Biz Ne Diyoruz-III

“Bütün hataların başı dünya muhabbetidir” rivayeti dikkate alınmıyor. Bir kalpte hem dünya hem ahiret muhabbeti mana-yı hakikisi ile cem olur sanılıyor. Nefis namına dünyayı ciddi sevenler, ukbayı hakiki sevemiyorlar. Dünyevi işleri önemseyenler, uhrevi vazife önceliklerini ya göremiyorlar yahut öteliyorlar diyoruz...

İnsan için en büyük tehdit de fırsat da dünya olarak görünüyor. İnsan tamamıyla dünyaya yönelince sonsuz bir saadeti kaybediyor, dünyayı ahiretin tarlası görünce orada yenilecek semereleri burada ekiyor. Ebedi bir âleme ciddi çalışmak, mahlûkat simasındaki fanilik mührünü görmeyi iktiza ediyor diyoruz...

Dünya insanı baştan çıkarıyor. Yani aklını başından alıyor. Baş akılsız kalınca, insan sadece mide ve apış arasını tatmin için yaşıyor. Nefsinin her istediğini yapınca özgürleştiğini sanan insan gerçekte köleleşiyor. Heva-yı nefsin arzularına hapsolan insan mutlak gerçeklere karşı körleşiyor diyoruz...

Dünya namına aç olanlar, neye ulaşırsa ulaşsınlar hiç doymayanlar uhra adına ekseriya müstağni bir vaziyet içinde ömürlerini tüketiyorlar. Ya uhrevi vazifelerini yerine getirmiyorlar yahut hayır ve hasenat işlerinde ciddiyetsiz bir tavır sergiliyorlar diyoruz...

Dünyanın melebegâh olan yüzüne karşı kuvve-i dafia ile müdafaâ, ahiretin mezraâsı olan cihetine kuvve-i cazibe ile muamele, Esma’ül Hüsna’nın çarşısı olan cephesine karşı kuvve-i akliye ile müteveccih olmak lazım diyoruz...

İman ne kadar zayıf ise ruh o nispette fakirdir. Ruh ne kadar fakir ise nefis o kadar lükse ve konfora meyyaldir. İman ne kadar kavi ve metin ise ruh o nispette zengindir. Ruh, kuvve-i imaniye ile zenginleşirse, insan mütevazi bir hayata razı ve manen mutmaindir diyoruz...

Müslüman için asıl olan servete değil, marifete ulaşmadır. Kesrete değil, vahdete kavuşmadır. Çoğalma tutkusu, nefsin yokluk korkusundan neş’et etmektedir. Tarih, çoğalma duygusuyla dünyevileşen, iman ve amel mevzuunda sathileşen, izzet ve vakarlarını kaybedenlerin ibretlik hikâyeleriyle doludur diyoruz...

Dünyanın zahirine hasr-ı nazar, mülk cephesine sarf-ı muhabbet insanı meleküt ve batın cihetinden uzaklaştırıyor. Bu ise ilim ve marifet noktasında sathi, maneviyat ve kemalat noktasında insanı ruhsuz bırakıyor diyoruz...

Dünyaya ait işler kırılmaya müsait şişeler gibidir. Heva-i nefsin saikiyle, zaruret ve ihtiyaç miktarı hariç keyfi olarak kırık şişeleri avuçlayanlar ellerinin kanamasından, firak acısıyla yüreklerinin yaralanmasından şikâyete hakları olamaz diyoruz...

İnsanın kıymeti, özlediği ve beklediği şeyin değeri kadardır. İnsan sevdiği ve andığı şeye benziyor. Para ve makam gibi vasıtaları kutsayan, ulvi amaçları yoksayan adamların çoğunlukta olduğu bir cemiyette İslam medeniyetini inşa etmek zordur diyoruz...

Kamyonla bir sepet yük götürmeyi israf, bir arabaya bir batman yüklemeyi abes olarak niteliyoruz. Uhrevi işler görülsün diye takılan kuvvetli hissiyatı hafif olan dünya işleri için kullanıyoruz. Zayıf hissiyat ile ebedi bir hayata ait ağır levazımatı taşıyamıyoruz diyoruz...

Fehm-i hakikat nakıs ise gayet kısa bir hayatı hiç bitmeyecek sanıyoruz. Bütün hissiyatımızla fani bir dünyaya sarılıyoruz. Ebediyeti dünyada arıyoruz. Dünyevi basit mes’elelere ebedi kalacakmış gibi meraklanıyor dünyaya kanıyoruz. Bu hatalı tasavvurlar düzelmedikçe mutlak hakikatleri anlamakta zorlanıyoruz diyoruz...

Bugün dünya müminlere zindan, kâfirlere cinan olmuşsa dünyayı gaye edinen, inanan insanların dertleriyle dertlenmeyen müslümanların hisseleri çoktur diyoruz...

Elhasıl; dünya adına kazandıklarımıza aşırı derecede seviniyor, uhra namına kayıplarımız için üzülmüyoruz. Hayata getirilmenin gayesinden uzak, dünyaya haz merkezli bir anlam yüklüyoruz. Haz peşinden koşarken ebedi bir hayat için elzem tedariki önemsemiyoruz. Ebedi bir hüsrana kendi irademizle sürükleniyoruz...

Dünyanın zahirine hasr-ı nazar, mülk cephesine sarf-ı muhabbet meleküt ve batın cihetinden insanı koparacaktır. Hatalı tasavvurlar hissiyatı bozacaktır. Dünya adına terlemeler arttıkça ahiret işlerinde ertelemeler çoğalacaktır diyoruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum