Ebedî hayat diyarının kapısını açan dua

Haşir Risalesi’nin yüzeysel bir bakışla hemen fark edilmeyebilecek incelikte ve derin fakat çok geniş ölçekli ve kesin bir mantık silsilesi var. Bu sağlam ve köklü mantıkî yaklaşım tarzı, eserin tamamına nüfuz etmiş.

Her zaman çok dikkat etmediğimizden gözümüzün önünde oldukları hâlde ifade ettikleri manaları anlayamayıp gerekli çıkarımları yapamadığımız, günlük hayatın içinde şahit olduğumuz ve hepimizin bildiği aşikâr hadiselerden şaşırtıcı bir mantık örgüsüyle muhteşem sonuçlar çıkarıyor. Onuncu Söz-Haşir Risalesi’nin 5. Hakikat”ini incelediğimiz bu bölümde de aynen böyle olmuş.

Etrafımıza baktığımızda gerçekten de en basit bir ihtiyacı, en basit bir canlı dahi olsa yerine getirip, ihmal etmeyen, ilgisiz kalmayan bir şefkat ve merhamet hakikati var mı?

Eğer varsa elbette diyebiliriz ki, insan gibi en kıymetli ve önemli bir zeki canlının ebedî yaşamak, yokluğa gitmemek, hayat nimetini tatmaya devam etmek ve var kalmak olan en büyük ve sürekli isteği ve ihtiyacı da ihmal edilmeyecek ve bu şiddetli ve umumî talep cevapsız bırakılmayacaktır.

Hele de bu talep, kendisini en iyi tanıtıp, tanıtan ve seven ve başkalarına da sevdiren, en makbul ve en sevgili bir kulu tarafından hararetle isteniyorsa ve onun istediği şey, herkesin her zamanda en büyük ve ortak isteğiyse, böyle zarurî bir ihtiyacı ve şiddetli talebi hiç umursamamak ve bu konuda bir şey yapmamak, öyle sınırsız bir şefkat ve merhametten beklenecek muamele midir?

Hem bu konuda kayıtsız kalmayacağını defalarca haber ve müjde vermiş, ciddiyetle yemin ederek vaad etmiş ise ve bu iş O’na nispeten çok kolay bir işse, acaba bu sözünü yerine getirmemesi düşünülebilir mi?

Şimdi insanın dünyaya geldiği zamandan itibaren nasıl beslendiğine bir bakalım. En zayıf olduğu dönem olan anne karnında, iktidar ve şuurdan yoksun bulunduğu o yerde nasıl besleniyor? Hiçbir şey yapmasına ihtiyaç kalmayacak şekilde karnına bağlı olan bir hortumla değil mi? Peki dünyaya gelip de bir parça kuvvet sahibi olmaya başladığı fakat hâlen kendi başına rızkının peşinde koşacak gücü henüz yokken?

Sadece ağzını dayayıp kıpırdatması yeterli geliyor rızkını tedarik etmesi için değil mi? Mükemmel bir gıda olan besleyici anne sütü perdesi altında kendini gösteren rahmet imdada yine yetişiyor. Biraz daha güç, kuvvet sahibi olup kendi başına yemek yiyebilecek hâle geldiğinde fakat hâlâ henüz rızkının peşinde koşacak kabiliyeti kazanmamış iken ne oluyor?

Bu sefer de, bir dediğini iki etmeyen ve etrafında pervane olup onu şımartan, onun en iyi şartlarda yaşaması için çalışan ve gayret eden anne ve babalar (bazıları mesela benim gibiler için dedeler ve anneanneler) o küçük yavrunun şefkatle hizmetine veriliyor.

İnsanda böyle, ya hayvanlar ve bitkiler âleminde nasıl cereyan ediyor olaylar? Aslında çok farklı değil. En zayıf ve güçsüz hayvanlar ve yavrular, en iyi ve zahmetsiz şekilde besleniyorlar.

Bakınız ne ilginç bir örnek size: Çok zayıf ve rızkının peşinde koşabilecek gücü bulunmayan bir canlı olan elma kurdu nasıl bir yerde yaşıyor? Duvarları yemekten oluşan bir evde! Elmanın içinde... Rızkını tedarik etmesindeki rahatlık ve kolaylığa dikkat edin.

Ya ağaçlara şu gözle baktınız mı hiç? Bulundukları yerden kımıldayacak ve rızıklarının peşinde koşacak imkânları olmadığından, o her tarafta işleyen ve esrarlı bir biçimde eserlerini gösteren şefkat, onların rızıklarını yağmur ile üstlerinden indirerek ve toprağın içinden geçirerek, zahmetsizce ayaklarına kadar getiriyor ve onları da böylece besliyor.

Böyle bir şeye daha önceden hiç şahit olmamış olsaydık, bu canlının böyle umulmadık bir şekilde besleneceğini acaba hayal edebilir miydik?

Daha bunlar gibi yeryüzünde yaşayan sayısız canlı var ve her biri kendilerine lâyık rızıkları, umulmayacak şekillerde ve yerlerden buluyorlar, yani onlara veriliyor.

İşte şimdi baştaki sorumuz anlam kazanmaya ve ne derece sağlam bir delil özelliği taşıdığını hissettirmeye başladı. Öyle birinin duası ve isteği söz konusu ki, onun varlığı bu dünya meydanının açılmasına sebep ve vesile olmuş.

Kâinat o büyük peygamberin getirdiği hakikatlerin ışığıyla anlamsızlıktan, vazifesizlikten, kıymetsizlikten, gayesizlikten, başıboşluktan, karmaşıklıktan, faydasızlıktan, yokluğa yuvarlanıp gitmekten kurtulmuş ve o sayede her bir zerresi derin manalar ifade eden büyük bir kitap mertebesine ve bir sanat eseri derecesine yükselmiş, gerçek kıymetini kazanmış ve hakikati ne olduğu ortaya çıkmış ve insan da o kâinatın yaratıcısına şuurlu bir muhatap olarak değer kazanmış.

Şimdi böyle büyük bir manayı yüklenen ve kâinat yaratıcısının maksatlarını en mükemmel şekilde karşılayan ve O’nun en makbul bir kulu olan Hz. Muhammed’in (A.S.M.), tüm insanlığın hatta kâinatın namına istediği ebedî hayat diyarına gönderilmemize dair ettiği samimî duasının kabul edilmeyip cevapsız bırakılmasına ihtimal vermek ne ile mümkün olabilir?

Ancak şu şartla ki o şefkat, merhamet ve ebedî güzellik kendi mahiyetlerinde kaldıkları hâlde, ifade ettikleri hakikatlerin tam tersi manasında bir çirkinliği, acımasızlığı ve merhametsizliği seçmeleri ve yapmalarıyla olur ki, bu da aklın kabul edeceği makûl bir ihtimal değildir.

Eser metnindeki detaylı izahları ve eğitim programımızın 4. Hakikat’i olan Peygamberlik hakikatinin ispatlandığı bölümdeki detaylı tetkikatımızı  yeterli gördüğümüzden, (bu bölüm “Kâinatın Manevî Güneşi” ismiyle yayınlanan küçük kitabımızdır aynı zamanda) meselenin inceliklerini o iki yere havale ediyoruz ve diyoruz:

Peygamberliğiyle dünyanın kapısını açtığı gibi, kulluğuyla da ebedî hayat diyarının kapısını kapanmamak üzere ardına kadar açan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a selam olsun!

Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın “Öldükten Sonra Dirilişin ve Ebedî Hayatın Varlığının İspatı” isimli bölümünün bir parçası ve Onuncu Söz-Haşir Risalesi’nin 5. Hakikat”inin izah metni olan yazımızda sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için, eser metnini de içeren görsel destekli ders videosunu da aşağıdaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.

Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı-66 Ders Videosu: (Ebedî Hayat Diyarının Kapısını Açan Dua)

https://youtu.be/s8P7GReTg4A

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum