Beş vakit namaz: İkindi namazı

Değerli dostlar! Bir gün de kıldığımız namazlardan üçüncüsü İkindi namazıdır. Bu namazı ilk kılan da Hz. Yunus (a.s.) dur.  Bu konuda şu bilgi aktarılmıştır: “İkindi namazını dört rekat olarak ilk önce Yunus (a.s.); Hak Sübhanehu ve Teala’nın O’nu su karanlığından, gece karanlığından ve balığın karnındaki karanlıktan kurtarmasından dolayı şükür etmek için kılmıştır.”[1]

İkindi namazı vaktinin hatırlattığı mühim inkılapları Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri şu şekilde belirtmiştir: “Asr zamanı ise, güz mevsimine, hem ihtiyarlık vaktine, hem Âhirzaman Peygamberinin (aleyhissalâtü vesselâm) asr-ı saadetine benzer ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyeyi ve in'âmât-ı Rahmâniyeyi ihtar eder.”[2] İnsanın günlük meşgalesi içersinde ikindi namazının insan ruhunu nasıl rahatlattığını da Üstadımız şu sözlerle anlatmıştır: “Asr vaktinde ki, o vakit hem güz mevsim-i hazinanesini ve ihtiyarlık halet-i mahzunânesini ve ahir zaman mevsim-i elîmânesini andırır ve hatırlattırır. Hem yevmî işlerin neticelenmesi zamanı, hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selâmet ve hayırlı hizmet gibi niam-ı İlâhiyenin bir yekûn-u azim teşkil ettiği zamanı, hem o koca güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle insan bir misafir memur ve her şey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamanıdır. Şimdi, ebediyeti isteyen ve ebed için halk olunan ve ihsana karşı perestiş eden ve firaktan müteellim olan ruh-u insan, kalkıp, abdest alıp, şu asr vaktinde ikindi namazını kılmak için Kadim-i Baki ve Kayyûm-u Sermedînin dergâh-ı Samedâniyesine arz-ı münacat ederek, zevalsiz ve nihayetsiz rahmetinin iltifatına iltica edip, hesapsız nimetlerine karşı şükür ve hamd ederek, izzet-i Rububiyetine karşı zelilâne rükûa gidip, sermediyet-i Ulûhiyetine karşı mahviyetkârâne secde ederek, hakikî bir teselli, bir rahat-ı ruh bulup huzur-u kibriyâsında kemerbeste-i ubudiyet olmak demek olan asr namazını kılmak ne kadar ulvî bir vazife, ne kadar münasip bir hizmet, ne kadar yerinde bir borc-u fıtrat eda etmek, belki gayet hoş bir saadet elde etmek olduğunu, insan olan anlar.”[3]

İkindi Namazı önemine binaen Kur’an-ı Kerim de bir Sure’ye ad olmuştur. İmam Mukatil, Asr Suresinde yer alan “Asr’a yemin olsun”[4] ayetini açıklarken şu açıklamayı yapmıştır: “Cenab-ı Hak ikindi namazına yemin etmiştir. Çünkü o faziletlidir” demiştir.[5] İkindi namazının vaktinin yemin edilecek kadar mühim olmasının hikmetleri konusunda Tefsir ve Fıkıh alimlerimizden Celal Yıldırım hoca şu bilgileri aktarmıştır: “a) İkindi vakti duaların en çok kabul olunduğu bir zaman par­çasıdır. b) Şehir ve kasabalarda alım-satımın en çok hareketlendiği bir dönemdir. Kendini dünyalığa kaptıran her mü'minin o saatte işini bırakıp Hakk'a yönelmesi kadar eğitici, yönlendirici, ahlâk ve fazilet verici bir şey yoktur. c) Köylerde tarla ve bahçede havanın serinlemesinden yarar­lanılarak daha verimli bir çalışmaya girişilir, yorgunluk başlar. Böy­le bir sırada abdest alıp ikindi namazını kıldırmak kadar ruh ve be­deni dinlendiren başka bir şey düşünülemez. d) Rahmet meleklerinin sabahleyin ve bir de ikindi vakti en çok inip, rahmet saçtığı vakitlerdir. Bundan yararlanmak için, bu namazları vaktinde gönül huzuru içinde kılmak gerekir.”[6]

İkindi namazının önemi konusunda rivayet edilen hadislerden bazıları da şu şekildedir: “Hava kapalı bulunduğu günde namazı erken kılın! Çünkü gerçekten kim ikindi namazını kaçırırsa ameli boşa çıkar.”[7] “İkindi namazı sizden önceki ümmetlere de farz kılındı. Fakat onlar bunun hakkını vermediler. Kim bu namazı devamlı kılarsa sevabını iki kat alır.”[8] “Sizin yanınıza gece ve gündüz melekler gelirler. Gündüz nöbetçileriyle gece nöbetçileri nöbeti devralmak için ikindi ve sabah namazında bir araya gelirler. Sonra gece nöbetçileri semaya yükselirler. Allah da daha iyi bildiği halde onlara: ‘Siz yanlarından ayrılırken kullarım ne yapıyorlardı?’ der. Melekler: ‘Yanlarına vardığımızda da yanlarından ayrılırken de namaz kılıyorlardı’ derler.”[9] “Kim ikindi namazını terk ederse, amelleri kabul edilmez.” “Özürsüz olarak ikindi namazını kaçıran kişi, malını ve çoluk çocuğunu kaybetmiş gibi olur.”[10] “Sabah ve ikindi namazını kılan cennete girer.” “Güneş doğmadan önce sabah, batmadan önce de ikindi namazlarını kılan kimse asla cehenneme girmez.”[11]

İkindi namazına önem kazandıran hususiyetlerden biri de onun Sahabe ve alimlerin büyük çoğunluğu tarafından Salat’ul Vusta (orta namaz) kabul edilmesidir. Hz. Ali'den (r.a.) yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in Ahzâb (Hendek) savaşında şöyle dediği tespit edilmiştir: "Onlar bizi gü­neş batıncaya kadar salât-i vüsta'dan meşgul edip alıkoydukları gi­bi, Allah onların kabirlerini ve evlerini ateş doldursun." Yine Hz. Ali (r.a.) diyor ki: "Biz, salât-i vüsta'yı sabah namazı olarak biliyorduk. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "O, ikindi namazıdır" buyurdu." İbn Mes'ud (r.a.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'i, Hendek savaşında müşrikler o kadar meşgul ettiler ki, güneş kızarmaya veya sararmaya yüz tuttuğu halde, O hâlâ ikindi nama­zını kılamamıştı. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) şöyle bedduada bulundu: "Bizi salât-i vüsta ikindi namazı'ndan alıkoyup meşgul et­tiler; Allah onların içlerini ve kabirlerini ateşle doldursun. Allah onların içlerini ve kabirlerini vahşetle doldursun!" İbn Mes'ûd (r.a.) diyor ki, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "Salâ­t-i vüsta ikindi namazıdır" buyurdu. Semure b. Cündüb (r.a.)'den yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Salât-i vüsta (orta namaz), ikin­di namazıdır." Ahmed b. Hanbel'in yaptığı rivayette, Peygamber (a.s.) Efen­dimiz buyurdu ki: "Namazlara, özellikle salat-i vüsta (orta namaza) devam ediniz!" Böylece Peygamber (a.s.) bize onun ikindi namazı olduğunu ismen bildirdi. Berâ' b. Azib (r.a.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: "Namaz­lara, özellikle ikindi namazına devam edin..." mealindeki ayet indi, biz de onu Allah'ın dilediği kadar okuduk. Sonra o ayeti neshetti ve "Namazlara özellikle orta namaza devam edin, onu gerektiği gibi koruyun..." mealindeki ayet indi. O zaman bir adam şöyle dedi: O takdirde, salat-i vüsta ikindi namazıdır. Ebu Yunus Mevlâ, Hz. Aişe (r.a.)'den yapılan rivayette, demiş­tir ki: "Hz. Aişe kendisine bir Mushaf yazmamı emretti ve şöyle tenbihte bulundu: Namazlara, özellikle orta namaza devam edin, mea­lindeki ayete geldiğinde bana haber ver! Ben de o ayete gelince ona haber verdim. Bana o ayeti şöyle yazdırdı: "Namazlara, özellikle orta namaza ve ikindi namazına devam edin..." Hz. Aişe (r.a.) devamla şöyle dedi: "Ben bunu Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'den işittim..." Bu rivayet de, salât-i-vüsta'nın ikindi namazı olduğuna açık ve net biçimde delâlet ediyor. Salât-i vüsta -orta namaz- ikindi namazıdır. Ashab-ı kirâm'dan Hz. Ali, Ebu Eyyub, Abdullah b. Amr b. As, Hz. Aişe, Hz. Hafsa, Hz. Ümmü Seleme; tabiinden Ubeyde es-Selmanî, Hasan el-Basrî, İbrahim Nahaî, Kelbî, Katâde, Dehhak, Mukatil, Ebu Hanife, Ahmed, Davud b. Münzir bu görüştedirler.”[12]

Resulü Ekrem (a.s.m.) ikindi namazının farzına ehemmiyet verdiği gibi bu namazın farzından önce kılınan sünnetlere de büyük ehemmiyet vermiş ve bu konuda çok sayıda tavsiyelerde bulunmuştur. O tavsiyelerin bir kısmı şu şekildedir: “İkindiden önce dört rekat sünnet kılan kimseye Allah merhamet etsin, günahlarını bağışlasın." "Kim ikindiden önce dört rekat kılarsa şüphesiz Allah onun vücudunu cehenneme haram eder." “Kim ikindinin farzından önce devamlı dört rekat sünnet kılarsa Allah (c.c.) onun için cennette bir köşk yapar.” “Kim ikindinin farzından önce dört rekat sünnet kılarsa ona cehennem ateşi dokunmaz.” “Ümmetim ikindinin farzından önce dört rekat sünneti öyle kılmaya devam ederler ki nihayet yeryüzünde gerçek bağışa kavuşmuş kişiler olarak dolaşırlar.”[13]
 


[1] . Ahmed Davudoğlu, Mevkufat Mülteka Tercümesi c. 1, Sağlam Yayınevi, İstanbul 1991, sh. 114

[2] . Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2007, sh. 73

[3] . A. g. e, sh. 75-76

[4] . Asr Suresi: 1

[5] . Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 16/164 (darülkitap.com)

[6] . Celal Yıldırım, Ahkam Hadisleri c. 2, Uysal Kitabevi, Konya 1987, sh. 554

[7] . A. g. e, sh. 549

[8] . . İmam Hafız El-Münziri, Hadislerle İslam c. 1 (Tergib-Terhib), Çev: A. Muhtar Büyükçınar vd. , Huzur Yayınevi, İstanbul 2003, sh. 431

[9] . A. g. e, sh. 433

[10] . A. g. e, sh. 449

[11] . A. g. e, sh. 429

[12] . Ahkam Hadisleri c. 2, sh. 554-556

[13] . Hadislerle İslam c. 1, sh. 552-553

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum