Afrika boynuzu ve biz

Askeri skandallar, cari açık, şike tartışmaları.

Bunların tümü önemli tartışmalar ama daha da önemlisi var.

Burnumuzun dibinde, Osmanlı eski topraklarına çok yakın bir bölgede insanlar açlıktan ölüyorlar.

Afrika kıtasının boynuz diye bilinen bölgesinde dört ülke var: Kenya, Somali, Cibuti, Eritre.

Bu ülkelerin topraklarının tümünde değil ama Afrika boynuzu adı verilen bölgede 12 milyon insan açlıktan, kuraklıktan kırılıyorlar.

Söz konusu 12 milyon insanın dinsel aidiyetlerinin dökümünü bilmiyorum, ilgilenmek de istemiyorum ama aralarında çok sayıda müslümanın da olduğu malum.

Yüzbinlerce çocuk açlıktan ölümün pençesindeler.

Bölgede bir neslin ortadan kaybolacağına ilişkin söylentiler var.

Televizyonlardan izlediğimiz görüntüler gerçekten çok korkunç.

Ve dünya bu felaket karşısında şimdilik çok çaresiz.

Bu felaket karşısında dünyanın bu çaresizliğinin (!) jeo-politik nedenleri de var mı, gerçekten bilemiyorum, bilmek de istemiyorum.

Malum bölge Kızıldeniz’in ve Arap yarımadasının adeta birleştiği yerde.

Bölgede senelerdir bitmeyen çatışmalar da bölgenin önemini bizlere anlatıyor.

Ama tüm bu politik kaygılar, çatışmalar, jeo-politik planlar 12 milyonun insanın açlıktan ölmesini seyretmek için bir neden olmamalı.

Avrupa Birliği’nin depolarında milyonlarca ton ortak tarım politikası fazlası var.

Süt var, süt tozu var, buğday var, et var.

ABD’nin tarım stoklarında da 12 milyon insanı şişmanlatacak kadar et ve buğday mevcut.

Nedense bir türlü bu stoklar bölgeye ulaşamıyor.

Gün, “balık vermek yerine balık tutmayı öğretme” günü değil, çocuklar ölüyorlar.

Bir somun ekmek için insanlar kilometrelerce yürüyorlar, yollarda ölüyorlar.

Bu süreçte Türkiye ne yapıyor?

Muhtemelen Kızılay bir şeyler yapıyordur ama Kızılay’ın yaptığının ve yapacağının anlamsız ölçüde yetersiz olduğu açık.

Türkiye’nin bölgede lider ülke olduğuna ve olacağına ilişkin politik söylemlere kulaklarımız alıştı ama bu en insani konuda bir girişim maalesef göremiyoruz.

Bu bölgede 12 milyon insanın açlıktan ölmesini seyrederek bölgenin lider ülkesi olmak öyle kolay değil.

En azından moral olarak, ahlaken kolay değil.

Bölgede dış dünyadan yardım akışını engellediği, müslüman olduğu söylenen Eşşebab isimli, Somali merkezli bir de örgüt var.

Eşşebab son bir haftadır yardımlara geçit vereceğini de açıklamış bulunuyor. 

Türkiye’nin acaba bu felaket karşısında yapabileceği bir şeyler yok mu?

Bu konuda, tam anlayamadığım nedenlerden beceriksizliğin şahikasına çıkan küresel kuruluşlar nezdinde bir girişimde bulunmak, koordinasyon görevi talep etmek mümkün değil midir?

Bölgede 12 milyon insan, çocuklar açlıktan ölür iken, yaklaşan Ramazan ayında müslüman ülkelerin yöneticileri oruçlarını açarken acaba neler hissedecekler?

Bölgede liderlik iddiamız varsa ya da olacak ise, bu iddiayı duyurmanın bu felakete karşı bir şeyler yapmak istemekten, faal olmaktan daha etkin bir yöntemi olabilir mi? 

Dışişlerimiz acaba konuya ilişkin bir masa oluşturdu mu?

Ekranlar o bebelerin, annelerin gözlerini her gün odalarımıza taşıyor.

Bölgeye etkin yardım örgütlemek, yardımları koordine etmek Gazze’ye haklı yardım isteğinden çok mu daha zor?

twitter.com/KarakasEser

Star
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum