Ey Resûlüm! Kadınlar ve onların mîrasları hakkında da senden fetvâ istiyorlar

Ey Resûlüm! Kadınlar ve onların mîrasları hakkında da senden fetvâ istiyorlar

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Nisâ Suresi 127-128. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

127 . (Ey Resûlüm!) Kadınlar (ve onların mîrasları) hakkında da senden fetvâ istiyorlar. De ki: “Onlar hakkında size Allah fetvâ veriyor: Kendilerine yazılmış olan (hak ettikleri mîrâs)ı onlara vermeyip kendilerini nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile çâresizbırakılmış çocuklar hakkında ve yetimlere karşı adâleti yerine getirmeniz husûsunda Kitab’da (Kur’ânda) size okunan (âyet)ler var.” Böylece hayır olarak her ne yaparsanız, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir. (1)

128 . Fakat bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya (kendisinden) yüz çevirmesinden endişe ederse, o takdirde anlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine bir günah yoktur. Hem sulh (anlaşmak) daha hayırlıdır. Zâten nefisler kıskançlığa yatkındır. Ama iyilik eder ve (geçimsizlikten) sakınırsanız, artık şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla haberdardır. (2)

1- Câhiliye devrinde bir adam, himâyesinde bulunan öksüz kız güzel ve varlıklı ise onunla evlenir böylelikle malını yerdi. Kız çirkinse, artık başkalarıyla evlenmesinemâni‘ olur, nihâyet o kız ölünce onun mîrâsına sâhib çıkardı. Hem o devirde kadınlara ve çocuklara mîrâstan hiç pay vermezlerdi. Bu çirkin muâmeleler, bu âyetin nâzil olması ile açıkça haram kılınmış oldu. (Râzî, c. 6/11, 63)

2- “Şimdi âile hayâtında en mühim nokta budur ki, kadın kocasında fenâlık ve sadâkatsizlik görse, kocasının inâdına âile dostluğu olan sadâkat ve emniyeti bozsa, aynen askeriyedeki itâatin bozulması gibi, o âile hayâtının fabrikası da zîr ü zeber (darmadağın) olur. Belki o kadın, elinden geldiği kadar kocasının ıslâhına çalışmalıdır ki ebedî arkadaşını kurtarsın. Yoksa o da kendini açıklık ve saçıklıkla başkalara kendini göstermeye ve sevdirmeye çalışsa, her cihetle zarar eder.

Çünki hakîkî sadâkati bırakan dünyada cezâsını görür. Çünki nâmahremlerin (yabancı erkeklerin) nazarında fıtratı (yaratılışı) korkar, sıkılır, çekinir. Nâmahrem yirmi erkeğin on sekizinin nazarından istiskāl eder (rahatsız olur). Kendine bakmalarından sıkılır. Erkek ise, nâmahrem yüz kadından ancak birisinden istiskāl eder, bakmasından sıkılır. Kadın o cihette azab çektiği gibi, sadâkatsizlik ittihâmı (suçlaması) altına girer; za‘fiyetiyle berâber, hukūkunu muhâfaza edemez.” (Hanımlar Rehberi, 10)