Bediüzzaman: Yağmursuzluk, yağmur namazının vaktidir

Bediüzzaman: Yağmursuzluk, yağmur namazının vaktidir

Yağmur duası sünnettir. Hem Peygamberimiz (asm) hem de onun Raşid halîfeleri yağmur duasında bulunmuşlardır

Ahmet Bilgi-RİSALEHABER

Yağmurun uzun zaman yağmadığı kuraklık zamanlarında, bir belde ahâlîsinin topluca dua etmelerine fıkıh dilinde "istiskâ" denilir. "İstiskâ", yağmur talebinde bulunmak anlamına gelir.

Yağmur duası sünnettir. Hem Peygamberimiz (asm) hem de onun Raşid halîfeleri yağmur duasında bulunmuşlardır. Yağmur duasının peşi peşine üç gün ve yerleşim bölgesi dışında olması müstehaptır.

Yağmur duasına gitmeden önce, sadaka verilmeli, günahlardan tevbe edilmeli, dargınlar barışmalı, haksız olarak alınan şeyler sahiplerine geri verilmelidir. Yağmur duasına çıkarken oruçlu olmak, mütevazı ve muhtaç bir tavır takınmak uygun olur.

Müslümanlar dua edilecek yere vardıklarında, önce iki rek'at namaz kılarlar. Namazın cemaatla kılınması menduptur. İmam namazdan sonra kalkar ve cemaata karşı bir konuşma yapar. Namaz ve hutbenin bulunuşu, Ebû Yusuf ve Muhammed'in görüşleridir. İmam Azam'a göre; yağmur duası sadece dua ve istiğfardan ibarettir; namaz ve hutbe yoktur.

BEDİÜZZAMAN: YAĞMURSUZLUK, YAĞMUR NAMAZININ VAKTİDİR

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, yağmursuzluğun yağmur namazının vakti olduğunu belirtir. Yağmursuzluk devam ettikçe yağmur ibadetine devam edilmesi gerektiğine işaret eden Bediüzzaman, "Yağmur geldiği vakit, vakti kaza olur" ifadesini kullanıyor.

Risale-i Nur'da geçen bölüm şöyle:

"Dua, bir nev’i ibadet olduğu için, hâlis olmak gerektir, ta ki kabul olunsun. İbadetin semeratı ise uhrevîdir. Dünyevî işler, o ibâdâtın evkat-ı mahsusalarıdır. Meselâ, yağmursuzluk, yağmur namazının vaktidir. Namaz, yağmur yağması için vaz edilmemiştir. Umur-u dünyeviye niyet edilse, o ibadet olan dua halis olmadığı için kabule lâyık olmaz.

Evet, nasıl ki gurub, mağrib namazının vaktidir. Ay ve güneşin tutulmaları da, salâtü’l-küsuf ve’l-husuf denilen iki ibâdât-ı mahsusanın vaktidir. Yoksa gaye değil ki, namaz kılmakla, ta güneş ve kamer açılsınlar. Çünkü, güneş ve kamerin açılmaları zamanı muayyendir. Fâtır-ı Zülcelâl, bu iki âyât-ı azîmin nikabı zamanında, yani perdelendikleri zamanda, ibâdını, ibadete davet eder.

Onun gibi, yağmursuzluk da, yağmur namazının vaktidir; yağmurun gelmesinin gayesi değil. Yağmursuzluk devam ettikçe, ol veçhile Allah’a ibadet devam eder. Yağmur geldiği vakit, vakti kaza olur."

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum