12 yaş Kuran Kursu yasağı

AK Parti son günlerde önemli başarıların altına imza atıyor.

Bu başarılardan muradım dış politikaya yönelik olanlar değil; bunlar ayrı bir bahis.

İlk hamle cemaat (azınlık) vakıflarının taşınmazlarının iadesi ile geldi.

İkinci hamle Sağlık Bakanlığı’nın yabancı doktor yasağını kaldırma hamlesi oldu.

Üçüncü önemli hamle MEB Teşkilat ve Görevlerine ilişkin KHK’de amaç maddesinin yeniden düzenlenmesi, gerçekten anlamsız, hamaset dolu ifadelerin kaldırılması oldu.

Dördüncü önemli ve olumlu hamle ise 28 Şubat günlerinin getirdiği 12 yaş altı Kuran kursları yasağının kaldırılması.

YÖK’ün katsayı kavramını kaldırması da çok önemli ve olumlu ama bu girişimi anayasal olarak AK Parti ile ilişkilendiremiyoruz; tüm bu gelişmeleri ülkemizin bir deli gömleğinden, yavaş ve eksik da olsa, sıyrılma süreci olarak görüyorum.

Bugün 12 yaş altı Kuran kursu yasağının kaldırılması konusunu ele almak, bu olumlu kararın arkasından gelmesi gereken adımları tartışmak istiyorum.

Bu arada, konuya girmeden, bu her olumlu hamle için, CHP çıkışlı Anayasa Mahkemesi başvurularına da AK Parti’nin hazırlıklı olması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Gelelim konumuza; ailelerin, çocuklarını, istedikleri yaşlarda, şiddet içermeyen, hukukla çelişmeyen faaliyetlere yönlendirmesinin temel bir hak olduğunu düşünüyorum.

İsteyen çocuğunu yedi yaşında, hatta daha önce piyano ya da bale kurslarına, isteyen futbol ya da tenis okullarına, isteyen de Kuran kurslarına gönderebilmeli.

Kuran kurslarına ilişkin olarak benim sakıncalı ve eksik gördüğüm konu bu süreçlerin zorunlu olarak devlet müesseselerinde gerçekleşmesi; laik bir devlet, çocuklara ve yetişkinlere Kuran kursu açmaz, din dersi vermez, bu alanlara izin verir ve bu süreçlerin Anayasa’nın ikinci maddesindeki temel ilkelere uygun yürütülüp yürütülmediğini etkin bir biçimde denetler, devletin görevi sadece budur.

Oysa, ülkemizde hem Kuran kursları, hem de daha ileride din dersleri doğrudan devlet (DİB) eliyle yapılır, laik bir devlette bu kabul edilemez, bütçe kaynakları bir inanca yönelik kullanılamaz; muhafazakar aydınlarımızın da böyle bir devletçi süreci desteklemelerini de çok tuhaf bulduğumu burada bir kez daha ifade ediyorum.

Aynı çekincemi eğitim süreçlerinin daha farklı aşamalarında gündeme gelen zorunlu din dersleri, İmam-Hatip liseleri için de ortaya koyuyorum; Sayın Başbakan doğru ifade etmiştir, laik yurttaş tanımsız bir kavramdır, devlet laik olur ama laikliğin gerçek tanımı da bütçe kaynaklarının herhangi bir inanç için kullanılmamasıdır.

Tevhid-i tedrisat kavramının mutlaka gözden geçirilmesi, vergi gelirleri ile finanse edilen devlet okullarında din derslerinin kaldırılması, İmam-Hatip türü okulların da özel sektör bünyesinde faaliyet göstermesi ama sivil toplumun din eğitimini-öğretimini isteyen yurttaş için üretmesini laik bir devlet yapısı için zorunlu görüyorum.

Bir kez daha ifade ediyorum, İmam-Hatip liseleri dün de, bugün de insanların çocuklarını imam olsun diye gönderdikleri müesseseler değildirler; muhafazakar aileler çocuklarını bu okullara hem ingilizce, hem matematik, hem fizik hem de dinlerini öğrenmeleri için göndermektedirler; bu açıdan katsayı rezaletinin kaldırılması çok iyi bir girişimdir ama laik devletin din öğretisini üstlenmesinin yanlış olduğunu da bir kez daha belirtmek zorundayım.

Özel okullar bu tür taleplere (matematik, fizik artı din bilgisi) yönelik örgütlenebilirler, devlet bu süreci sadece Anayasa’nın temel ilkeleri açısından denetler, kendisi din hizmeti, eğitimi üretmez.

Bendeniz Türkiye’nin bu olgunluk aşamasına çoktan geldiğini düşünüyorum ama nedense dindar muhafazakarlar (Allah’tan bir kısmı ama geniş bir kısmı) din hizmeti üretimi konusunda içerik olarak değil ama yöntemsel olarak çok fazla kemalist-devletçi davranmaktadırlar.

Böylece yine geldik meselenin özüne, yani Diyanet İşleri Başkanlığı kurumuna.

Önümüzdeki süreçte, yeni bir anayasa yapım sürecinde bu konu hep gündemde olacak. twitter.com/KarakasEser

Star

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum