Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Başörtüsü (VI)

YÖK Başkanı Kemal Gürüz adeta bir ‘’başörtüsü avcısı’’ haline gelmiş,  neredeyse bu işin tam bir gönüllüsü olarak, ziyaret ettiği üniversitelerde sırf bu konuyu takip eder olmuştu. Üniversitelerdeki bilimsel çalışmaların dibe vurduğu, herkesin devletin ve bürokratik elitin jandarması haline getirilmeye çalışıldığı bu dönem zarfında Kemal Gürüz, muzaffer bir kumandan edası ile demeçler veriyor ve başörtüsü konusunun hal edildiğini büyük bir gurur ve sevinç ile ifade ediyordu.

Basit bir hak ve özgürlük konusu, kendilerini Cumhuriyetin ve devletin esas sahibi olarak gören, İslami inançları ve yaşayışı da devlete ve laiklik ilkesine büyük bir tehdit olarak algılayan bürokratik elitin ısrarla kullanacağı bir istismar konusu haline gelmişti. Okulu ile ilişiği kesilen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin’ın başvurusu üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği ve başvurunun red edildiği karar da, bu kesimin tam da aradığı bir malzeme olarak ellerine geçmişti. Artık bundan sonra AYM’nin kararı, ağızlarından düşmeyecek ve başörtüsü konusu her gündeme geldiğinde bu karar hatırlatılacaktı.

28 Şubat sürecinin başörtüsü mücadelesinde, hiçbir siyasetçi sınavı geçemedi. Herkes araziye uymaya çalıştı. Bir kısmı hiç sesini çıkarmadı, büyük bir kısmı ise başörtüsü ile mücadelenin gönüllü birer parçası haline geldiler. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller bir iki cılız tepkide bulunmaya çalıştı ise de, daha sonraları o da araziye uymaya çalıştı. Daha önceki yıllarda din ve vicdan özgürlüğünün büyük bir savunucusu görünümünde olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu dönemde demokrasi imtihanını kaybedenlerin başında geliyordu. Demokrat misyonun biçilmesi vazifesinde Hüsamettin Cindoruk ile birlikte büyük bir görev üstlenen Demirel, partiyi tam ortadan ikiye böldü.

Tansu Çiller’e söz geçiremeyen Demirel, Hüsamettin Cindoruk başkanlığında Demokrat Türkiye Partisi’ni kurdurdu. Çiller’in büyük bir hata yaparak partiye aldığı ve listelerin ilk sıralarından TBMM’ne soktuğu ‘’A Takımı’’ mensupları birer ikişer istifa ederek DTP’ye katıldılar. Demirel’e yakınlığı ile bilinen birçok milletvekili de DYP’den istifa edip Demirel-Cindoruk ikilisinin DTP’sine geçince, tam da 28 Şubatçıların istediği bir ortam meydana geldi.

28 Şubat kararlarını uygulamak için kurulan Ana-Sol-D hükümetinin üçüncü ayağı olan Demokrat Türkiye Partisi’nin yaptığı tahribat hiçbir zaman telafi edilemedi. Doğru Yol Partisi, bu iki eski Genel Başkanının eliyle yediği darbeden sonra hiçbir zaman toparlanamadı. Demirel-Cindoruk ikilisinin kendi partilerine vurdukları darbeden sonra bu parti girdiği her seçimde daha da alt sıralara indi ve nihayet küsurat partilerinin arasına girdi. Ve bugün geldiği noktada,  çok hazin ve tam bir umutsuz vaka görünümü vermektedir.

Demirel, 28 Şubat sürecinde girdiği başörtüsü türbülansından bir türlü çıkamadı. Çankaya’dan indikten sonra ‘’9. Cumhurbaşkanı’’ sıfatıyla verdiği demeçlerde de 28 Şubat sürecindeki olumsuz görüşlerinden bir adım bile geriye gitmedi.  Daha önceleri Habertürk televizyonuna konuşan Demirel, ‘’başörtülü kızlar okumak istiyorlarsa Suudi Arabistan’a gitsinler’’ demiş ve büyük tepki toplamıştı.  15 Ekim 2010’da ise Demirel, YÖK’ün başörtüsü ile ilgili olarak getirdiği uygulamayı eleştirerek şu görüşleri ifade etti ve bu konudaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığı bir kez daha göstermiş oldu: "Türkiye Cumhuriyetinin kanunları bir şeyi olmaz diyorsa, o kanunları bir kenara atıp olur hale getirmek mümkün değildir, o kanunları değiştirmeleri lazım." dedi.

Oysa Türkiye’de Üniversitelerde başörtüsünü yasaklayan hiçbir kanun maddesi bulunmamakla birlikte,  YÖK Kanunu’nun 17. Maddesi, kılık kıyafetin serbest olduğunu ifade etmekteydi.  Bu başörtüsü yasağı tamamen keyfi ve konjuktürel bir şekilde sürdürülüyordu. Demirel bunu bilmiyor muydu, yoksa her zamanki gibi ustası olduğu bir üslubu mu kullanıyordu? Bunu da okuyucuların ferasetine havale ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum