Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Bekir Berk Biyografisi-7

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Nurculuk Davası'nda 750 Beraat Kararı!

safa.jpgAvukat Mustafa Tuncel/ Safa Mürsel yazıyor:

-Bekir Berk 1958'den beri aldığı beraat kararlarını; 1971 yılında Nurculuk Davası kitabında topladı.

(Hayatını Davasına Adayan Adam= HDAA/ Takdim s, 11)

Dünyayı Beş Paraya Satan Adam!

Prof. Nevzat Yalçıntaş anlatıyor:

Bekir Berk dava sahiplerinden ücret almazdı. Sadece yol parasını bulup davalara girerdi.

Hiçbir zaman parası ve serveti olmadı. Hatta Cidde'ye gidene kadar (Aralık 1972) bir arabası olmadığını iyi biliyorum.

1980 yılı başlarından itibaren Cidde'de İslam Kalkınma Bankası'nda çalıştım. Aynı şehirde 3 yıl yaşadık.

Honda marka bir arabası vardı. Hac'da tüm Türkiyeli müslümanların hizmetine koşardı.

Her Cuma arabasıyla beni ve geldiğinde eşimi Cidde'den Kabe'ye götürüp getirirdi.

yalcintas.jpgBankadan çok iyi maaş aldığım halde bir kere bile benzin parası ödetmedi.

Nezaket ve cömertlikte benzersiz bir insandı.

Komünizm tehlikesi gerçek miydi?

Arkadaşı Prof. Nevzat Yalçıntaş anlatıyor:

Şimdiki günlerde bize soruyorlar;

Komünizm tehlikesi gerçek bir tehlike miydi?

Evet komünizm tehlikesi gerçek bir tehlikeydi!

Avrupa'nın yarısını, Asya'nın yarıdan çoğunu istila eden komünizm, gerçek bir tehditti! (HDAA s 187 188 189)

Kardeşim ben Nur avukatıyım

oruc.jpgAbdulhamid Oruç anlatıyor:

-Bir gün Halil Leylek isimli bir arkadaşın yanındaydık. Bu arkadaş dedi ki:

- Ağabey benim bir arsa davam var avukatı siz olsanız!

Bekir Ağabey gayet ciddi şekilde:

-Kardeşim ben Nur avukatıyım dedi.

Arkadaş ısrar edince:

- Kardeşim beni meşgul etmeyin diyerek sertçe uyardı.

Yine Abdulhamid Oruç anlatıyor:

- Kiğılı Pasajı'ndaki yazıhanesini modern ve zengince bulup, "yeriniz çok güzel" diyen bir arkadaşa, üstadın mühürlediği açık kağıtları gösterip:

- Dünyada benim bunlardan başka servetim yoktur dedi. (H.D. A.A s 113)

Tüm Din Mazlumlarının Davasından Ücret Almadı!

yavuz.jpg* Yavuz Bahadıroğlu anlatıyor:

- Beni en çok etkileyen yanı iyi bir hukukçu olmasından çok, kim olursa olsun din mazlumlarının davasına ücretsiz bakmış olmasıdır.

Ehli imandan, ehli tarikten, kim olursa olsun hepsinin yardımına karşılıksız koşardı. (HDDAA s 156)

Uçakta Gönenli Mehmed Efendi Elindeki Zarfı Kucağıma bıraktı!

İhsan Atasoy anlatıyor:

-Bekir Ağabey bu hatırasını şöyle anlattı.

Adana'da duruşmam vardı. Uçak havalandıktan sonra, mahkemeye az bir süre var nasıl yetişirim diye düşündüm, taksiyle giderim deyip elimi cebime attım.

Baktım para yok, pantolon değiştirirken cebinde unutmuşum. "Eyvah" dedim.

-Çok endişlenmişken boynumdan aşağı bir elin sarktığını gördüm!

gonenli.jpgBaşımı kaldırdım ki; mütebessim yüzüyle Gönenli Mehmed Efendi:

-Sen İslam'a hizmet ediyorsun lazım olur, diyerek zarfı kucağıma bırakıverdi.

Hocam diye elini öpecek oldum, hızla arkaya doğru gitti.

Uçak durunca hocama teşekkür edecektim; ne kadar beklediysem onu göremedim.

Onun bu neviden çok kerametleri vardı. Allah'a şükür istihdam edildik/hizmet ettirildik!"

Bekir Berk'in Arabasının Benzini Bitmez!

coskun.jpgŞoförü Hasan Coşkun anlatıyor:

-Diyarbakır'a giderken benzin ibresinin oynamadığını farkettim.100 km gittik hala kıpırdamıyor iyice şüphelendim!

Arabayı en yakın benzinliğe çektim. Benzinci depoyu açtı "abi benzin dolu çok az boşluk var" dedi.

O arabada olmayınca benzin sarfiyatı katlanıyordu!

Ayakkabısının Altı Delikti!

Avukat Gültekin Sarıgül Anlatıyor:

sarigul.jpg12 Mart 1971 Muhtırası İzmir Mahkemesi'nde iki dava arkadaşı omuz omuza.

-İstanbul Cağaloğlu'ndaki yazıhanesindeydik. Karlı bir gündü. "Ayakkabı alalım" dedi.

Gittik aldık. Eski ayakkabısını çıkardı, baktım el ayası kadar delikti.

Büroda görevli Mehmed Emin Birinci'ye:

-Peki bu para işleri nasıl olacak dedim.

-Dedi ki, "İki buçuk lira varsa onunla geçiniyoruz!" (HDDA s, 198)

- Dünyaya metelik değer vermeyen adamdı ama son derece ikramcı, eli açıktı.

İtirazlara karşı meşhur bir karşılığı vardı:

-Hayyyt hadise çıkarmayalım! (HDAA s201)

Mahkeme Salonlarını Mecburen Arena Gibi Kullandı!

Mehmet Kutlular anlatıyor:

"27 Mayıs İhtilali'nden sonra İstanbul 5.Ağır Ceza'da duruşmamız vardı.

Mahkeme başkanı Talip Güran, Necip Fazıl'ı mahkum eden ve Menderes tarafından sürgün edilen biriydi.

Bu mahkemede Mustafa Kemal'e hakaret davası görülüyordu.

Müdafaanın başında anayasaya atıf yaparak:

Mustafa Kemal'i kanunla korumak anayasaya aykırı! Çünkü anayasaya göre; kişiler özel kanunla korunamaz! dedi.

Bunun üzerine savcı mahkeme başkanına;

Sayın başkan! Bu mahkemede böyle bir savunma yapılamaz! Bu dediği Atatürk'e hakarettir! Susturun bu avukatı!

Bekir Abi:

-Sayın başkan! Savunma hakkı kutsaldır. Ben savunmamı yapayım gerekirse savcı davasını açar dedi.

Savcı itiraz etmek istedi.

Bekir Abi, "kişiye özel kanun anayasaya aykırı" dedi.

Savcı, "o kişi değil" dedi.

Bekir Abi sertçe, "Ya nedir o zaman, Allah mı" diye cevapladı.

Ortalık karıştı!

Mahkeme başkanı devam edin Bekir Bey dedi.

Bekir Abi savunmasını tamamladı."

Savcı Özür Diliyor!

kutlu.jpgYine Mehmet Kutlular anlatıyor:

- Yine İstanbul Balmumcu Asker Mahkemesi'nde duruşması vardı.

Yanında ben ve bir arkadaş vardık.

Askeri savcı iddianamesini okudu ve "Biz onlara göstereceğiz" gibi bir ifade kullandı.

Bekir Ağabey hemen ayağa kalktı ve mahkeme başkanına hitaben:

-Bu savcı ne demek istiyor, kimi tehdit ediyor, susturun bunu sayın başkan! dedi.

Mahkeme başkanı tekrar savcıya söz verince savcı cesaretlendi ve, "Aslında bu avukatın yeri orası değil sanık sandalyesidir!" dedi.

Bekir Ağabey ayağa kalktı:

-Orda da burda da olsam, senin karşında olacağım dedi.

Ortalık çok gerildi ve salona asker çağrıldı.

Mahkeme başkanı mahkemeyi bitirmek için, "Mühlet istiyorsunuz değil mi?" dedi.

Bekir Abi "hayır" dedi.

Yalan yanlış iddianamenin, mahkemedeki subaylara dinletilmesinden sonra, savunma yapmadan ayrılmak istemiyordu.

Çünkü Bekir Abi mahkemeyi bir hizmet alanı gibi kullanıyordu.

Nitekim söz aldı ve mahkeme beraatle neticelendi.

Tam mahkemeden ayrılırken savcı Bekir abiyi odasına çağırdı. Merakla beklemeye başladık.

10 dakika 15 dakika derken iyice sabırsızlandık. Çünkü sıkıyönetim vardı her an tutuklanabilirdi.

45 dakika sonra çıktı gülüyordu. Güzel şeyler olmuş deyip sevindik.

"Hayrola Abi" dedik.

"Savcı özür diledi, meseleyi böyle bilmiyorduk" dedi.

"Ben de ona Nurculuğu anlattım, bir de kitap hediye ettim" dedi.

Yeri doldurulamayan, yaratılıştan lider bir dava adamıydı!"

Savcı Mahkemeyi Terketti!

Bahaddin Gürsoy anlatıyor:

gursoy.jpg(Ortada) Bahaddin Gürsoy/ Van Mevlidi bedeli!

-Van Mevlidi 8 Ağustos 1967'de Erek Dağı eteğindeki Çoravanis Köyü'nde gerçekleşmişti.

Tanınmış bir çok Nur talebesini tutuklayıp bir kısmını saldılar.

Duruşmalar 2 yıl sürdü. Bekir Abi hemen her ay duruşmamıza gelir, bizleri marşlarla coşturup şevkimiz artırırdı.

Sona yakın bir duruşmada savcı, İslam'a, Kur'an'a ve Üstad'a hakaret etmeye başlamıştı ki,

Bekir Abi ok gibi yerinden fırladı;

-Sayın savcı! dedi.

-Sen kimin ağzıyla konuşuyorsun! Lenin ağzıyla mı Mao ağzıyla mı? Sen galiba buranın İslam diyarı olduğunu unutuyorsun! dedi.

Devamında savcıya çok ağır konuştu ve savcı dayamayıp kaçar gibi mahkemeyi terketti!"

Bana Ellerin Dert Görmesin Dedi!

Yine Bahadin Gürsoy anlatıyor:

-12 Mart Darbesi'nden sonra Türkiye çapında Nurcular yağmur gibi tutuklanıyordu!

-Ben de 11 arkadaşımla tutuklandım.

Bekir Ağabey 2. gün yanımıza damladı!

Hapishane görüşme kısmına vekalet vermek için gidiyorduk.

Bu arada iri yarı bir mahkum 'ne oluyor bee' diyerek bize bağırdı.

Biz de, avukatımıza vekalet vereceğiz dedik.

Adam açtı ağzını yumdu gözünü:

-Bütün avukatların da sizin de...!

-Hop yavaş ol! Bu avukat para pul için gelen biri değil! Allah rızası için geliyor! Öyle konuşamazsın dedim!

-Avukatın iyisi olmaz deyip tekrar sövmeye başladı.!

-Artık Allah ne verdiyse adama giriştim!

Ortalık kelali'nin bağına döndü!

Diğer mahkumlar küçük dilini yutmuş gibi bakıyordu!..

Adam İstanbul kabadayılarından; Pazar'lı Niyaz'mış!

Konuşmaya başladığımızda:

"Avukat Bekir Berk'e laf söyletmem! Sen İstanbul kabadayısıysan, biz de İslamın fedaisiyiz! Allah'tan başkasından korkmayız" dedim.

Yanına varıp bunu anlatınca;

"Aslanım benim! Ellerin dert görmesin" dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum