Cemaat ve milliyet

Milliyet tarif edilirken aslında cemaat tarif edilir. Kelime olarak milliyet yerine cemaat koyduğunuzda netice alırsınız.

 

Yani ayetten ilhamen Üstadımızın ifade ettiği şu mana: "Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım, tâ birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa, sizi kabile kabile yaptım ki, yekdiğerinize karşı inkârla yabanî bakasınız, husumet ve adâvet edesiniz değildir." (Mektubat sh. 309)

 

Burada taife, millet ve kabile yerine cemaat, cemiyet ve camia desek netice almış oluruz.

 

Ben zaman zaman söylüyorum cemaatçilik biraz ileri götürüldüğünde ırkçılığa döner. Mesleğin ve meşrebin muhabbeti ile yaşamak, milletin muhabbeti ile yaşamaktan farklı olmamalıdır.

 

Milliyetin müspeti menfisi olduğu gibi cemaatçiliğin de müspeti menfisi vardır. Nasıl ki, müspet milliyet için Şu müsbet fikr-i milliyet, İslâmiyete hâdim olmalı, kale olmalı, zırhı olmalı; yerine geçmemeli.” (Mektubat sh. 310) deniyorsa, aynı şekilde cemaat içinde aynı şey denmeli Şu müsbet cemaat fikri, İslâmiyete hâdim olmalı, kale olmalı, zırhı olmalı; yerine geçmemeli.”

 

Müspet cemaat anlayışı bu zamanda fazlasıyla gereklidir. “Bu zaman cemaat zamanıdır, cemaatin şahsı manevisi daha metindir.”

 

Müslümanların intisap edeceği, kendini ifade edebileceği, dayanışma içine girebileceği bir gurup elbette olmalıdır.

 

Cemaatleri inkar etmek, cemaat olmasın demek İslami hizmetlere darbe anlamına gelir.

 

Cemaat olmadan hizmet edilmez mi? Elbette edilir. Ama ‘bir elin nesi var iki elin sesi var’ atasözünde olduğu gibi çok elle hizmet etmek çok mühimdir.

 

Bir insan tek başına ne kadar dahi de olsa, maddi olarak çok büyük imkânları da olsa küfrün cemaatvari saldırılarına dayanamaz, mukavemet edemez. O nedenle her zaman kendi gibi düşünen ve kendisi gibi mücadele etmek isteyenlere ihtiyacı olacaktır.

 

Her zamanın bir hükmü vardır. Bu zamanın galip hükmü, aynı düşünceye sahip insanların bir araya gelerek güç kazanmalarıdır. Fikirlerini anlatmak, insanları o fikre davet etmek ancak cemaatle ve güçle mümkündür. Maddeten terakki ile olur.

 

Her gün televizyonlarda izliyoruz. Yeşiller cemiyeti adı altında veya çağdaş kadınlar cemiyeti ismiyle eylemler yapılıyor. Hatta “Haydarpaşa Garına sahip çıkanlar cemiyeti” gibi cemaat ve cemiyetlerin boy gösterdiği bir ortamda Risale-i Nurlardaki fikirleri dünyaya yaymak isteyen insanların neden cemaati olmasın? Neden dayanışma içine gireceği, yardımlaşacağı bir ortamı bulunmasın?

 

Elbette cemaati de olacak, cemiyeti de olacak, camiası da olacaktır. Ancak, bunlar hiçbir zaman asıl maksadın yerine geçmemelidir, hedef olmamalıdır. Amaç cemaat kurmak değildir, amaç cemaat kurup o cemaatin gücü ile hizmet etmektir.

 

Cemaat asıl maksat olduğunda fertler feda edilmeye başlanır “cemaat için fertler feda edilir kaide-i zalimanesi” işlemeye başlar. İşte o zaman cemaat ırkçılığı da gündeme gelmiş olur. O şekilde muamele edenler aslında birer şövendir, birer ırkçıdır.

 

Bir cemaat ferdi olarak bu gibi durumları her zaman yaşıyoruz. Cemaat önderlerinin zaman zaman işi ileri götürdükleri oluyor. Kendileri fikren o noktada olmasalar da icraatları fiilen o noktada olabiliyor. Yani bir ırkçı gibi davrandıklarına şahit olabiliyoruz. Cemaati korumak adına bazı zalimane uygulamalara şahit oluyoruz.

 

Bu mesele uzundur ve vicdanları kanattığı için bu meseleye girmeyeceğim.

 

Umarız bu anlayış kırılır. Cemaat fertleri kendi cemaatlerini mukaddes görmekten vazgeçerler. Nerede bir hizmet varsa oraya koşup o hizmeti yapanlara yardımcı olurlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum