‘Başörtülü bakan yardımcısı’

Ben bu yazıyı yazarken belki de yeni “bakan yardımcıları” hakkındaki kararname imzaya verilmiş olacak. İlk işittiğimde idare hukuku açısından yeni bürokratik yük olarak hissettiğim “bakan yardımcılığı” mevzu, aldığı toplumsal onay ve heyecanlı kulislere bakılırsa... Yük olmak şöyle dursun, sivil bir açılım şeklinde telakki ediliyor. İşin içine bir de “başörtülü bakan yardımcısı” polemiği girince, iş ister istemez bir “kadına yönelik şiddet” meselesine dönüşüyor... Geçtiğimiz 10 ay içinde nerdeyse her güne şiddet sonucu öldürülmüş cansız bir kadın bedeni de düşünce... Kadınların yaşadığı tensel ve tinsel şiddeti önleme veya en azından farkındalık açma bağlamında, önemli bir aşamadır “başörtülü bakan yardımcısı” konumu...

Medya dilini çözümlemediğimizdeyse, bu konudaki dip yargıların bağnazlığını hala korumakta olduğunu görüyoruz. Misal: Bakan yardımcılığı konusunda Başbakanlığa yazılmış dilekçelerin gülünçlüğü aktarılırken sürekli önümüze sunulan, şu “ev hanımı” haberi, “kendimle iftihar etmek istiyorum” diye yazmış bir kadın... Gülme rekorlarıyla veriliyor haber. Kamer Genç kadar da olsa isteyemez mi bir kadın siyasete girmeyi?Ama ismi bile belli olmayan bu kadının, zihnimizdeki yeri bellidir: “Ev Kadını”! Elinin hamuruyla mı girecekmiş siyaset işlerine, fesüphanallah deriz... İşin garibi okumuş yazmış kadınlar bile kendilerini bu talihsiz kadından özenle ayrıştırmayı kendilerine borç bilirler; “çorap yıkayıcısı değiliz” derler her fırsatta...  

‘Ayşe tatilden dönsün artık’

Hafta içi kulislerde en çok konuşulan isim Ayşe Keşir’di. AK Parti kadın kollarındaki başarısının yanı sıra, 2007’den bu yana kadın ve aile lehine gerçekleşen tüm yasal kazanımlarımızda emeği olan, taban karşılığı reel bir siyasetçidir kendisi. Tabanda karşılığı olmanın anlamı büyüktür siyasette, vitrin isim olmadığınızı, elinizi taşın altına koyduğunuzu ispat eden bir mihenktir bu ölçüt... Ne ki Ayşe Keşir’in türbanı, kulislerde bazı dalgalanmalara yol açtı, ibretle izledim... Evet, Bakan yardımcılığı statüsü 657’ye tabi memurluk şeklinde dizayn edilmiyordu belki, ama iştigal konusu “kamu görevlisi” mahiyetini taşıyacağı için, acaba Ayşe Keşir gibilerin “şık” bile olsa türbanı, bir engele çarpar mıydı? Kötüniyetli ve hukuk tanımaz bir sorudur bu. Nedir kamu hizmeti, nedir kamu görevlisi, kamu yararı, kamu çıkarı... Bunların hepsini yeni anayasa tartışmalarında muğlaklığı ve kanuni tanımı olmayışları bağlamında hep tenkit ettik... Taksi şoförleri de kamu hizmeti görüyor mesela, başörtülülere şoför olamazsın mı diyeceğiz? Ya avukatlar? Kara Ticareti Kanununa göre birinci sınıf tacir hükmünde oldukları halde, birer memur gibi görülüp kılık kıyafet yasağına tabi tutulmaları, yıllardır... Nasıl açıklanır? Seksenine merdiven dayamış Medine Bircan’ı başındaki tülbenti yüzünden Diyaliz Merkezine sokmamışlardı da, kapıda can vermişti Medine Teyze... Öldürülmeye kadar gider uzanır, kadınların bedenleri üzerinden koparılan “kamu” tartışmaları bizde... Fena halde sabıkalıyız anlayacağınız, kadınlara tensel ve tinsel şiddet uygulamada... Ayşe Keşir üzerinden başlatılan haksız tartışmaya da bu yüzden isyan ediyorum... “Ayşe tatile çıksın” klişesini, “Ayşe tatilden dönsün”e çevirmenin zamanı gelmedi mi?

Çatışan Feminizmler

Hafta içi önemli tartışmalardan birisi de “kadın kotası”ndan çıkarak kadın hareketinin farklı renkleri taşıyıp taşımadığı sorusuna intikal etti. Akif Beki, Ayşe Düzkan’ın konuya itiraz eden mektubunu yayımlayarak tartışmayı noktalasa da... Tek bir feminizmin olmadığı gerçeğini önemsiyorum. Seyla Benhabib, Judith Butler, Durcilla Cornell ve Nancy Fraser’in “çatışan feminizmler” adı altında yaptığı felsefi fikir alışverişlerini okumak bile tarih, insan ve ütopya konusunda feministlerin yekpare, kült ve kunt birikimden gitmediğini gösteriyor. Bizde başörtü yasakçılığı üzerinden işleyen “devlet feminizmi”niyse, kadın cinayetleri faslından, buralara yakınlaştırmak bile abes...

Star

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.