Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Erdoğan'ı Yeniden Muhasara Harekâtı!

Geçtiğimiz akşam, 15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı’nın çığlığını millete duyurarak gönlümüzde farklı bir yer edinen CNN Türk’te, mahallemizin muhteris ve âsi eski çocuğu Ahmed Hakan’ın programı vardı. Mevzuun cemaatler meselesi olacağı, hatiblerin ismiyle birlikte ilân edildiğinden, bilmecburiye TV’inin karşısına geçtim.

Önce, cemaat ve tarikat(ler) meselesini konuşacak hatiblere bakalım: Mustafa İslamoğlu, Prof. Mustafa Öztürk, Asker Emeklisi Ahmed Yavuz, Kenan Alpay ve Acar Atatürkçü Sinan Meydan. Saymak icab ederse, bir de Ahmed Hakan Coşkun tabiî.

Nurculuk ve tarikatların topa tutulacağı önceden bilinen programın konuşmacıları arasında ne cemaatleri temsil eden tek kişi var, ne de tarikatları. Ama programın ismi: TARAFSIZ BÖLGE!

Baş misafir olarak dâvet edildiği her hâlinden belli olan İslâmoğlu’na ilk sözün verilmesi kaçınılmazdı. Paçalarından kibir ve enaniyet dökülen Mustafa, ilk kelimelerinden sonra küçük bir tahrike muhatab olunca,

“Nurculuk ne ki, türevi Gülen ne olsun!” diye yumurtlayıverdi.

Bu edepsizce ifadenin bir tarafı tahkir, öbür tarafı iftiradır. Bu ülkede yaşayan her Müslüman bilir ki, Gülen, Nurcu olmadığı gibi, hain hareketi de Nurculuğun türevi değildir. Emin olunuz bunu, müstakbel Gülen namzedi bu kendini bilmez “adem” de bilir, hem de çok kişiden daha iyi bilir. Ama kendisine tevdi edilen vazife tahrib olunca, ne iftira atmakta bir beis görüyor, ne de hakaret etmekte.

Temel iddiası, “Bize Kur’an yeter!” olan bu selefi sakim akıl, ne ile böbürlenir, biliyor musunuz? Kırk küsur kitab yazmakla... Medar-ı maişet ettiği kırk küsur kitabın yazarına sormak gerekmez mi? Madem bize Kur’an yeter, be adam; bu kırk kitabı eşekler için mi yazdın?

Muhtemel cevabı ne olur bu selefi aklın, biliyor musunuz? “Ama ben doğrudan Kur’andan yazdım.” 
Bre kendini bilmez, sen Kur’an’dan yazdın da bin beş yüz yılın İslâm ulemâsı, bu milyonlarca İslâmî eseri çöplüklerde mi topladı, yoksa İncil ve Tevrat’tan mı çaldı?

Programın nereye varacağı, maksadın ne olduğu başından belli idi. İtiraz ve tenkid hakkımı kullanmak için Ahmed Hakan’a şu twitter mesajını gönderdim:

 “Yaptığın şey, bugüne kadar yaptığın en ayıp, en haksız ve en maksadlı şeydir, @ahmethc Nurculuğu linç ettiriyorsun, tek Nurcu yok orada.”

Bir reklâm arası dönüşü, Yeni Asya’dan bir arkadaşın, programda Nurcuların olmayışı sebebiyle kendilerine cevab hakkı doğduğunu iddia eden bir mesaj attığını söylemekle geçiştirdi. Benden başka, Hakan’ın Yeni Asya’dan tanıdığı başka birileri de bu mealde bir mesaj atmış mıydı, bilmiyorum. Beni kasdettiyse, Yeni Asya’nın bu günüyle hiçbir irtibatımın olmadığını, hiçbir şekilde tasvib etmediğimi bilmediği açık. Bir mesajla bunları kendisine de ifade ettim.

Programın doğru dürüst konuşacak, hakperestçe ifâdelerde bulunabilecek tek kişisi Kenan Alpay’dı. Ne var ki, Hakan, ondan gelecek tehlikeyi sezdiği için konuşturmadı. Ya her defasında sözünü kesti, ya mevzuu dağıtıp insicamını bozacak ara sorularla şevkini kırdı. Hakan’ın boş bulunduğu anlarda da ya Ahmed Yavuz zavallıca itirazlarda bulundu, ya da acar Atatürkçü dolu dizgin önünü kesti. Konuşturmadılar...

İslamoğlu’nun gölgesinde kalan Öztürk ise nisbeten makuldü. Zaman zaman haklı itiraz ve izahları oldu ama çoğu şer cephesinin taşkınlığına o da kurban gitti.

Gecenin zavallısı, asker emeklisi Yavuz’du. Garibim Kamal Atatürk adına uydurulmuş, günümüzü tasvir eden bir sosyal medya metnini, “Atatürk’ün şöyle müthiş bir tesbiti var...” kabilinden bir medh ü senâdan sonra büyük bir ciddiyetle okuma gafletinde bulunmuştu. Sonrası, ister istemez devre dışı kalmaktı. Yavuz da öyle oldu.

Programda doğru bir şey yoktu, yalan ve iftira ile başlayıp, gecenin geç saatlerinde yalan ve iftiralarla bitti. Gecenin en zavallı yalanını söylemek de İslâmoğlu’na nasib oldu. Üzerinde çok çalıştığını belli eden on maddelik bir manifestoyu, Pensilvanya’da, Gülen’in yüzüne haykırdığını söyleme gafletinde bulundu.

İlim haysiyeti olan herkes bilir ki, ikinci üçüncü şahidleri olmayan hiçbir hatıranın delil kıymeti yoktur, yalan ve iftira ihtimaliyle malüldür.

A sevgili yazar, selefi akıl! Bunları Gülen’in yüzüne söylediğini nasıl isbatlayacaksın? Yalnızdık, diyorsun!.. Sana niçin inanayım, niçin itibar edeyim? Önüne gelen herkese hakaret edip iftiralar atan senin doğru bir şey söylemeye kabiliyetin yok ki, tefessüh etmişsin. Bir parça zekân müsait olsa idi, isbat edemeyeceğin böyle bir şeyi söylemezdin. Her ne ise.

Peki maksad ne? Bütün bu olup bitenlerin hedefi ne?

15 Temmuz sonrasında başlatılan bir muhasara hareketi bu: Erdoğan’ı muhasara ve imha hareketi... Sadece Erdoğan’ı mı? Hayır, bütün bir millet ve ülkeyi.

Bu şeni tertibin iki ayağı var: Birincisi İslâmoğlu, Şimşirgil, Bardakoğlu ve benzerleri ile FETÖ üzerinden cemaat ve tarikatlara vurup, gözden düşürmek ve Erdoğan’a küsmelerini temin etmektir. Bu ayak, Erdoğan’ı yalnızlaştırma ayağıdır. Zirâ, cemaat ve tarikatları küstürdüğünüz takdirde, bu ülkede gücenmeyecek, küsmeyecek çok nadir Müslüman kalır. Erdoğan ve Ak Partiyi bu günlere taşıyan bu muazzam kitleyi küstürürseniz, Erdoğan yalnızlaşır ve çöker.

Tertibin ikinci ayağı: FETÖ’den boşalan kadrolara bu ülkenin bir asrını heba eden, millete kan kusturan Atatürkçü ve Kemâlistleri yerleştirmek, bilhassa orduyu bunların eliyle yeniden o emir komuta zinciri içinde keyiflerince darbe yaptıkları günlere geri götürmektir. Bunun için de ne kadar Ergenekon-Balyoz sanığı asker emeklisi cuntacı varsa her akşam ekrandan ekrana tezgâhtaki sürahiler gibi dizilip bu maksad için iğfalatta bulunuyorlar.

15 Temmuz’da yapamadıklarını bu şekilde yapacak ve o çok arzu ettikleri devr-i mel’unlarını yeniden getireceklerdir. ABD, İngiltere, İsrail, Fransa ve diğerleri tarafından yürütülen bu habis muhasara hareketini boşa çıkarmamız için başta Erdoğan, sonra Başbakan’ın cemaat ve tarikatleri FETÖ’den ayırdığını, net ve kararlı bir şekilde ifade etmesi, bu tv şarlatanlarının önünü kesmesi gerekiyor.

Aşağıdaki twitter mesajını da doğrudan sayın Cumhurbaşkanına attım. Görür mü, dikkatine arz eden birileri olur mu, bilemem. İşte o mesaj ve ikazım:

“Sn @RT_Erdogan yeni tertib, cemaat ve tarikatları küstürüp, sizi müslümanların desteğinden mahrum bırakıp çökertmektir. Dostane bir ikaz bu.”

Takdir buyurursunuz ki, dört saate yakın sürmüş bir hezeyan tufanını bir makalenin sınırları içinde ne tenkid etmek kabildi, ne de tahlil. Sadece ana hatları ile hülasaya çalıştım. Esasen ciddiye alıp, ilmî zeminlerde cevab vermeyi gerektirecek hiçbir şey de yoktu. Belki yapılacak en doğru şey, tokatlayıp geçmekti. Kısmen onu yaptım. Ama burada kalmayacak...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
12 Yorum