Devlet memurunun aldığı hediye rüşvettir

Devlet memurunun aldığı hediye rüşvettir

Rüşvet denen musibetin tarifini lügat kitaplarımız şöyle yapar: “Bir memura haklı veya haksız bir iş gördürmek için verilen ücret veya hediyedir.” Bu kısa ifade de görüldüğü gibi, esas olarak rüşvet, vazifeli memura verilen bir hediyedir

Günümüzde bazı meşru ve mübah bilinen hususlar o kadar istismar edilmiş, aslından uzaklaştırılmış ki, âdeta haramla iç içe, yan yana gelmiştir. Bunun yanında, faiz ve rüşvet gibi dinimizin kesinlikle reddettiği bazı haram muameleler de o kadar dallandırıp budaklandırılmış ki, mübah muamelelerle birlikte mütalâa edilir hale gelmiştir.

Bu çeşit meseleleri birbirine karıştırmadan, yerine, zamanına ve durumuna göre incelemek ise bir hayli güç olmaktadır. Bunun için, bir meseleyi rayına oturtarak neticeye varırken, iyi niyet taşımak, kalpten gelen sese kulak vermek başta aranan bir şarttır.

Rüşvet denen musibetin tarifini lügat kitaplarımız şöyle yapar: “Bir memura haklı veya haksız bir iş gördürmek için verilen ücret veya hediyedir.” Bu kısa ifade de görüldüğü gibi, esas olarak rüşvet, vazifeli memura verilen bir hediyedir.

Zamanımızda bazı memurlar ise, yaptığı işin ağırlığını, taşımış olduğu mesuliyetin büyüklüğü ve işgal etmiş olduğu makamın durumunu da hesaba katarak, âdeta rüşveti mübahmış gibi görmektedir. Hattâ böyle bir şey eline geçmeyince de vatandaşın işini aksatmakta veya hiç yapmamaktadır. Bu da meselenin psikolojik yönüdür.

Bütün bunlarla birlikte, devlet, memuruna belli bir maaş takdir etmiştir. O kimsenin hakkı, kendisine takdir edilen maaşıdır. Bunun dışında memurun çeşitli bahanelerle halktan bir şey istemesi veya alması gerçek hakkı olmayıp, hangi adı taşımış olursa olsun, rüşvetten başka bir şey değildir.

Bakara sûresinin 188. âyetinde geçen, “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin.” mealindeki ifade, rüşveti reddeden ilâhî bir emirdir. Rüşveti alanın da verenin de Allah’ın lânetine uğrayacağını1 bildiren Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ise, zekât toplamaktan dönen bir vazifelinin yanında bulunan bazı şeyleri “hediye” diyerek kendi tarafına ayırması üzerine şöyle buyurmuşlardır:

“Tuhaf şey, bu adam (bir mal memuru olmayıp da) babasının veya anasının evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi, yoksa verilmiyor muydu, o zaman görürdü.”

Bu sözlerinden sonra Peygamberimiz (asm), böyle kimselerin âhirette de büyük bir azaba çarptırılacaklarını haber verir.

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.