‘Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar’

Kırk yıllık terör sürecinde yeni bir kavşağa giriyoruz.

Merkezinde anaların bulunduğu etkileyici bir sivil toplum inisiyatifiyle kaşı karşıyayız.

Teröre katılım yolunu kapamak için, evlat acısını yaşayan analar ilk defa devreye giriyor.

Çocuklarını dağa kaçırmaya aracılık eden partinin Diyarbakır kapısına dayanan analar, teröre yem edilmek istenen çocuklarını örgütten geri istiyorlar.

Ana şefkatinden güç alan bu çağrının etkili sonuçları elbette olacaktır. Ölüme kaçırılmış çocukları annelerine kavuşturacak ve terörün beslendiği damarı kesecek bu çağrıya toplum vicdanı ilgisiz kalamaz.

Terörün sadece bir güvenlik sorunu olmadığını, terörde sönen hayatların yüreğe dokunan derin acı ve tahribatını ana yüreğinden başkası hissedemez. Bu his, “ağlarsa, anam ağlar, gerisi yalan ağlar” sözünde vecizeye dönüşür.

Diyarbakır’daki annelerin kararlılığı, terörün kökünü kurutacak kadar güçlü bir iradeyi içinde taşıyor. Çünkü, anne şefkati hasbidir, o yüzden muktedirdir.

Bütün annelerde var olan, yavrusunu canı pahasına koruma amaçlı fıtri meyelanın önünde kimse duramaz ve duramayacaktır.

Anneler, vakur tavırlarıyla terör baronlarına ve onları kullanan güçlere bu gerçeği haykırıyor.

Teröre kurban devşiricilerin kapısına, anaların Diyarbakır’da vurduğu fiske, terörden beslenen siyaset simsarlarının şimdiden keyfini kaçırmıştır.

Terörü, yıllarca meşru siyaseti sabotenin aracı gibi kullananlar, “sırtını teröre dayama” konforunu kaybedeceğinin farkındadır.

Anaların Diyarbakır eylemi, terörü kullanarak sivil ve demokratik siyaset yapılmayacağı gerçeğinin güçlü bir ikazıdır.

Büyük güçlerin, kendi insanının kılına zarar getirmeden yürüttüğü vekalet savaşlarında, bu coğrafyanın ucuz savaş sermayesi haline getirilmiş çocukları artık kullanılmamalıdır. İnsaniyetini kaybetmemiş hiç bir siyasetçi bu gerçeği göz ardı edemez.

Ne var ki, bölgeci etnik siyaset, gençlerin can ve kanını vekalet savaşlarına taşeronlukta kullanıyor. Analar, evlatlarını sahiplenerek bu ilkel taşeronluğu protesto ediyor.

Başkalarının sunduğu sözde bağımsızlık bardağından, kırk yıldır uyutucu zehir içirilen bu bölgenin çocukları, birilerinin sömürü sarhoşluğuna meze yapılamaz. Annelerin çocuğunu isteyen gözyaşında bu mesaj artık okunmalıdır.

Birilerinin petrol ve enerjiye odaklı asırlık vekalet savaşı, bir asır daha bu coğrafya çocuklarının kanıyla finanse edilemez. Ölen bizim çocuklarımız, gönenen başkalarıdır.  Anaların görüp reddettiği bu gerçeği, tasavvurları, hayalleri gibi hakikatsiz siyasetçiler de artık görmelidir. Dayandığı kitlenin kanından geçinmek siyaset değil, barbarlıktır.

Bugüne kadar Avrupa, Amerika ve Asya’dan onlarca ülke, PKK dahil, bir çok terör örgütünü Türkiye’ye karşı kullandı. Ama Türk ve Kürt analar, bu kurgulu terörün bedelini çocuklarının cenazeleriyle ödediler. Diyarbakır’da toplanan analar, çocuklarının artık ölümünü değil, hayatını istiyor.

Doğurduğu çocuğun insanca yaşamasından başka hiçbir beklentisi olmayan anaların Diyarbakır çığlığı, siyaseten nasırlaşmış vicdanları bile yumuşatmalı ve uyandırmalıdır.

Bir tarafta ifrat ideolojik devlet aklının inadı, diğer tarafta sayısız ülkeden militan takviyesi ile beslenmiş terörün iki ateşi arasında kalan bu ülke, onlarca yıl ağır bedeller ödeyerek bugünlere geldi.

Sadece düşmanı sevindiren bu akıl tutulmasına karşı, zaman zaman öne çıkan barışçı çözüm çabaları, hep menhus eller tarafından sabote edildi ve sonuçsuz kaldı.

Elleri böğründe sessiz ve çaresizce, rüştüne bile ermemiş çocuklarının yasını tutmaktan başka şeye gücü yetmeyen analar, teröre adam taşımada aktarma istasyonuna dönen bir partinin kapısında, anneye yakışan tepkileriyle terörü kaynağında kurutacak bir meş’ale tutuşturuyor.

Bu anneler, uluslararası güçlerin eleman devşirme ihalesini üzerine almış partinin kapısında durarak “teröre verilecek çocuğum yok” diyorlar.

Terörü tersleyen bu kararlı ana eli, hem sağlam tutulmalı, hem de hürmetle öpülmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
8 Yorum