Bediüzzaman: İstibdad, insanları mazî tarafına döndürüyor

Bediüzzaman: İstibdad, insanları mazî tarafına döndürüyor

Siz de ilimde bir nevi meşrutiyeti takip ediniz

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE - 7

Kürd Teavün ve terakki Gazetesi, 27 Kânunuevvel 1324 / 09 Ocak 1909 Sayı: 6. Nüshası Sayfa 43-44 "

MUSAHABE" NUTK-U SÂBIKIN NETİCESİ

Ey ulemâ! Size hitab ediyorum, şöyleki: Her zamanda ulemalar ümeray-i müstebideye takliden, her bir âlim kendi fikrini herkese kabul ettirmekle, bir nev'i istibdad gibi yapıyordu. Şimdi meşrutiyettir. Hâkim şahs-ı mütehakkim değil, belki meşveretin ruhu olan efkâr-ı ammedir. Siz de ilimde bir nevi meşrutiyeti takip ediniz. Zîrâ istibdad, hasılat-i terakkiyi istihlâk ile insanları mazî tarafına döndürüyor.. İstibdad, istikbale istidbar ediyor. Katre katre su, müteferrik kalsa kuruyor. Tecemmu' etse, bir havz-ı ab-ı hayat oluyor.

Bunu da ilaveten söylüyorum ki: Sırf maneviyât, atlamaya benzer. Teavün-ü kuvvet te'sirsizdir. Bir ve bin ikisi birdir... Amma maneviyâtın mebâdisi maddiyattan olduğundan; büyük taşı kaldırmaya benzer, teavün ve tedavül-i efkâra muhtaçtır. Böyle makamlarda لِلْكُلِّ حُكْمٌ لَيْسَ لِكُلٍّ denilir. Avrupa bu sırra ve sırr-ı taksim-i a'mal esasına binaen o hârikulâde terakkiyatı ve maarifi te'sis eylemişler.

Hem de efkâr-ı ammenin meşverette feveranı olsa, hâr u haşâk makamında olan bazı akâid-i bâtıla ve fırak-ı dâllenin bid'atları ki, umum ehl-i İslâmı dağdâr-ı teessüf etmiş.. Ve daha çok seyyiatın sahiplerinin taassub veya dikkatsizlikle hâsıl olan cehl-i mürekkebin menşe-i galatlarının beyaniyle izâle ederek, sâfi ve berrak hakâik-i İslâmiyeyi bütün efkâr ve kulûbe icrâ ve isâle edecektir.

وَالسَّلَامُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى

Nutk-u sâbıktaki "ihtiyar"lığına bağışlamak hatâdır. Sevâbı, ihtiyarsızlığına bağışlamaktır.

Molla Said-i Kürdî