Cemaatler ve Rüyanın Zeyli

Geçtiğimiz günlerde hac münasebetiyle Bediüzzaman Said Nursi’nin Sünuhat adlı eserindeki Rüyanın Zeyli bölümünü birkaç arkadaşla tahlil etmeye çalıştık. Mütalaamız esnasında bu defa farklı bir mana inkişaf etti. Her cümlesi mana yüklü bu bölümü daha önce birçok kere okumuş yorumlamıştık. Ancak her seferinde okurken genelde İslam ülkelerini hedef aldığı için hep onları düşünerek tefekkür ediyorduk. Ancak, bu defa bir arkadaşımız şu teklifi yaptı. “bu bölümü okurken bir de cemaatleri düşünerek okuyalım ve cemaatlere uyarlayalım bakalım nasıl bir sonuç çıkacak.” dedi. Biz de bu teklifi makul gördük ve o açıdan tekrar okuyarak yorumlamaya çalıştık bakın ortaya nasıl bir tablo çıktı.

İslami cemaatlerin hemen tamamı 1970 li yılların ilk senelerinde hep beraber idi. Bir kısmı Milli Selamet Partisi çıkınca ayrıldı diğer birçok gurup yine siyasi nedenleri bahane ederek ayrıldı ve sürekli bölünerek bugüne geldik. Bu gün manzaraya bakınca çok sayıda cemaatlere ayrıldığımızı görüyoruz. Bölünmeler de hala devam ediyor.

Bu cemaatlerin hemen hepsinin hak yolda gittiğinden şüphemiz yok. Yani, ehlisünnet ve cemaat oldukları su götürmez bir gerçektir. Ama… İşte.. Ama demeden geçemiyoruz. İslam ülkeleri gibi her cemaat kendi dünyasında kendi çizgisinde içine kapalı olarak yoluna devam ediyor. Bir kısım basın ile bir takım sivil toplum örgütleri de olmazsa hiçbir şekilde biri birleri ile görüşüp tanışamayacaklar. Bir de; vakit namazları ile Cuma ve Bayram namazları bir araya getiriyor. Onlarda da gayet resmi, fazlaca tanışıp yardımlaşma imkânı olmuyor.

Rüyanın Zeylinde denildiği gibi “Haccın bahusus taarrüfle tevhid-i efkârı, teavünle teşrik-i mesaiyi tazammun eden içindeki siyaset-i âliye-i İslâmi’ye ve maslahat-ı vâsia-i içtimaiyenin ihmalidir ki, düşmana milyonlarla İslâmı, İslâm aleyhinde istihdama zemin ihzar etti.” cümlesindeki mesajı ele alırsak.

Buna göre: Tevhid-i efkâr (fikir birliği) için gerçek anlamda tanışmaya ihtiyaç var. Fikir birliği birçok konuda varsa da bir takım konularda aynı şeyi söylemek mümkün değil her kafadan bir ses çıkıyor. Yani, fikir birliği yok denecek kadar az. Demek hakiki tanışmada yok. Tanışma olsa fikir birliği olacak, bir kısım işlerde ve hizmetlerde(siyasi-sosyal anlamda) fikir birliği olmadığına göre tanışmada yok demektir.

“Teavünle teşrik-i mesaiyi” temin etmek ise evlere şenlik. Cemaatlerin hiçbir konuda biri birlerine destek çıktıkları söylenemez.

 Hatta daha ileri gidersek biri birlerine maddi imkânları kaptırmamak için içten içe “çabaladıklarını” söylemek daha doğru olur. “Post kavgası” buna en güzel örnektir. Bu güne kadar hiçbir cemaat bir diğerine “post” meselesinde insaflı davrandığı görülmemiş duyulmamıştır. Elde ettiği kurban derilerinden meydana gelen geliri başka bir cemaate destek için vermiş tek bir cemaat gösterilebilir mi? Veya hangi cemaat “bu yıl şu cemaat büyük bir tesis yapıyor ona yardım edelim” demiştir? Bu konuda daha birçok şey söylenebilir ama. Sukut..

Bunlar olmadığı için, yani sosyal ve siyasal âlemde fikir birliği ve hakiki dayanışma olmadığı için birçok zaman bu cemaat fertlerine gelen musibetler günahları silmek yerine gazabı ve kahrı celb ediyor ki, “bunları yaşıyoruz” demek zorunda kalıyoruz. Birçok cemaat efradının bölünmelerden sonra ne gibi yanlış ve günah kazandıran tavırlara ve hareketlere girdiklerini hatırlatmaya gerek var mı? Veya birçok cemaat önderinin cemaat fertlerinin başkalarına kaptırmamak endişesi ile Türkiye’yi turladıklarını ve bu tur esnasında hem zahmet çektiklerini hem de birçok kişiyi gıybet ettikleri için günah kazandıklarını söylersem yanlış mı söylemiş olurum?

Bu konuda en güzel korunma yolunu Zübeyir Gündüzalp ağabey tahakkuk ettirmiştir. Onun böyle durumlarda şöyle söylediği rivayet edilir. “Ağza bant, hizmete devam”. Evet, ağzına bant vurabilenler bu felaketten en az yara alanlardır.

Bu yazıda Rüyanın Zeyli okunurken yapılan yorumların bir bölümünü sizlerle paylaştım. Diğer kısımları sizin ferasetinize bırakıyorum.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.