Endişe

Sinemayı bilirsiniz.

Hani her filmden önce reklâm mahiyetinde bir önceki filmin tanıtımı yapılır.Çocukluğumda buna "ilave" derdik. Genelde de her "ilave" den sonra tok ve gür bir sesle "pek yakında bu sinemada" diye de biterdi. Aslında sinema deyince özellikle "70"li yıllar hep aklıma gelir. Sinemanın kral olduğu yıllardı o yıllar.

Ve işte o yıllarda sürekli aklımda ve hep merak ettiğim bir "ilave" vardı.

Yanlış hatırlamıyorsam Yılmaz Güney'e ait bir filmdi.

Uzun boylu bir adam uzun koluyla tabancayı tutmuş düz bir arazide de bir adam kan ter içinde yürüyordu.

Kamera, bir adamın terli ve endişeli yüzünü gösterirken bir tabanca tutan kolu gösteriyor birde tabancayı tutan adamın hiç bir şey ifade etmeyen sert ve sakin yüzünü gösteriyordu.

Ve tam o arada tok bir sesle de "endişe" diye bir ses geliyordu.

Ve işte o gün bu gündür merak etmişimdir acaba adam tetiğe bastımı basmadı mı ya da basacak mı basmayacak mı diye?

Yani namlu gölgesinde yürümek...

Her an ateş edilebilir endişesi altında ilerlemek...

***

Zaman geçtikçe olayları, gelişmeleri özellikle Türk demokrasisinin haline vakıf oldukça, aklıma hep o film gelir.

Türk siyasetini ve siyasetçisini hep namlunun gölgesinde düşünürüm.

Her an tetiğe basılabilir endişesi taşırım...

Siyasetçilerimizi kan ter içinde açık arazide yürür gibi hisseder her an ensesinde bir mermi patlayabilir diye düşünürüm.

Belki de siyaseti sevmeyişimin sebeplerinden birisi de budur.

Başka bir ifadeyle çizilmiş hatlar içinde koşmak oynamak ve de siyaset yapmak.

Gez, göz, arpacık ve hedefin alt kenar orta noktası.

Yani Türkiye’de siyaset yapmak demokrasi adına hareket etmek hedefin alt kenar orta noktası olmak demektir.

Yani hep kan ter içinde yürümek.

Yani hep endişe ile ilerlemek.

Hele tepeyi aşmaya koşmak…

Hani yine o eski filmlerde olduğu gibi elinde silahı tutan zalim; mazlumu bırakır "koş kurtul" der sonrada ardında sinsi bir gülücük ve mağrurane bir bakışla koşuşunu izlerken adam tam tepeye varacağı ve aşacağı sırada tetiğe bastığı gibi tepe taklak yuvarlatır.

***

Ve bu gün…

Hiçbir şey eskisi gibi değil.

Ne dünya eski dünya ne Türkiye eski Türkiye…

Dünya çapında büyük depremlerin sinyalleri geliyor.

Bu depremle tamamen dünyanın jeopolitik coğrafyasının değişmesi söz konusu…

Biz bu günden itibaren oturup “ertesi gün”ün hesaplarını yapmamız lazımken, hala tüm hızımızla iç çekişmelerle uğraşıyoruz.

Hala endişenin kucağında çölde sırtımızda namlular çevrilmiş bir şekilde kan ter içinde yürüyoruz.

Hala “Ergenekon terör örgütü mü değil mi?” hesabını yapıyoruz.

Ergenekon denilen ahtapotun ülkenin tüm birimlerini saran kollarını koparalım derken faillerinin bir bir kaçışını seyrediyoruz.

Bu kaçışın yanında konuşması gereken insanların intihar (!) ettiklerini gözlüyoruz.

Ve bu intiharların devam edeceklerinin hesabını yapıyoruz.

Seçim kaygısından yararlanıp oluşan boşlukta daha dehşetengiz senaryoların ipuçlarını hissedebiliyoruz.

Her zaman olduğu gibi dikkatleri farklı taraflara çekmek adına (özellikle doğuya) illegal oluşumların alenen saldırılarını görmeye başlıyoruz.

(Bugün PKK Batman gibi yerlerde açıktan açığa seçim meydanlarında “bölgeyi kurtardık” sloganlarını savuruyor.)

Bugünki halde ülkenin durumuna bakıldığında paradoksal görüntülerle karşı karşıyayız.


Bir yandan AB destekli önemli açılımlar yapılması beklenirken, AB yolunda bir arpa boyu yol alınmıyor.Temel hak ve özgürlüklerin evrensel hukuk kurallarıyla güvence altına alınması beklenirken, bu konuda gözle görülür hiçbir şey yapılmıyor.

Kim ne derse desin önümüzdeki en büyük bela Ergenekon’dur ve bu Ergenekon bugün yaralı bir yılan gibi orta yerde duruyor.

Başı tam ezilmeyene kadar çok daha korkunç olayların, senaryoların devam edeceği kesindir.

28 Şubat’ın yıl dönümünde hala olaylara “endişe” ile bakıyoruz.

Anlayacağınız hala sırtımızda namlunun ucu…

Hala tok bir sesle: Endişe…

 

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.