Bu sualler, kırk-elli masum mahpusun tahliyelerine sebep oldu

Bu sualler, kırk-elli masum mahpusun tahliyelerine sebep oldu

Bir masumu i'dam... yoksa on câniyi afv, daha zarardır?!

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

Ey paşalar, zabitler! Cinayetlerime ceza.. ve şimdi suallerime de cevab isterim. İslâmiyet insaniyet-i kübra ve şeriat medeniyet-i fuzla olduğundan, âlem-i İslâmiyet, medine-i fâzıla-i Eflatuniye olmağa sezâdır.

{(HAŞİYE) Bu sualler, kırk-elli masum mahpusun tahliyelerine sebeb oldu. -Müellif-}

Birinci Sual:

Ceridelerin tesvilâtıyla meşru bilerek, burada görenek ve âdetine binaen cereyan-ı umumiye kapılan safdillerin cezası nedir?

İkinci Sual:

Bir insan yılan suretine girse; veyahut bir veli haydut kıyafetine, yahut meşrutiyet istibdad şekline girse, ona taarruz edenlerin cezası nedir? Belki hakikaten yılan ve haydut ve istibdaddır.

Üçüncü Sual:

Acaba müstebid yalnız bir şahıs olur? Veyahut eşhas-ı müteaddide müstebid olurlar? Bence, kuvvet kanunda olmalı, yoksa istibdad münkasım olmuş olur. Ve komitecilikle tam şiddetlenir.

Dördüncü Sual:

Bir masumu i'dam... yoksa on câniyi afv, daha zarardır?!

Beşinci Sual:

Tazyikat-ı maddiye, ehl-i meslek ve fikre galebe etmediği için, daha ziyade nifak ve tefrika vermez mi?

Altıncı Sual:

Bir maden-i hayatımız olan ittihad-ı millet, ref'-i imtiyazdan başka ne ile olur?!

Yedinci Sual:

Müsâvâtı ihlâl, yalnız bazılara tahsis ve haklarında kanunu tamamıyla tatbik etmek zahiren adalet iken, bir cihette acaba müsâvâtsızlıkla zulüm ve garaz olmaz mı? Hem de tebrie ve tahliye ile masumiyetleri tebeyyün eden ekser mahbusînin, belki yüzde sekseni masum iken; acaba ekseriyet nokta-i nazarında bu hâl hüküm-ferma olsa, garaz ve fikr-i intikam olmaz mı? Divan-ı Harb'e diyeceğim yok!.. İhbar edenler düşünsünler.

Sekizinci Sual:

Bir fırka kendine bir imtiyaz taksa, herkesin en hassas nikat-i asabiyesine daima dokundura dokundura, zorla herkesi meşrutiyete muhalif gibi gösterse; ve herkes de onlar kendilerine taktığı ism-i meşrutiyet altında olan manâ-yı istibdada ilişse, acaba kabahat kimdedir?

Dokuzuncu Sual:

Acaba bahçıvan bir bahçenin kapısını açsa, herkese ibaha etse, sonra da zayiat vuku bulsa, kabahat kimdedir?

Onuncu Sual:

Hürriyet-i kelâm ve fikir verilse, sonra da muahaze olunsa; acaba bîçare milleti ateşe atmak için bir plân olmaz mı? Böyle olmasa idi, başka bahaneyle mevki-i tatbike konulacağı hayale gelmez mi?

Onbirinci Sual:

Herkes meşrutiyete yemin ediyor. Halbuki ya müsemma-yı meşrutiyete kendi muhalefet.. veya edenlere karşı sükût etse; acaba keffaret-i yemin vermek lâzım gelmez mi? Ve millet yalancı olmaz mı? Ve masum olan efkâr-ı umumiye yalancı, ma'tuh ve gayr-ı mümeyyiz addolunmaz mı?

Elhasıl:

İstibdad ve tahakküm, cehalet cihetiyle şimdi hükümfermadır. Güya istibdad ve hafiyelik tenasüh etmiş.. Ve Sultan Abdülhamid'den de istirdad-ı hürriyet değilmiş.. Belki hafif ve az istibdadı, şiddetli ve kesretli yapmakmış! Zîrâ hürriyetle alışverişi yoktur.

Yarım Sual:

Nazik ve zayıf bir vücûd ki, sivrisinek ve arıların ısırmasına tahammül edemediği için, gayet telaş ve zahmetle def'ine çalışırken; biri çıksa, dese ki: Maksadı bu sivrisinekleri ve arıları def' değil, belki arkasında yarı mürde büyük ejderhayı ihya ile kendine musallat etmek ister. Acaba hangi ahmağı kandıracaktır?

Sualin diğer yarısı çıkmağa izin yoktur.