Habibi Nacar YILMAZ

Habibi Nacar YILMAZ

Eymen (Erdem) Akça ve iki dünyadan da değerli Âyetin Şerhi

Erdem Akça ismi ile Risale Haber'de çok değerli ve derinlikli yazılar da yazan güzel kardeşimin, Eymen Akça ismi ile yazdığı ve Harf Yayınları'ndan neşredilen "Yeşeren Duygular" (küçük boy 80 sayfa) ve "Kutsal Bahçe" (küçük boy 126 sayfa) ismi ile iki kitabı da var. Bu iki kitabı ve çok değerli eşi Belkıs Akça ile yazdıkları ve yine aynı yayınlardan çıkan "Kutup Yıldızı" (küçük boy 72 sayfa) ve "Ümitsizlik" (büyük boy 126 sayfa) adlı kitapları Erdem'in yardımı ile elde edip okuma fırsatımız oldu. Meslekî alışkanlığımızdan olacak ki yazım hataları hemen gözümüze ilişti. Bu da okuma zevkini biraz zedeliyor.

Epeyce bir fikir emeği verilerek hazırlanan metinlerin, mizanpaj, dil ve yazım bakımından uzmanınca sıkı bir tetkikten geçirilmesi daha iyi olurdu. Yine de asla taalluk eden bir husus değil elbette. Bizce asla taalluk eden hususlardan birini Erdem Bey'e ilettim.

İlk üç kitap, yanında "ateist", "deist" olarak bulunan bazı kişilerin, suallerini onların ağzından; sonra bir arkadaşın ve yine hapishaneden bir mahkûmun Kur'an'ı mealinden okuyarak basit bulan ve şüpheye, devamında inkâra kadar giden meçhul bir arkadaşın suallerine cevap olarak hazırlanmış. Çok su götüren bu suallere, daha hacimli cevaplar verilmesi gerekirdi. Yine de Erdem kardeşimizin konuları ele alış ve konuya yaklaşımları hayli cesaretli. Bir boşluğu doldurmaya çalıştığı ve bağrıyanık olduğu açık.
"Ümitsizlik" kitabı ise, çok önemli bir şerh ve izahı önümüze koyuyor. 

Kitaplarda çok önemli tespit, cevap ve orijinal izahlar var. Hepsini burada vermek mümkün değil. Ama karışık bir şekilde bazılarına yer vererek, devamını ya da bütününü Harf Yayınları'ndan yayımlanan ve bazı sitelerde satışa sunulan kitaplara havale etmek istiyorum. 

Peygamber Efendimizin (ASM) "İki dünyadan da kıymetlidir." buyurduğu, Mesnevi-i Nuriye'de Hatime'de dört çeşit hastalık ve tedavilerini gösteren kısımda "yeis" hastalığını izah ederken yer verilen Zümer Suresinin 53. Âyetinin güzel ve ikna edici ve müjdeler ile dolu izahları yapılmış "Ümitsizlik" kitabında. "...günah, kovulmayı netice vermiyor. Asıl, günahta ısrar kovdurur, ibliste olduğu gibi. Günahta ısrar, yaptığını haklı görmektir. Esas cürüm budur. Çünkü insan, birçok sebeple günah işleyebilir.Yeter ki insan tövbe etsin. Bu yüzden, günahla kömürleşen fıtratlar, tövbe ettiğinde, hayır ve hakta o nispette yol alırlar."  Bu değerli güzel tespit ve izahlar, hem yerinde hem de tecrübe ile sabit.

Bir insanın kendi hiçliğini ve kusurunu tam hissetmesi, yana yakıla pişmanlık ve utanma duyması, onu Rabbimizin "Benim kullarım, özel kullarım!" hitabına muhatap kılıyor. Böyle bir insan, şifa ve hidayete bizzat hem de tecrübeyle geçtiğinden ayne'lyakîn hatta hakka'lyakîne kadar yükselebilir. Çelik gibi bir iradeye sahib olur. Erdem Akça küçük bir hikaye anlatarak da bunu anlatmaya çalışıyor.

"Zamanın birinde, bir tarikat şeyhine devrinin en günahkâr kişilerinden birisi intisap eder. Hızla tedavi olur ve dergâhta eskiden beri bulunanlara yetişip onları geçer. Şeyhin vefatı yakınlaştığında, yerine halife bırakması gerektiğinden o da birini yerine bırakacaktır. Şeyh Hazretleri, geçmişi günahla dolu  o müridini yerine halife bırakır. Fakat onun bu tercihi bir müridinin şu sorusuna sebep olur.

-Efendim, bendeniz çocukluğumdan beri dizinizin dibindeyim. Bir eksiklik bir hata mı ettim ki bizi değil de o kardeşimizi halifeliğe layık gördünüz. Bunun üzerine Şeyh Hazretleri der ki:

-Senin eksikliğin zaten burada... Çünkü sen, karanlık tarafı bilmiyorsun. Hep aydınlık içinde büyüdün. Fakat o kardeşin, karanlık ve aydınlığı ikisini de hakka'lyakîn biliyor. Faraza sen halife olsan, senin ayağını kaydırabilirler. Fakat onun ayağının kaydırılması çok zor. Bu yüzden yerime onu seçtim." Demek bazen günahkâr haller, en iyi kulluk hallerine de vesile olabilir.

Erdem Bey, "Ümitsizlik" kitabının sonuna doğru, insanın bağışlanmış olduğunu bildiren delil ve göstergelerden de söz ediyor, isabetle bunları anlatıyor. Bana göre kitabın en can alıcı noktası da burası. Müsaade ederseniz bunu kitaba bırakalım.

Erdem Akça "Kutsal Bahçe" kitabında, bir mahkûmun sorduğu birkaç soruya cevap arıyor. Bir bölümünde ise, çok önemli gördüğüm "Kur'an'ı mealinden okuyan bazıları, basit buluyor. Acaba Kur'an, insanın aklını doyurmayacak kadar basit bir kitap mı?" sorusuna da cevap veriyor. Cevabın ilk cümlesi çok önemli." O kardeşimiz, Kur'an okumamış. O, Kur'an'ı okuyan bir Türk vatandaşının Kur'an'dan anlayabildiklerini okumuş. Okuduğu Kur'an'dan ama Kur'an değildir. O, Kur'an okyanusundan bir bardak suyu görmüş. Onu Kur'an okyanusu zannetmiş." Ne güzel tespitler. Hani Risalelerde çok geçer. "Bu âyetin binlerce nüktelerinden biri..."şeklinde. Bitmez ve tükenmez Kur'an'ımızı küçük ve şahsî bir meale sığdırmak, "Kur'an budur işte!" demek tavrı, bir aldatmaca.

Allah'ı hakkıyla tanımadan, Kur'an'da konuşanın Rabbimiz olduğunu kavramadan, insan Kur'an'ı basit bir mealden ibaret görür, ona hürmeti kırılır ve zulmetli kararlar verir. Erdem Kardeş, şöyle devam  ediyor. "Müslümanların tembelliği, düşünmekten âciz ve kolaycı yapısı, tefsirleri rafa kaldırdı. Meallere uzandı. Maalesef bu durum bazılarının imanının kaybına sebep oldu. Dinden uzak kişilerin ise, din ile aralarında perde oldu. Halbuki tefsirlerde bir tek kişi bile hürmetini ve imanını kaybetmedi."

Hangi kitap veya hitap olursa olsun, "söyleyen, söylenen, maksat ve makam" bilinmeden ya da nazara alınmadan anlaşılmaz. Kur'an için ise, bu husus daha önemli. Çünkü orada konuşan, kâinatın ve içine on üç milyon ciltlik kitap bilgisi sığdırılan çekirdeğin sahibi. Onun yarattığı böyle derin ve hacimli olur da kelâmı böyle olmaz mı?

"Yeşeren Duygular" kitabı da çeşitli suallere cevaplarla ilerliyor. Yaratılışın sistematiği meselesi, kader ve kaza yönüyle ele alınıyor. Rabbimizin namazdaki ısrarının izahı, bir ömrü içine alan yolculuğumuzdaki fonksiyonu ile yapılıyor. Kâinatın özeti ve dünyanın bir minyatürü mahiyeti ile insanın bir "kötülük makinesine" nasıl dönebildiği sorgulanıyor. Son bölümü ise, ihlasın insanı dönüştürmedeki yüksek mahiyetiyle, namazsızlığın insanı nasıl bir karanlığa çektiği vurucu cümlelerle anlatılıyor. 

"Kutup Yıldızı" kitabı tam bir yıldız gerçekten. "Bir yaratıcı var ama niçin acı çekiyoruz, niçin acılar karşısında sabırlı olmamız isteniyor?" suallerin kısa, değişik ve düşündürücü izahları var. "Fatiha'nın içinde fetih (açan, anahtar) geçmemesine rağmen, Fatiha denmiş. Çünkü dengeye gelmeyen bir akıl ve duygu, denge üzerine kurulmuş bu kâinata baktığında, bu âlemin manası, işleme sistemi ve güzellikleri ve gayesi ona açılmayacak ve görünmeyecektir." cümleleri, "Niçin ibadet ediyoruz?" sualinin cevabında geçiyor.

Hz. Peygamberin (ASM) ve Kur'an'ın hak, doğru ve üstün olduklarının da izahı güzelce yapılmış. "Peki Kur'an, Allah tarafından korunuyor, niçin diğer kitaplar korunmadı. Allah onların değişmesine  niçin izin verdi?" bu ve başka birtakım suallerin cevaplarını da kitaba havale ediyorum.

Evet dostlar, üzerinde biraz daha çalışılsa, daha iyi, albenili ve aranır olabilecek bu kitapların, daha derli toplu hale getirilerek gözden geçirilmesini, hataları aza indirilmiş şekilde basılmasını temenni ediyorum. 

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum