Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

28 Şubat, yahud Nurcular ve Milli Görüşçüler

28 Şubat’ın sene-yi devriyesi münasebetiyle kaleme aldığım yazının, geniş bir yelpazede ve muhtelif cãmialar arasında sebebiyet verdiği dalgalanma devam ediyor; etsin... “28 Şubat, Nurculuk ve Ergenekon” başlıklı makalenin maksadı; bütün yazdıklarım gibi, inandığım ve doğruluğuna kat’i kanaat getirdiğim düşüncelerimi ifãde etmekti; ettim... Fakîri okuyanlar, yegâne sadãkatımın doğruya ve inancıma olduğunu bilirler. Kişilerle meşgûl değilim; meşgûl göründüğümde bile, şahıslarıyla değil; icraat ve düşünceleriyle meşgûlumdur. Dikkat eden, muhakeme kabiliyeti ve irfãnı müsait olanlar, sû-i niyet taşımıyorlarsa görürler...

Yazılarım, okuyucu tabanları farklı, muhtelif sitelerde neşrediliyor... Yazılara gelen yorumlar, –ki çoğu zaman putlarına dokunulanların tahkirlerinden ibaret- sitelere göre farklılık arzediyor. Aynı yazı bile mevzu-u bahs olsa, yorumlar, sitelerin rengine göre değişiyor. Son yazıda da öyle oldu...

Nur’un tilmizlerine hitãb eden sitenin yorumları, ikiye bölünmüş. Fakîrin düşüncelerini haklı bulanların cılız ve ürkek seslerini, farklı düşünen ve farklı hissedenlerin tahkirleri bastırıyor. Düşünce kırıntısı taşımaktan uzak, sadece putlarına dokunulmuş olmasının acısıyla bağıranların çokluğu karşısında, o cãmia nãmına, derin bir üzüntü duyduğumu saklayacak değilim. Bediuzzamãn’ın şãkirdleri, muhakeme ve irfãn problemi yaşasalar bile, müeddeb kalmalılardı.

Maalesef siyaset tarafgirliği, bu samimî, dindar insanları bile zehirlemiş görünüyor. Üstãd’ın tam da siyasetten içtinabının nirengi noktasıdır bu... Taraftarlık hissiyatı, sadece şuur ve iz’anı felce uğratmıyor; sebebiyet verdikleriyle ãhiret saãdetini de tehdid ediyor. Bu kardeşlerime tek tavsiyem var: Risãle-i Nur’un o muhteşem külliyatını, körlerin fil tarifi kabilinden, tuttuklarından ibaret sanmaktan vazgeçip, bütünü ihãtaya çalışmalarıdır. Bütün: Altıbin sahife... İhãta, tasnif ve muhakkeme için çok çalışmak lâzım... Yetmez, Üstãd’ın uzun ve bereketli ömrünün tãrihî şartlarını ve coğrafyasını da gözden ırak tutmamalı... Ve tabiî herşeyin başı: Samimiyet ve muhabbet... Muhabbet fedãîleri, içlerindeki unsurlara bile adãvette bu kadar hevesli olurlarsa, muhabbet dãvãsı, bilmecburiye yalana müncer olur...

Bu kardeşlerimin temel handikapı, fakîri ant-i demokrat, yâhûd AKP’li vehmetmeleridir. Vehimdir, zirã hakikate istinad etmiyor... Samimiyetle düşüncelerime eğilip muttali olsalardı, yazdıklarından dolayı utanacaklarından eminim. Zirã îmãnları hayayı iktizã eder... Biliyorum ki, bu kardeşlerim, ehl-i imãndır... Aralarında devletin derin unsurlarına ait olanlar olabilir, onlar bahs-i diğer... Zãten ferasetli gözler, onları hemen farkeder...

Millî Görüş tabanına hitãb eden diğer siteye gelince... Nurcular sözkonusu yazıda Demirel’e dokunduğum için rahatsız olmuşlardı; bu kardeşlerimin ise rahatsızlık sebebi iki: Birincisi 28 Şubat devrinde Erbakan Hoca’nın, îmãnının iktizã ettiği ölçülerde, menhus darbecilere direnmemiş olduğunu ifãde etmem. Ne yapayım, hakikat bu... İkincisi ise, kazan dibin kara-seninki benden kara, kabilinden bir sataşma. Bu da iki noktadan. Birincisi: Demirel muhabbetinde ifrat eden Nurcular... Diğeri, Fethullah Gülen cãmiası... Bu iki cãmiayı da ne müdafaa edecek gücüm ver, ne de istek duyuyorum... Zirã, Milli Görüşçü kardeşlerim kadar olmasa bile, itiraz ettikleri noktalarda ciddi hakikat payları olduğuna kaaniyim... Ne yapabilirim? Herkes hesabını Allah’a verecek...

Ne var ki, bu noktadaki haklılık, nezdimde Erbakan Hoca’nın bedelleri ağır olmuş hataları karşısında susmamı gerektirmiyor. Yerleri ayrı, makamları ayrı meseleler...

Okuyucunun tuhaf bir hatası da, bir makalede, içtimai bütün dertlerimize temas ve devã beklemesi... Muhali taleb bu... Makalenin imkânları belli, nihãyetinde bir kaç sahife işte. Vahye mazhar olsanız, devasa meselelerimizin hülâsasını bile tek makalede cem edemezsiniz.

Bütün okuyucularıma tavsiyem, hiç değilse son bir yıldan beri düşüncelerimi ifãde ettiğim mütevazi siteme (www.hyilmaz.net) göz atmadan yazıları yorumlamakta imtinã göstermeleridir. Zirã o yazıların bütününde tavrım nettir... Meselâ bir icraatı sebebiyle birgün avuçlarımı patlatırcasına alkışladığım AKP’yi bir başka yazıda, başka bir icraati sebebiyle yerin dibine batırmışımdır. Misãlleri çoğaltmak yersiz, adresi verdim...

Bu satırların maksadı, okuyucum ile polemiğe girmek değil, yol göstermeye çalışıyorum. Nazarımda en tehlikeli düşünce, ifãde edilemeyendir. Düşüncenin her türlüsünün ifãde edilmesinden yanayım, bütün düşünceleri dikkate şãyãn bulurum. Zirã en yanlış gibi görünende bile bir dane-i hakikat vardır; ona talibim...

İsrail malarının boykotunun gevşetilmemesi ile ilgili bir makale yazacaktım, mâni oldunuz. Allah cümlenizin hayrını versin... Müslümanın müslümana diş gıcırdatması dünyanın ömrünü kısaltır, bu vebali nasıl göze alıyorsunuz, cidden anlamıyorum... Ha, bekleyen bir makale de “Devlet ve Nurcular, yahûd MİT ve Nurcular”... Ya kısmet...

Samimi olanlarınıza bütün haklarımı helâl ediyorum, siz de fakîre dua ediniz ki, ifsad ve zındıka komiteleri karşısında dik durup muvaffak olabilelim. Onlarla kavga ederken, gırtlağımıza kardeşlerimizin tırnakları geçmemeli... Biraz dikkat, biraz itina; mü’mince bir tavır... Yãhûd siz bilirsiniz... Hâlinizi yakıştırmamıştım... Yakıştı, diyorsanız; devam... Serbestsiniz... Nasılsa mîzãn günü herkes kendi hesabıyla yüzleşecek. Allah yardımcınız olsun...

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.