâlbuki onlara (o müşriklere): “Allah'ın indirdiğine tâbi' olun!” denildiği zaman: “Hayır! (Biz) atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey(ler)e tâbi' oluruz!” dediler. Ya ataları bir şeye akıl erdirmeyen ve doğru yolu bulmayan kimseler idiyseler! (Yine de onlara mı tâbi' olacaklar?)
(Bakara Sûresi, 170. Âyet-i Kerîme Meâli)

Müşrikler, koyu taklitçidirler. Bu nedenledir ki, müşriklerin en önemli özelliği; atacılıktı/ataizmdi. Yani atalara körü körüne bağlılık, atalarının yolunu sorgulamadan adım adım takip etmeleriydi.

▪️Çoğu kişinin bildiği âyet-i kerîmelerden biri de şu âyet-i kerîmedir;
لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ
"Dînde zorlama yoktur!"
(Bakara Sûresi, 256. Âyet-i Kerîme ve Meâli'nden)

Çok sû-i istimâl edilen âyetlerden biri de bu âyet-i kerîmedir. Burada kastedilen şudur; "Dîn(e girme)de zorlama yoktur!" Yoksa İslâm dînine girdikten sonra farzları edâ etmek ile her Müslüman mükelleftir.

▪️Rabbü'l-Âlemîn (cc) bir âyet-i kerîmede bizlere şöyle buyurur;
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ى نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ‌

"İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızâsına nâil olmak için kendi nefsini (ve bütün malını O'nun yolunda) fedâ eder. Şüphesiz Allah ise, Rauf'tur [kullar(ın)a karşı çok şefkatli olandır]."
(Bakara Sûresi, 207. Âyet-i Kerîme ve Meâli)

"Bu âyet-i kerîme Süheyb bin Sinan er-Rûmî (ra) hakkında nâzil oldu. O, Medîne’ye hicret ederken Kureyş müşrikleri arkasından yetişerek kendisine ezâ ve cefâ yapmaya başladıklarında, gāyet ma‘kūl ve iknâ edici sözler söyleyerek, dînine dokunmamaları şartıyla, malını onlara bırakıp kurtulmaya muvaffak oldu. Medîne’ye vardığında, Hz. Ebû Bekir (ra) kendisini bir cemâatle karşıladı ve ona: “Alışverişin mübârek olsun!” dedi. Süheyb (ra) da cevâben: “Allah sizin ticâretinize de zarar vermesin, fakat ne var?” deyince, ona bu âyet-i kerîmeyi müjdeleyip okudular."
(İbn-i Kesîr, c. 1, 184)

▪️Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyururlar:

اَلدُّنْيَا سِجْنُ الْمُؤْمِنِ وَجَنَّةُ الْكَافِرِ
"Dünya mü'minin zindanı, kâfirin Cennetidir."
(Müslîm, Zühd: 1; Tirmizî, Zühd: 16; İbn Mâce, Zühd: 3)

Bu hadîs-i şerîfi Üstâd Bediüzzaman Hazretleri şöyle izah eder:

"İşte hadîs-i şerifte
اَلدُّنْيَا سِجْنُ الْمُؤْمِنِ وَجَنَّةُ الْكَافِرِ
mezkûr hakikate dahi işaret ediyor. Yani dünyada şu mü'min, kısmen kusuratından cezasını gördüğü için dünya onun hakkında bir dâr-ı cezadır. Dünya, onların saadetli âhiretlerine nisbeten bir zindan ve cehennemdir. Ve kâfirler madem Cehennem'den çıkmayacaklar. Hasenatlarının mükâfatlarını kısmen dünyada gördükleri ve büyük seyyiatları te'hir edildiği cihetle, onların âhiretine nisbeten dünya, cennetleridir. Yoksa mü'min bu dünyada dahi kâfirden manen ve hakikat nokta-i nazarında çok ziyade mes'uddur. Âdeta mü'minin imanı, mü'minin ruhunda bir cennet-i maneviye hükmüne geçiyor; kâfirin küfrü, kâfirin mahiyetinde manevî bir cehennemi ateşlendiriyor."
(Lem'alar, s. 48)

▪️İmam-ı Busayrî'nin (rh), Kasîde-i Bürde'sinde dediği gibi;
وَاسْتَفْرِغِ الدَّمْعَ مِنْ عَيْنٍ قَدِ اْمَتَلَاتْ ، مِنَ الْمَحَارِمِ وَالْزَمْ حِمْيَةَ النَّدَمِ
"Haramla dolmuş olan gözlerinden, gözyaşı akıt ve pişmanlık perhizine sarıl."

▪️Şu ifadeler bizlere düstûr olmalıdır;
عَزَّ مَنْ قَنَعَ ذَلَّ مَنْ طَمَعَ
"Kanaat eden azîz olur; açgözlülük eden zelîl olur."
(bk. İbnü'l-Esîr, en-Nihâye fî Ğarîbi'l-Hadîs: 4:114; ez-Zebîdî, Tâcü'l-Arûs: 22:90)

▪️Boşluk hava ile doludur. Bir insan havalı ise, o insan boştur. Dolu insanın hava atmaya ihtiyacı yoktur.

▪️Bediüzzaman Hazretleri'nin kaleme aldığı tek Kürdçe makalesinin son kısmı şu şekildedir;

"Wesiyeta paşî; xwendin, xwendin, xwendin û dest hev girtin, dest hev girtin, dest hev girtin."

Yani; "Son vasiyetim: okumak, okumak, okumak ve el ele vermek, el ele vermek, el ele vermek."

(Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi 21 Teşrinisani 1324 / 4 Aralık 1908 Sayı: 1. Nüshası)

▪️"İttihâd, cehl ile olmaz. İttihad, imtizâc-ı efkârdır. İmtizâc-ı efkâr, marifetin şuâ-ı elektriğiyle olur."
(Münâzarât, s. 73)

Birlik ve beraberlik istiyor isek, cehaletten kurtulmamız gerek. Kendi aklını birilerinin cebine koyanlar ile birlik yapamayız. Bize, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ashabı gibi hür düşünceli ve istişare edilince cevap verebilen insanlar lâzımdır. Birlik ise fikirlerin birliği ile olur. İttihâd-ı İslâm'dan dem vurmak değil, İttihâd-ı İslâm'ı gerçekleştirmek ile mükellefiz. İttihâd etmeye karşı olan herkes de mes'uldür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum