Çıldırmışlar

Tunceli skandalı bir ilk değil. Dağlıca’da, Aktütün’de, başka yer ve zamanlarda da benzer skandallar yaşadık.

Skandalların maliyeti de yüzlerce evladımızın yaşamı.

Ve bunları eleştirenlere de, bunlar böyle olmak zorunda değil diyenlere de birileri hain diyor, mütareke basını artığı diyor.

Bunları söyleyenler gerçekten çıldırmışlar.

Çıldırmak da bulabildiğim en hafif kelime.

İşin askeri-teknik boyutlarına bile gitmeye gerek yok; ne diyor Sayın Genelkurmay Başkanımız?

Hava muhalefeti, sis ve yağmur nedeniyle müdahale edemedik diyor.

Sayın Başbuğ’un söylediği doğru da olabilir, olmayabilir de.

Ama bunun böyle söylenmeyeceğini bilememek için illaki Genelkurmay Başkanı mı olmak lazım?

Güneydoğu’da, sınıra yakın karakollarda, Tunceli’de vs. bundan sonra yoğun sis indiğinde karakollarda görev yapan erlerimiz sis kalkıncaya kadar işimiz Allah’a kaldı diye düşünmezler mi?

Bir kurmay subay bir söz söylerken bu sözün birileri için, erleri için ne anlama gelebileceğini hiç tartıp, düşünmez mi?

Sorun sadece bir psikolojik yönlendirme acemiliği de hiç değil.

Ortada tartışılması gereken çok nokta var ve bu noktaların önemli bir bölümü askeri-teknik konulara ilişkin.

Sorun içinde sorun var zira askeriye özü itibariyle Türkiye’yi ilgilendiren bu konulara sivillerin girmesinden, bu konuları sivillerin sahiplenmesinden rahatsız.

Mütareke basını, hain gibi anlamsız, saçma sapan suçlamaların altında da sivillerin artık bir biçimde bu konuları tartışmak istemesi yatıyor.

Sorular çok açık.

Açık olmayan askeriyenin sivillerin bu konulara girmesini istememesinin nedeni.

Son Tunceli saldırısı çok somut bir örnek, buradan hareket edebiliriz.

Karakolların coğrafi dağılımının stratejik bir mantığı var mı?

Var ise bu mantık nedir?

İyi korunamayan bir karakolun mevcudiyetinde ısrarın anlamı nedir?

Söz konusu karakolun inşaat teknolojisi terör saldırılarına uygun mu?

ABD ile her ne pahasına olursa olsun bir uzay bilgi antlaşması yapılamaz mı?

Gençlerimizin canından büyük bir paha olur mu?

ABD askeri uzay harcamaları için senede 36 milyar dolar, biz ise sıfır dolar harcarken bu tür bir bilgi akışı antlaşması şart değil mi?

Karakola yaklaşan, elleri silahlı elli kişiye yönelik başka erken uyarı sistemi yok mu?

Yardım birliklerinin karakola altı saat koşarak gelmeleri insanda nasıl bir duygu uyandırıyor?

Gazetelerde karakolun resmi yayınlandı; böyle bir karakolun korunması olanaklı mı?

Bu soruları soran mı haindir, yoksa o karakollara saldırı olduğunda sonucu hava şartlarının belirlemesine izin veren mi?

Mütareke basını, hain suçlamaları artık ayyuka çıkan askeri-teknik skandalları örtmek için bir formül müdür?

Kendi ülkende ve toprağında yasal, meşru askerin karakolların içinde araziden terör saldırısıyla karşılaşması ne gibi bir durumu işaret etmektedir? 

Bu konuların özgürce tartışılmasına karşı olanlar olsa olsa çıldırmışlardır.

Star

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.