Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

Risale-i Nur Kendini Nasıl İzah Ediyor?-1

Risale-i Nur Külliyatı’nı okuma, anlama ve izah etme hususunda, pek çok kimseler tarafından çeşitli yazılar ve kitaplar kaleme alındığı işin ehlinin mâlûmudur. Bu meselede bizim de “Risale-i Nur Külliyatı'nı Okuma ve Anlama Usûlleri” isimli bir çalışmamız 2023 yılında neşredilmişti. (Kitap hakkında haber için bkz. https://www.risalehaber.com/risale-i-nur-kulliyatini-okuma-ve-anlama-usulleri-kitabi-cikti-436454h.htm; Kitabın PDF hâli ve site üzerinden okumak için bkz. https://nuranimudafa.com/risale-i-nurkulliyatiniokuma-ve-anlamausulleri/)

Bu yazı serisinde ise, daha önce ele alınan meselelerden farklı bir yönü gündeme getirmeyi arzu ettik. Şöyle ki: Risale-i Nur eserlerinin izah edilip edilmeyeceği meselesinden ziyade, Risale-i Nur’un bizzat kendisini nasıl açıkladığına ve izah ettiğine, cây-ı dikkat/dikkat çekici bir usûlle metod öğrettiğini göstermek istiyoruz. Risale-i Nur'da ya aynı cümlenin yahut aynı paragrafın diğer bir ifadeyi nasıl açtığı ve nasıl izah ettiği üzerinde duracağız.

Bu noktada, doğrudan eserlerin kendisinden deliller getirerek, Risale-i Nur'a muhatap olacak kimselere yardımcı çalışma ortaya koymayı temenni ediyoruz. Elbette ki bu çalışmamızda bütün Külliyatı ele almak mümkün olmayacaktır. Bunun yerine, bazı numûneleri ve seçilmiş parçaları göstermekle iktifa edeceğiz.

İnşâallah ilerleyen zamanlarda, Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve ihsanıyla vakit ve imkân hâsıl olursa, bütün Risale-i Nur Külliyatı için bu tarz bir çalışma yapabilmeyi Rabbimizden niyaz ederiz.

Yazı serimizi 3 başlık altında tasnif edeceğiz. Bunlar; Türkçe ifadelerin izahı, kelime anlamının verildiği yerler ve Arapça ibarelere verilen mânâlar şeklinde olacaktır. Okurken sıkılma olmasın diye kısa kısa yazılardan oluşmasını istedik.

1- Türkçe İfadelerin İzahı

"...en dehşetli ve muannid bir zındık Kur'ân'a karşı sû'-i kasdını tercümesiyle yapmaya başlamış ve demiş ki: 'Kur'ân tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin.' Yani, lüzumsuz tekrarâtı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş." (Şualar, s. 253)

Burada görüldüğü üzere "Kur'ân tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin" ifadesindeki maksadın şu olduğu belirtilmiştir; Kur'ân'daki "lüzumsuz tekrarâtı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun."

"Konserve kutusu; kudret konserveleri olan kavun, karpuz, nar, süt kutusu hindistan cevizi gibi rahmet hediyelerine işarettir." (Sözler, s. 287)

Bu cümlede ise "Konserve kutusu; kudret konserveleri" şeklinde teşbih/benzetme yapılmıştır. Bunların ne olduğu da devamında "kavun, karpuz, nar" şeklinde ifade edilmiştir. "Hindistan cevizi" için de "süt kutusu" şeklinde bir teşbih yapılmıştır.

"Mühim lâmba Kamer'dir ki, onun işaretiyle iki parça olmuş. Yani: Mevlânâ Câmî'nin dediği gibi; 'Hiç yazı yazmayan o ümmî zât, parmak kalemiyle sahife-i semavîde bir elif yazmış; bir kırkı, iki elli yapmış.' Yani; şakktan evvel, kırk olan mime benzer; şakktan sonra iki hilâl oldu, elliden ibaret olan iki nuna benzedi." (Sözler, s. 289)

Bu ifadelerde, Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz’in mu’cizelerinden biri olan İnşikak-ı Kamer (Ay’ın İkiye Ayrılması) Mu'cizesi ele alınmaktadır. "Yani" kelimeleri ile bir önceki cümleler izah edilmiştir. Önce Efendimiz’in parmağıyla gökyüzüne işaret ederek ayın iki parçaya ayrıldığı mu'cizeye dikkat çekiliyor.

Ardından, Mevlânâ Câmî’nin sözüyle bu mucize remizli bir şekilde açıklanıyor: “Bir kırkı, iki elli yapmış” ifadesi, harflerin ebced değerleriyle yorumlandığında anlam kazanıyor.

(م - mim) = 40

(ن - nun) = 50

Mevlânâ Câmî, ayın tek parçasını mim harfine benzetiyor. Efendimiz’in (asm) parmak işaretiyle gökyüzünde bir elif işareti çizmesi sonucunda, tek mim harfi iki nun harfine dönüşüyor. Yani, 40 olan mim harfi, ayın ikiye ayrılmasıyla iki 50’lik nun hâline gelmiş oluyor.

"اَنَا

ile tabir edilen benlik, yani kendisine bir vücûd, bir kıymet vermektir ki; bu ene, Cenâb-ı Hakk'ın sıfâtını, şuunatını bilmek için bir santral ve bir vâhid-i kıyasîdir." (Mesnevi-i Nuriye, s. 52)

Bu cümlede de "ene"yi izah edip ne anlamamı gerektiğini aynı cümle içinde bizlere anlatmaktadır.

" 'Bir tek şeyden her şeyi yapmak' yani bir topraktan bütün nebatât ve meyveleri yapmak; hem bir sudan bütün hayvanâtı halk etmek; hem basit bir yemekten bütün cihazât-ı hayvaniyeyi îcad etmek; bununla beraber 'Her şeyi bir tek şey yapmak' yani zîhayatın yediği gayet muhtelifü'l-cins taamlardan o zîhayata bir lahm-ı mahsus yapmak, bir cild-i basit dokumak gibi san'atlar; Zât-ı Ehad-i Samed olan Sultan-ı Ezel ve Ebed'in sikke-i hâssasıdır, hâtem-i mahsusudur, taklid edilmez bir turrasıdır." (Sözler, s. 38)

Bu uzun cümlede de görüleceği üzere ilk kısımda "Bir tek şeyden her şeyi yapmak" ifadesi, ikinci kısımda da "Her şeyi bir tek şey yapmak" ifadesi "yani" denilerek izah ediliyor. Bu ifadelerdeki maksad, bizzât müellifi tarafından izah edilmektedir.

(Devam Edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum