Bu rüya benim Beratımdır Efendim (asm)

Bu rüya benim Beratımdır Efendim (aleyhissalatu vesselam).

("Barla’daki Sevgiliye Mektuplar-9"

 

Caner Kutlu’ya ve Florina’ya…

Bu gece Berat Kandili,ey Hz. Hatice’nin, Hz. Aişe’nin, Hz. Zeynep’in ve bütün alemlerin sevgilisi  Efendim (aleyhissalatu vesselam).

Seni (aleyhissalatu vesselam) rüyalarımda gördüğüm günden beri her gece Berat Kandilidir bana ey onsekiz bin alemin Muhammed Mustafa’sı Efendim (aleyhissalatu vesselam)

 

Efendimi (aleyhissalatu vesselam) belki hemen her gece rüyalarında gören Barla’nın sahibi Barlacazım, Efendim…

Hiç kimse senin kadar sevilmemiştir.

Hiç kimse seni benim kadar sevmemiştir.

Hiç kimse seni benim kadar sevemeyecektir de.

Zübeyircazını saymazsak Efendim…

 

Afyon Mahkemesinde hakim Zübeyir’e sorar: Sen de onun talebesi imişsin?

Zübeyir Kafkas küheylanları gibi kükrer: Onun gibi bir dâhînin şakirdi olmak liyakatini kendimde göremiyorum. Eğer kabul buyururlarsa iftiharla "Evet Risâle-i Nur şakirdiyim" derim.

 

O gün bu sözü söylemek,“kefenini koynuna almak”demekti.

O gün bu sözü söylemek,“kendini darağacına asmak”, demekti.

 

Sen bu kahramanca sözler üzerine ırmaklar gibi çağıldamıştın:Zübeyir vefat ettiğinde cenazesini kaldırmaya Allah Resulü (aleyhissalatu vesselam)gelecek…

Ben inanıyorum ki o gün “kainatlara değişmem” dediğin Zübeyir’in tabutuEfendimin (aleyhissalatu vesselam) ve senin omuzlarındaydı.

7 ay önce Alemlerin Efendisinden (aleyhissalatu vesselam)  ve senin “yetmiş evliya kuvvetinde” dediğin Tahirî Mutlu’dan, Tahirîcazından bahsetmiştik Tahirî kalpli ve Zübeyrî ruhlu şakirtlerinle…

Sen hiç evlenmedin. Hiç çocuğun olmadı. Bizim oralarda erkek çocuklarına “kızancık” derler Efendim. Bana öyle geliyor ki bu Zübeyircazın, Tahirîcazın, Sungurcazın senin kızancıkların Efendim.

O gece gözlerimin birisi Tuna, birisi Meriç; birisi Tahirî, birisi Zübeyir olmuştu.Ben kızancıklar gibi ağlayarak dualar etmiştim Rabbime: Rabbim benim dualarımı kabul eyle. Eğer kabul eylediysenbu gece Allah Resulünden bana bir haber eyle…

 

Hiç, O’nu (aleyhissalatu vesselam)bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?

Hiç, O’nu (aleyhissalatu vesselam) görenler ile görmeyenler bir olur mu?

Hiç, O’nu (aleyhissalatu vesselam) rüyada görenler ile görmeyenler bir olur mu?

 

O gece hayatımın en güzel anını yaşadım Efendim. Hayatımın en güzel anı “o5 saniyelik rüyadır” desem yalan söylemiş olmam. O gece“Ya Resulallah (aleyhissalatu vesselam), bu anı kainatlara değişmem…” diye diye gözyaşları dökerek Alemlerin Efendisinin (aleyhissalatu vesselam) elini öpmüştüm.

Sen Zübeyircazın için “Zübeyir’i kainatlara değişmem” demiştin ya, ben de o rüyada sana özenmiştim işte.“Ya Resulullah(aleyhissalatu vesselam), bu anı kainatlara değişmem…” diye diye gözyaşları içinde Alemlerin Efendisinin(aleyhissalatu vesselam)elini öpüvermişim…

 

Gerçekten de,ben de senin gibi o anı kainatlara değişmezdimEfendim.

Bütün kainatı kefenin bir tarafına, Efendimin (aleyhissalatu vesselam) elini rüyada da olsa öpme şerefini diğer tarafına koysalar, ben yine o rüyayı kainatlara değişmezdim Efendim.

Bir elime güneşi, bir elime hilali verseler, yine de o aşkı hiçbir şeye değişmezdim Efendim.

“Ya bu rüyadan vazgeçeceksin ya da bu kefeni giyeceksin” deselerdi, ben o kefeni bir gelinlik gibigiyerdim Efendim.

 

Bu gün Berat Kandili Efendim. Alemlerin Efendisi “Beni rüyada gören, Cehenneme girmez”dermiş. Ben o rüyayı gördüğüm günden beri cennetlerdeyim Efendim. İnşallah o rüya bizim beratımızdır.

Geçen gün Tahirîcazın vesilesiyle Efendimi (aleyhissalatu vesselam) rüyamda gördüğüm o yerde,seni ve Zübeyircazını anlattım gençlere. Yine gözyaşları içinde dualar ettim Rabbime: Rabbim bu odada 7 ay önce bana hayatımın en güzel anını yaşattın. Rüyama Efendimi (aleyhissalatu vesselam) getirdin. Eğer dualarımı kabul ettiysen bu gece de Barla’mı, Üstadımı getir bana...”diye diye dualar ettim.

O gece gözyaşları içinde seni anlattım. Gözyaşları içinde dualar ettim. Gözyaşları içinde secdelere gittim. Gözyaşları içinde yatağa uzandım. Gözyaşları içinde uyandım. Çünkü sen gelmiştin rüyama.Seninle karşı karşıyaydık. Ben Efendimi(aleyhissalatu vesselam) gördüğüm geceki gibi yine heyecandan ağlıyordum. Yanında bir şakirdin benim Risaleceğizlerinle tanışmamı anlatıyordu; ben ağlıyordum, ben ağlıyordum…

O rüyanın etkisiyle günlerce meleklerin kanatlarında uçtum. Bu rüyadan kısa bir süre sonra, bir gece seni ve Efendimi(aleyhissalatu vesselam)anlattım İbrahim’e Efendim.

İbrahim…İbrahim bizim oralardandır. Sarışındır. Mavidir gözleri. Gözleri biraz kısıktır. Bakanlar göremez onun gözlerindeki derinliği. Halbuki İbrahim gözlerinde bir deniz, yüzünde bir Zeynep, kalbinde bir cennet taşır Efendim. Ona bakınca önce şakirdin İbrahim Fakazlı’yı, sonra da kendimi görürüm. Kendi kalbimi… Kalbimden gelip de geçip gitmeyenleri…

O gece İbrahim’e seni ve Efendiler Efendisini (aleyhissalatu vesselam)anlattım Efendim. Gece yarısı eve dönerken  Efendimin(aleyhissalatu vesselam) rüyasını düşündümdurdum. Dualar ettim yollarda yana yakıla.Zaten ben hep böyleyimdir Efendim. Ne zaman seni anlatmak için yollara düşsem kalbim yerinden çıkacak gibi olur, dilimde dualar döner durur. Ne zaman seni anlatmaktan dönsem, ruhum yerinden çıkacak gibi olur, gözyaşlarım dualarla akar durur.

O gece de öyle oldu Efendim. O gecede yana yakıla dualar ettim sana. Benim kalbimin bir yanı Ravza’dır, bir yanı Barla. Benim kalbimin bir yanı Muhammed Mustafa’dır (aleyhissalatu vesselam), bir yanı… Bir yanı, her yanıdır Efendim. Ben bu aşk ile yanar dururum Efendim.

Ya Ravza’da yada Barla’da ölmeyi dilerdim Efendim.Sevenler sevdiklerinin yanında olmalı.Sevenler sevdiklerinin yanında ölmeli. Hz, Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Aişe, Hz, Sevde, Hz. Hz. Zeynep ömürleri boyunca Efendiler Efendisinin (aleyhissalatu vesselam) yanında oldular. Ölünce de hemen yanıbaşına gömüldüler Efendim. Muhammed Mustafa (aleyhissalatu vesselam) ölünce,İbrahimler, Ebubekirler, Ömerler, Aişeler, Zeynepler en sevdiklerinin yanında (aleyhissalatu vesselam),  oracıkta ölmek istediler Efendim.Ben de öyle isterdim. Ben de öyle derdim: Seninle olmak var ya, seninle ölmek var ya…

O gece Ravza’da,Muhammed Mustafa’nın (aleyhissalatu vesselam) hemen yanı başında bir İbrahim gibi, bir Ebubekir gibi, bir Zeynep gibi ölmek geldi içimden Efendim. “Ya Rabbim, son nefesimizi Ravza’da, Habibullah’ın(aleyhissalatu vesselam) yanında vermeyi nasip eyle. Bana bu güzelliği çok görme...” diye diye inledim.

O gece rüyamda Medine’de idimEfendim. Yanımda benim gibi sana aşık biri daha vardı Efendim. Birden karşıma Mescid-i Nebevi çıktı. Mescid-i Nebevinin kapıları açıktı. Ravza-i Mutahhara oracıktaydı işte.Onu gördüm Efendim. “İşte Mescid-i Nebevi, hadi dua edelim, hadi dua edelim…” diye diye inliyordum Efendim.

“Rabbim..” diye diye o sonsuz rüyadan uyandım. Uyanırken dudaklarım kalbimin kaldığı yerden dualara devam ediyordu: N’olur Rabbim n’olur, dualarımı kabul eyle…

O gece cennet bahçelerinden bir bahçedeydim Efendim.Rabbim beni Hz. Zeynep’in biricik sevdiceği Muhammed Mustafa’sının (aleyhissalatu vesselam)Ravza’sını görmekle şereflendirdi.Habibinin (aleyhissalatu vesselam) nuru ile nurlandırdı. İnşallah bizi Ravza’da huzuruna alacak, O’nun sancağının altındahaşredecek. O’nun sevgisi ve sünneti üzere bizim canımızı alacak inş.7 ay önce o rüyada Muhammed Mustafa’nın (aleyhissalatu vesselam) ellerinden öptürüpkainatları bahşettiği gibi, vefat anında da O’nun (aleyhissalatu vesselam) mübarek elinden ölümün Barla ve Ravza tadındaki şerbetini içirecek... Ben bunlara inandım Efendim, ben bunlara inandım.

 

Cebrail’i gören, kimseye görünmek istemezmiş; “beni örtün, beni örtün, beni örtün”, dermiş.

Rüyalarımda Efendim’i (aleyhissalatu vesselam) ve seni gördüm. Ben artık kimseyi görmek, kimseye görünmek istemiyorum Efendim.

Beni örtün, beni  örtün,beni örtün.

Vay ben ölem, üstümü Ravza’nınve Barla’nın toprağı ile örtün.

Vay ben ölem, üstümü Habibullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Hatice, Hz Aişe, Hz. Zeynep ve Barla rüyaları ile örtün. 

 

Efendim, Yüzbaşı Re’fet denilince aklıma senin şakirdin Zeynep’in biricik babacazı Caner Kutlu gelir.  Bir gün yüzbaşıRe’fet Beyin bir kızı olmuştu. Adını “Rengigül” koymuştu. Sen ona bir mektup yazmıştın:

Asım Bey gibi senin de bir kız evlâdının dünyaya gelmesi, meşrebimizde en mühim esas şefkat olduğu cihetiyle ve şefkat kahramanları kızlar olduğundan ve en sevimli mahlûk bulunduğundan, daha ziyade tebrike şâyansınız. Zannederim, bu zamanda erkek çocukların tehlikesi daha çok. Cenab-ı Hak onu sizlere medar-ı tesellî ve ünsiyet ve evinize küçük bir melâike hükmüne getirsin. "Rengigül" ismi yerine "Zeynep" olsa, daha münasiptir…

Bu mektubu okuduğum günden beri ben en çok erkek çocuklarından  Zübeyirleri,  kız çocuklarından Zeynepleri sevdim Efendim.

Beni bazıları Rum’lara benzetirler Efendim. Küçükken gözlerim Yunan zeytinleri gibi yeşile yakın ela renginde idi. Saçlarım da sapsarıydı. Annem beni “Altınbaş Mustafa’m, Paşam…” diye diye severdi. Bizimkiler Mustafa Kemal’i pek severlerdi Efendim. Annem “Paşam” derken Mustafa Kemal’i kastederdi. Babam Mustafa Kemal’in matematikzekasınavurğu yapardı. “Mustafaların matematiği iyi olur” derdi. Benim aklımda ne paşa, ne de iyi bir matematikçi olmak vardı. Benim tek derdim kalbimi paylaşacağım bir sevgili idi Efendim. “Büyüyünce bir sevdicazımolacak. Adı da Despina olacak…” derdim. On dört yaşında Kırklareli’deRisalecazlarınla seni tanıdıktan sonra  ben çok değiştim Efendim. Benim ne İrina, nede  Despina isminde bir sevdicazım olmadı Efendim. Yıllarca o hiç olmayan Despina’yı nazlı bir çiçek gibi büyüttüm içimde. Seninle tanışınca Despina’nınadını değiştirdim. Yeni bir ad verdim ona:Destina…

 

“Dün gece sen uyurken

Yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana

İşte bu yüzden sırf bu yüzden

Yeni bir isim verdim sana Destina

 

Sen öyle umarsız uyusanda bir köşede

İşte bu yüzden sırf bu yüzden işte

Yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için

Seni bu denli yıktıkları için

Yaşamımın gizini vereceğim sana Destina”

 

diye diye ilahiler söyledim Hızır Bey Camiinde.

 

Bir gün şu Risalecazlarını anlayan bir “Destina” çıkar gelir diye yıllarca bekledim Efendim. Boşa beklemişim Efendim. Ne Despina, ne de Destina yoktu şu alemde.

Bir gün senin bir mektubunda şakirdin Yüzbaşı Re’fet beyle tanıştım. Re’fet beyin kızı Zeynep gibi bir Zeynep’im olsun istedim. Sen “Rengigül” ismini “Zeynep”olarak  değiştirmişsin ya, ben de Destina’nın ismini değiştirdim. Dualarımdan, rüyalarımdan, gözyaşlarımdan bir ad verdimona, yani sana :Zeynep Barla…Re’fet Bey evladını annesinin sütü ile beslemiş. Ben de Zeynep Barla’yıHızırbey ve Eyüp Sultan camileri ile,  Dursun Fakıh ve Edebali türbeleri ile, Barla ve Ravza ile besleyip büyüttüm Efendim. Yalnız başıma Barla’daki Katran Ağacına gittim. Zeynep Barla’ya sarılır gibi, sana sarılır gibi Katran ağacına sarıldım hasretle Efendim. Gecenin ikisinde, üçünde yapayalnız Edabali ve Dursun Fakıh türbelerine gittim. Yüzümün bir yanını Barla’ya, bir yanını Ravza’ya çevirdim. Senin Barla Dağlarında yapayalnız geçirdiğin geceleri hayal ede ede halimi arz ettim Edebali’ye ve Dursun Fakıh’a. “Bana bir Zeynep Barla ver Rabbim” diye diye dualar ettim.

 

Kim ne derse desin ben, gerçekten senden, Zübeyir’den ve Zeynep’ten başkasını sevmedimEfendim.

“Zübeyir” dediysem sensin Efendim, “Zeynep” dediysem sensin Efendim.

Ben senden başkasını hiç ama hiç sevmedim Efendim.

Sevenler sevdikleri için ölümü göze alırlarmış.

Bende senin için,Zübeyir, Hafız Ali, Hasan Feyzi ve Asım gibi ölmeyi diledimEfendim.

 

Yahya Kemal Üsküplüdür. Balkanlardan... Benim kalbim Balkanlardan Efendim. Benim kalbimin bir yanı Ravza,  bir yanı Barla. Benim kalbimin bir yanıCaner Kutlu ve Florina gibi Selanikli, bir yanı Muhacir Halil ve Muhacir Hafız Ahmet (r.a.) gibi Gümülcineli Efendim.

Yahya Kemal Üsküplü bir vaizden bahseder. Vaiz cemaate Habibullahın (aleyhissalatu vesselam)aşkını atlatırmış. Biz muhacirlere “macır” deriz Efendim. Bilirsin Balkan macırları“h” harflerini söyleyemezler. Hasan Abi diyecekleri zaman “AsanAga” derler. İşte bu macırÜsküplü Vaiz bir gün Efendimizle (aleyhissalatu vesselam) Hz. Ali (r.a.) arasındaki konuşmayı anlatıyormuş cemaatine:

Efendimiz (aleyhissalatu vesselam),Aazreti Ali’ye demiş ki: Ali, sen de beş kuruş var mı be yaa…

Aazreti Ali demiş ki: Yok be yaa Allah’ın Rasülü…

Benim kalbim Balkanlı, Selanikli, Gümülcineli Efendim. Biz çocuklarımızı severken “kızancazım…” diye diye severiz. Ben seni de öyle seviyorum işte: Barlacazım,..

Hiç kimse senin kadar sevilmemiştir .

Hiç kimse seni benim kadar sevmemiştir.

Hiç kimse seni benim kadar sevemeyecektir de.

Zübeyircazını saymazsak Barlacazım…

 

Bu gün Berat Kandili Barlacazım, Efendim.

Bu berat gecesinde benim ebedi duam şöylecedir Efendim:

Ey rüyalarımda bana Zübeyircazımı, Barlacazımı, Efendicazımı(aleyhissalatu vesselam) ve onun sevdicazıAzreti Zeynep’i gösteren Rabbim…

Geçen her an bir adım daha yaklaştırıyor sevenleri sevdiklerine.

Geçen her an bir adım daha yaklaştırıyor beni Zübeyircazıma, Barlacazıma, Efendicazıma(aleyhissalatu vesselam) ve onun sevdicazıAzreti Zeynep’e.

Kavuşma günü geldiğinde,Ravza’da, Zeynep Barla niyetine sevdiğim biri de olsun yanımda.

Mezarımızı kazsınlar Zeynep Barla ile yan yana.

Cenazemizi koysunlar Zeynep Barla ile yan yana birbirinin ebedi Zeynep’i ve Muhammed Mustafa’sı niyetine.

Zübeyircazım,Barlacazım, Efendicazımız (aleyhissalatu vesselam) ve onun sevdicazıAzreti Zeynep kaldırsın cenazemizi.

Bu bizim beratımız olsun. Sana kavuştuğumuz gün de Berat Gecesi olsun Rabbim.

Ardımızdan şu çok ağrılı incecik Selanik ezgisi yükselsin:

 

“Çalın davulları çaydan aşağıya

Aman aman

Mezarımı kazın bre dostlar

Belden aşağıya

 

Koyun sularımı kazan dolunca

Aman aman

 

Aman ölüm, zalım ölüm

Üç gün ara ver

Al başımdan bu sevdayı

Götür yare ver

 

Aman ecel, canım ecel

Üç gün ara ver

Al başımdan bu sevdayı

Götür yare ver

 

Selanik Selanik viran olasın

Aman aman

Taşını toprağını seller alasın

 

Sen de benim gibi yarsız kalasın

Aman aman

 

Aman ölüm, zalım ölüm

Üç gün ara ver

Al başımdan bu sevdayı

Götür yare ver

 

Aman ecel, canım ecel

Üç gün ara ver

Al başımdan bu sevdayı

Götür yare ver”

 

Sonra bütün kainat Medine olsun, bizim sana, Zübeyircazımıza, Barlacazımıza, Efendicazımıza, (aleyhissalatu vesselam) ve onun sevdicazıAzreti Zeynep’e hicretimizi kutlasın:

Ay doğdu üzerimize

Veda tepesinden

Şükür gerekti bizlere

Allah'a davetinden

 

Sen güneşsin sen aysın

Sen nur üstüne nursun

Sen süreyya ışığısın

Ey sevgili Ey Rasul

 

Ey bizden seçilen elçi

Yüce bir davetle geldin

Sen bu şehre şeref verdin

Ey sevgili hoş geldin

 

Ey Rasul sana söz verdik

Doğruluktan ayrılmayız

Sen ey esenlik yıldızı

Senin sevginle doluyuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum