Bediüzzaman’ın övdüğü lider...

Risale-i Nur bilmek, öğrenmek; bir yönüyle onun içerisinde geçen kavramları, kelimeleri ve tabi kişileri bilmekle mümkün. Onların sözlükteki karşılıklarını, hayattaki karşılıklarını ve tarihteki karşılıklarını öğrenmekle mümkün... Bu yönüyle Risale-i Nur, bir yanı bütün zamanları dolaşarak Kur’an’a ulaşan, ancak diğer yönüyle doğrudan vahye bağlanan bir tesbih gibi...

Evet, reddetmiyorum, bizler Risale-i Nur’u zamana yaptığı atıfları anlamadan da, şerh etmeden de bir derece anlayabiliriz. Fakat bu anlayış ne kadar yeterlilik arz eder? Mesela İmam-ı Gazalî kimdir, İmam-ı Rabbanî necidir, Abdülkadir-i Geylanî zamanında neyi başarmıştır, Şah-ı Nakşibend neyi esas almıştır (Allah hepsinden razı olsun); bunlar bilinmeden, pekçok yerinde onlara atıf yapan, referans alan, gönderme yapan Risale-i Nur’un mahiyet-i maneviyesi tam anlamıyla nasıl bilinebilir?

Ben bu noktada belki biraz farklı düşünüyorum, belki sivri konuşuyorum, ama Risale-i Nur’un zamanla olan bağıntısı noktasında yeterli kültür birikimine sahip olduğumuz kanaatinde değilim. Misalen Bediüzzaman’ın külliyatında zikrettiği ve alıntı yaptığı eserlerin daha tam bir listesini oluşturmuş ve onları dilimize tercüme edip basabilmiş değiliz. Bediüzzaman’ın ilham aldığı, belki yolunun taşlarını onlardan öğrendiği malumatla döşediği eserler; “Risale-i Nur’da atıf yapılan kitaplar” başlığı altında toplanabilmiş değil. Bu müellifinin vefatı üzerinden elli yıl geçmiş bir külliyatın talebeleri olmak noktasında, bize bir ayıp değil mi?

nebevi-nefes.jpgBelki bu noktada pek yanlış olarak; “Risale-i Nur Kur’an’ın malıdır” sözünü kendimize kalkan yapıyoruz. Fakat bilmiyoruz ki, pek yanlış bir kalkan yapıyoruz. Evet, Risale-i Nur, neyi zikretmişse Kur’an’da bir masadağı bulunabilir. Kur’an’dan mülhemdir, Kur’an’ın hazinesidir. Fakat Risale-i Nur külliyatının o balları üretene kadar gezdiği bir çiçeklik vardır, o çiçeklikte türlü türlü eserler vardır, onlarla bu ahirzaman neslini buluşturmak anlamında bir vazifesi vardır.

Bütün bunlar görmezlikten gelinemez, gelinmemelidir... Onlara göz kapatılarak külliyatın sadece Kur’an’la olan bağıntısını nazara vermek, bir yönüyle Risale-i Nur’un taşıdığı misyonlardan bazılarını görmezden gelmek olur. Bu kıymetini kemal noktasında takdir etmemize bir engel olur.

Tam da bu noktada, çok anlamlı bir çaba olduğunu düşündüğüm bir eser yayınlandı Nesil Yayınları’ndan... Nebevî Nefes: Bir İnsan Dünyayı Değiştirebilir. Ömer bin Abdülaziz’in Hayatı... İkram Arslan’ın bir roman çalışması olarak düzenlediği, ancak çeşitli kaynaklardan derlediği bilgiler, hakikaten Bediüzzaman’ın Ömer bin Abdülaziz’e neden bu kadar önem verdiğini anlamamızı sağlıyor.

II. Ömer namıyla meşhur Ömer bin Abdülaziz, hakikaten çok sıkıntılı bir zamanda İslam devletinin başına geçip pekçok adaletsizliğe, haksızlığa engel oluyor. Özellikle ehl-i beyte hürmeti yeniden inşa ediyor ve Emeviye’nin yıllardır süren zulmüne fasıla veriyor. Ümmete nefes aldırıyor.

Bediüzzaman’ın Mucizat-ı Ahmediye Risalesinde “Hilâfet ve saltanata geçen, ya nebî gibi mâsum olmalı, veyahut Hulefâ-i Râşidîn ve Ömer ibni Abdülaziz-i Emevî ve Mehdî-i Abbâsî gibi harikulâde bir zühd-ü kalbi olmalı ki, aldanma¬sın” diyerek idaresini övdüğü ve belki cümle idarecilere örnek olarak gösterdiği Ömer bin Abdülaziz’i bilmek, onun Emeviye hanedanı içinden çıktığı halde ehl-i beyt mesleğini nasıl ihya ettiğini bilmek, bugünün karamsar Müslümanları için elbette gerekli... Çünkü o karamsar dünyalara bir ışık gerekli...

Ben de bu noktada Risale-i Nur’da, Üstad Bediüzzaman’ın böylesine güzel bir atıf yaptığı bu örnek şahsiyetin hayatını öğrenmemizin gerekli olduğunu düşünüyorum. İkram Arslan ağabeyimi de böyle kıymetli bir eseri hazırlayıp fikrimize sunduğu için tebrik ediyorum. Hakikaten insanlarımızın böyle bir esere, Ömer bin Abdülaziz’in de bilinmeye ihtiyacı vardı. Darısı, külliyatta ismi anılıp da Nur talebelerinin hakkında bilgi sahibi olmadığı diğer değerli insanların başına... Bal, çiçek bahçesini bilince daha güzel anlaşılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum