Allah kainatı çalkalıyor

Çok keyif bozucu ve zorlu günlerden geçiyoruz. Müslümanlar ise ‘meta nasrullah’ makamındalar. Sağda solda Allah’ın yardımını gözlüyorlar. Bünye zayıf ve organize olmayınca kalleşlik de tavan yapıyor. En zayıf düşmanlar bile diş gösteriyor. Arap Baharı doğduğu yerde (Tunus) öldü. En azından şimdilik öyle görünüyor. Tunus’ta İslami kesimlerin katıldığı çoğulcu demokratik deneyim veya tecrübe sonunda solduruldu, söndürüldü, sıfır noktasına kadar geldi. Çeşitli tesellilerle bu da geçiştirilmeye çalışılıyor. Teselli babından en azından Mısır’daki gibi kanlı bir felaketin yaşanmadığı hatırlatılıyor. Doğru ama Arap Baharının üzerine bina edilecek olan ümmetin çatısı daha çatılmadan uçtu gitti. Demek ki Arap Baharının aktörleri fecri kazibi temsil ediyormuş. 
 
Nahda hareketinin ilk Başbakanı Hammadi Cibali beşinci halifeden veya altıncı halifeden bahsettiğinde neredeyse kıyamet kopacaktı. Halbuki Gannuşi hareketi çokluk içinde birlik, ortak bir dil ve çatı arıyordu. Bununla birlikte karşı cephe sistematik bir çalışma yürüterek sonuç itibarıyla Arap Baharının getirdiği İslamcılara dayalı çoğulcu modeli yıkmış ve sallantıdaki cılız kazanımları iptal etmiş oldular. Bunun ötesine söylenecek bütün laflar teselli makamını geçmeyecek ve lafu güzaf boyutunda kalacaktır. Bununla birlikte Cenab-ı Hak  sebr ve taksim modeli uygulayarak, olmayacakları eleyerek geride olacakları bırakmaktadır. Buna ilahi seleksiyon diyebiliriz. Arap Baharı sonuç itibarıyla bölgeyi şöyle bir çalkalamış ve zemini yeni bir model için müheyya etmiştir. Elbette ABD bu zemini kendi ve İsrail namına yeniden şekillendirmeye heves etmektedir. Kissinger güç ve adaleti kuşanan ABD’nin buna müheyya olduğu görüşündedir. Halbuki, Filistin meselesi bile ABD’nin adaletten ne kadar yoksun olduğunu göstermektedir.
 
*
 
Müslümanlar hem mefkure hem de adalet açısından haklı durumundalar. Lakin ellerinde güç olmadığından gücü elinde tutanlar tarafından eziliyorlar. Hakları gasp ediliyor. ABD gücü adalet için değil haksızlık için kullandığından başka bir güç tarafından tasfiye edilecektir. İlk Müslümanlar karşısında Bizans’ın durumuna düşecektir. Arap Baharıyla birlikte Allah dünyayı çalkaladı ondan sonra ise yeniden karıyor. Taşlar yerinden oynadı ve yapı yeniden düzenleniyor. Suriye asıllı alimlerden Muhammed Salih Müncid sahabelerden Zübeyr Abdullah Kilabi’ye dayanarak bunun Asr-ı saadetteki ilk ve erken örneğini anlatmaktadır.   Muhammed Salih Müncid ‘tilke’l eyyamu nüdaviluha beynennasi’ ayetini okuyarak Allah’ın ümmetler ve milletler arasında zafer ve hezimet devrelerini mübadele ettiğini nazara vermektedir. Zübeyr Abdullah Kilabi 15 yıl içinde yaşadığı baş döndürücü değişimi şöyle özetlemektedir: ”Önce Perslerin Bizans’a galebelerine tanıklık ettim. O çağın ve günlerin tanıklarından oldum. Ardından Rumların Perslere galebe çaldıklarını gördüm. Ardından da Müslümanların önce Persleri ardından da Bizans’ı önlerine kattıklarını, tepelediklerini gördüm. Hepsi 15 yıl içinde olup bitmişti. (http://www.ansarportsaid.net/News/93424/Default.aspx)
 
*
 
Geçmişte farklı dönemlerde 15 yıla temas etmiştim. Hatta bu yazılarımdan birisinin başlığı ‘2008+15’ şeklinde idi (http://www.yeniasya.com.tr/2008/05/18/yazarlar/mozcan.htm) Osmanlı’nın yıkılması ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulması da 15 yıl içinde şekillenmişti.  İttihatçılar 10 yıl iktidarda kalmış ve Osmanlı’nın dağılmasıyla çil yavrusu gibi öteye beriye dağılmışlardı. 1918 yılından itibaren de 5 yıl içinde yeni rejim ayakları üzerine durmuştur.  Kanaatime göre, şimdi 15 yılı neredeyse yarıladık. Geride 8-9 yıl kaldı. Bu da Hazreti Peygamberin (asm) hicretinden iki yıl sonra Medine’de açtığı çığıra tekabül etmektedir. Bu çığır inkitasız, aralıksız 8 yıllık bir devreyi kapsıyor. Bu cihat devresidir. Bu devrede Arap Yarımadası İslam’a teslim olmuş, Müslümanlar Arap Yarımadasının dışına taşmışlar ve Bizans ve Sasanilerle vuruşmaya başlamışlardı. Hazreti Ömer döneminde Medain’e bulunan ilk Beyaz Saray Müslümanların kılıç şakırtıları arasında fethedilmiştir. Böylece Hazreti Peygamberin (ASM) müjdesi tahakkuk etmiştir.   
 
Müslümanlar iki imparatorluğu çizmeleri altında ezmişler ve buruşturmuşlardı. Suriye (Filistin), Irak, Mısır ve çevresi alınmış ve Hazreti Osman döneminde Çin Tahtıyla yazışmalar başlamış ve heyetler gidip gelmeye başlamıştı. Hazreti Ali döneminde iç kargaşa nedeniyle fütuhatlar kısmen sekteye uğrasa da Emeviler ve Abbasiler döneminde yine artıya geçmiştir. Sonuç itibarıyla, zaferlerin özü 15 yıla tekabül etmektedir. 
 
Bugün Müslümanlar Ahzap kuşatmasının altında olsa da Allah yeryüzünü çalkalamakta ve İslam’ın zaferleri için yeryüzü iklimini hazır hale getirmektedir. Yeryüzü televvün halindedir. Arap Baharını ezdiklerini düşünenler ise kaderin fetvasıyla hak ile yeksan olacaklardır.  Onların masumlar üzerine zaferleri haklarında kaderlerine ve yok oluşlarına fetva vermekten başka bir şey değildir.   
 
İslam dünyası bugün İsrail üzerinden Deccal ekseni ve Çin-Rusya üzerinden de Yecüc Mecüc ekseniyle karşı karşıyadır. Kısa sürede kendi iç düzenini tamamladığında Deccal düzenini temsil eden modern Bizans’ı ve Yecüc Mecüc düzenini temsil eden modern Sasaniler olan Çin ve Rusya’yı dürüp tarihin çöplüğüne atacaktır. Bulunduğumuz zamanın diliminin tayini noktasında Bediüzzaman’a kulak vermek gerekir: “Evet, bugün tarih-i Âlemde hiçbir nesil, şecere ile ve senetlerle ve anane ile birbirine muttasıl ve en yüksek şeref ve Âli hasep ve asil neseple mümtaz hiçbir nesil yoktur ki, Âl-i Beytten gelen seyyidler nesli kadar kuvvetli ve ehemmiyetli bulunsun. Eski zamandan beri bütün ehl-i hakikatin fırkaları başında onlar ve ehl-i kemâlin namdar reisleri yine onlardır. Şimdi de, kemiyeten milyonları geçen bir nesl-i mübarektir. Mütenebbih ve kalbleri imanlı ve muhabbet-i Nebevî ile dolu ve cihandeğer şeref-i intisabıyla serfirazdırlar. Böyle bir cemaat-i azîme içindeki mukaddes kuvveti tehyiç edecek ve uyandıracak hâdisât-ı azîme vücuda geliyor…” 
 
Arap Baharıyla birlikte tarihin akışı hızlanmıştır. Yeryüzüne varis olacak Allah’ın kulları da hadisat-ı azimenin arasından çıkacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum