Aynalar

Her insanın göründüğü farklı farklı aynalar vardır. Karşımıza çıkan her insan bir aynadır, muhatap olduğumuz her topluluk bir aynadır bize. İçinde bulunduğumuz toplum bir aynadır. Ancak her aynanın kendine göre bir rengi ve yapısı vardır. Hani kırmızı boyanmış bir aynanın karşısına geçince kendinizi kırmızı, siyah boyalı aynanın karşısına geçince de siyah görürsünüz ya işte öyle.

Bu aynaların ekserisi şeffaf olmadığından size bir şeyi dayatırlar. Mesela dünya hayatını çok önemseyen ve dünyayı severek ve isteyerek ahirete tercih eden insanların aynasında güzel görünmek isterseniz eğer, dünyaya sahip olmalısınız. Mevki sahibi bir eş, iyi bir kariyer, dolgun bir maaş ve evlatlarınız olmalı. İyi bir evde oturup lüks bir araba kullanmalı ve marka takılmalısınız. Çünkü bu ayna öyle bir aynadır ki bu özellikler haricindeki kıymetleri göstermeye, yansıtmaya kabiliyeti yoktur. İlim, takva, salih amel gibi değerleri algılayıp yansıtamaz bu ayna. Bu nedenle böyle insanlarla bir arada olanlar eğer yeterince dünyaya sahip değillerse kendilerini hep eksik hissedeceklerdir. Bununla beraber dünyaya karşı şiddetli bir hırs içine düşme tehlikesi var. Her zaman modayı ve teknolojiyi takip etmeli son model giyinip son model telefon kullanmalıdır ki kınanmasın. Malum bu aynanın ancak bu değerleri göstermeye kabiliyeti var. Eğer karşıdan size “sen bir hiçsin” mesajının gelmesini istemiyorsanız bunları elde etmeye mecbursunuzdur.

Ben bu aynaya ‘cüce aynası’ diyorum. Dünyaya sahip olmayan her insan bu aynada cüce gibi görünür. Ve dünyayı elde etmeden de bu ayna onu göstermez, ne sözü dinlenir ne de kendisine itibar edilir.

Bir de dev aynaları vardır. Bu aynalar da sizi olduğunuzdan büyük gösterirler. Bu ayna sahiplerinin önem verdiği değer sizde varsa ve bu değeri fazla önemsiyorlarsa sizde bulunan bu değerden dolayı sizi fazla önemserler. Hiç unutmuyorum; dershanede kaldığım zamanlar dershanenin müdebbiri olan kardeşimize, derse gelen ablalar öyle bir makam öyle bir mevki veriyorlardı ki; güya o kardeş her şeyi biliyor ve her konuda en isabetli düşünüyor ve her şeyi ancak o doğru yapabilir gibi bir hava oluşturmuşlardı. Öyle bir dev aynasıydı ki bu hiçbir kusuru göstermiyor ama her mehasini bire bin gösteriyordu. Ne ağır bir yük değil mi? Kim olsa altında ezilir. Bu dev aynası karşısında olan kişi ister istemez ‘ben fazla iyi olmuşum galiba biraz standartlara yaklaşayım, bazı meziyetlerimi törpüleyim’ gibi bir düşünceye kapılır. Bu ayna insanı tembelliğe atar çünkü öyle iyi öyle iyisinizdir ki daha iyi olmak için çaba harcamanız gerekmemektedir. Zaten her şeyi mükemmel yapmaktasınızdır. Kendinizi geliştirmeye ya da yeni güzel hasletler edinmeye ihtiyacınız kalmamıştır.

Evet, dev aynaları bizi tembelliğe; cüce aynaları ise hırsa sürükler. Öyle ise bizi olduğumuz gibi gösteren aynalar bulmalıyız. Ben öyle bir yer buldum ki orada kendinizi ne çok fazla ne de çok eksik görüyorsunuz. Size kendinizi olduğunuz gibi gösteriyor. (Gaibane konuşmak beni yoruyor gerçekten. Artık üçüncü şahıs gibi değil, kendim olarak konuşacağım.)  oraya ilk gittiğimde çok şaşırdım. İlk katıldığım dersin hocası direk beni muhatap alarak üst üste sorular sormaya başladı. Çok şaşırmıştım. Bir kenarda oturup ders dinlerim gibi bir düşünceyle gitmiştim çünkü. Birinin direk bana sorular soracağı hiç aklıma gelmemişti. Gidip dinleyeceğim, bana bir şeyler anlatacaklar. Sonra bu program bitecek ben de rutinime döneceğim zannediyordum. Ama hiç de öyle olmadı. İlk defa bir cüce veya dev aynası karşısında değildim. Bana soru soruyordu, demek ki beni, kendisinin yüksek fikirlerinden istifade etmesi gereken bir zavallı olarak görmüyordu. Beni anlamak istiyordu. Bu, çok nadir karşılaştığım bir tavırdı. Önce yadırgadım, alışık değildim.

Burası öyle bir yerdi ki beni ne tembelliğe atıyor ne de hırsa sürüklüyordu. Aksine kendim olmayı, kendimi olduğum gibi görmemi teşvik ediyordu. Bununla beraber çok çalışmam gerektiğini ve kendimi geliştirmem gerektiğini hissettiriyordu. Kabiliyet ve yeteneklerimin bana ait olmayıp Cenab-ı Hakkın bana ihsanı olduğunu ve onları saklayıp gizlemek değil, en verimli şekilde kullanmak gerektiği mesajını veriyordu. Hata ve kusurlarım konusundaki yansıtıcılığı da çok farklı idi bu aynanın. Açıkçası kusurlarımı çok nazara vermiyor, onları örtüyordu. Müspet hareketi düstur edindiğinden doğrudan yüzüme karşı ‘şu ve bu kusurların var’ demiyordu. Adeta iyiliklerimi büyütmek ile o kusurlarımın kolayca beni terk edip gidecekleri mesajını veriyordu. Her zaman olumlu olanlar üzerinde duruyor, olumsuzlukları ve şevkimi kıracak şeyleri nazara vermiyordu.

Burayı karşılaştığım kişi ve cemaatlerden veya kurumlardan ayıran bir diğer mümeyyiz vasfı da bana bir kalıp, bir şekil dayatmıyor olmasıydı. Buraya geldin ya artık şu vasıflarda olman lazım, bu kalıplarda davranman ve düşünmen lazım ve buraya uymayan her özelliğinden de kurtulmak zorundasın ki burada kalabilesin demiyordu bana.

İnsanın kendini tanıması için, onu olduğu gibi gösterecek bir aynaya bu kadar muhtaç olduğunu fark etmemiştim daha önce. İnsanın kendini okuması ve farkına varması için böyle bir ayna çok önemli imiş. Bu bir insan olabilir veya bir cemaat olabilir. Önemli olan o aynanın karşısına geçtiğinizde kendinizi olduğunuzdan eksik veya fazla görmeden olduğunuz gibi görmeniz. İnsan kendini olduğu gibi görünce ne ümitsizliğe ve ne gurura kapılmaz. Kendinde görünen mehasinlerin Allah’tan olduğunu fark edip şükreder, kusurları da nefsinden görüp, nefsinin ıslahı için çalışır.  

Hepimiz, bizi hayra teşvik edecek kişilere ve kurumlara muhtacız. Aynı zamanda etrafımızdaki kişiler içinde bir hayırhah olmak gibi bir vazifemiz var. Ama yol bilmiyoruz, yöntem bilmiyoruz. Bu yüzden muhatap olduğumuz insanlar ya ümitsizliğe kapılıp ‘benden ne köy olur ne kasaba’ diyorlar ya da ‘ben artık kemale ermişim’ diyerek gurura giriyorlar. Bu yüzden yukarıda saydığım vasıflara sahip kişi ve kurumlara ihtiyacımız var.

Eh herhalde burası neresi nerede bu bahsettiğin insanlar diye merak etmişsinizdir. Evet, burası RİSALE AKADEMİ ve muhatap olduğum bu insanlar da Akademinin mümessili olan mübarek zevattır. Böyle bir aynaya muhtaç olan tüm insanların da bu kurumla tanışmasını arzu ederim. Herkesin ihtiyaç duyduğu ayna farklı olabilir. Ama ne yapıp edip bizi olduğumuz gibi gösterecek; gurur ve yesten muhafazamıza hizmet edecek aynalar bulalım. Bir dost, bir kardeş veya bir cemaat veya kurum olabilir. Önemli olan bizi hayra teşvik etmesi ve şerden muhafazaya hizmet etmesi.

Hepimizin böyle aynalar bulabilmesi temennisi ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum