100 yıl önceki açılımın hikayesi

Üniversite-sanayi işbirliğinin güzel örneklerinden biri de Bitlis'te verilecek.

Sadece bilişim altyapısına 400 bin dolar yatırım yapılan Bitlis Eren Üniversitesi'nin bilim ve teknoloji merkezi olması öngörülüyor.

Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, 2 milyon 379 bin metrekare alana kurulacak Üniversite'nin bölge için tersine göçü de başlatacağına emin.

2010 öğretim yılında açılacak üniversitede 15 bin öğrencinin öğrenim görmesi hedefleniyor.

Üniversite bölgeye yatırım yapacak girişimcilerin eğitimli işgücü sorununu çözmüş olacak.

***

Eren Holding'in Bitlis'de üniversite kurmak için bu hafta attığı ilk adım, bizi 100 yıl öncesine götürdü.

Sultan Abdulhamit'e, “Yıldız Sarayı'nda oturmayı bırak, burasını bilim merkezi (üniversite) yap. Van'da da büyük bir üniversite kur” diyen Said Nursi'nin o günkü hedefi gerçekleşseydi bugün Türkiye'nin terör, yoksulluk, cehalet diye bir sorunu olmayacaktı.

***

100 yıl önceki açılımın hikayesini Tarihçi yazar Cemal Kutay, “Çağımızda bir Asrı Saadet Müslümanı Bediüzzaman Said Nursi” adlı eserinde şöyle anlatıyor;

Doğu'dan yeni gelmiş yirmi üç yaşında Molla Said iken Bediüzzaman'ın devrin Padişah ve Halifesine; “Yıldız Sarayını, Van'da kuracağım, Medreset-üz Zehra'ya değiş…” dedirten Medrese, işte, bu devrinin her bakımdan örnek üniversitesi olan Semaniye-Süleymaniye hasreti idi.

Kanuni, Süleymaniye Medresesini (Şimdiki üniversite) kurarken, Fransa Kralı Birinci Fransuva da “İl dö Frans” kolejini kuruyordu.

Biri zamanla meşhur Sorbon Üniversitesi halini alırken, bizimkisi verimli olamadı.

İşte bu hakikatleri bilen Said Nursi'nin medrese tabirinden muradı, devrin müsbet ilimleriyle dini hakikatlerin bir arada okunacağı bir üniversite idi.

***

1908'de ikinci Meşrutiyetin ilanının üçüncü gününde Said Nursi, Selanik Hürriyet Meydanında yaptığı konuşmada, yeni rejimin başarılı olması için gereken beş prensip sayıyor;

1-İttihad-ı Kulüp (gönül ve duygu birliği)

2-Muhabbet-i Milliye (Milletin fertlerinin birbirini sevmesi)

3-Maarif (Eğitim ve kültür)

4-Say-i insani (kişinin iş alanı bulması)

5-Terk-i sefahat (Kişi ve toplumun huzurunu kaçıracak, hasede, kine yol açacak gösterişlerden, israftan uzak kalmak)

“Bu prensiplere göre hareket edersek 100 sene geri kaldığımız Avrupa'ya trene binerek yetişeceğiz ve geçeceğiz. Çünkü onlar öküz arabasıyla ilerliyorlar” diyor.

***

Bugün bu prensiplerin kaçı işliyor?

Gönül ve duygu birliği yok, eğitim işe dönüşmüyor, işsizlik kronik.

Sefahat ve gösteriş, işadamından, sabit gelirliye kadar tam gaz.

Gençlerin modelleri, şarkıcı, manken, futbolcu takımı, onlarında en kötüleri.

İşadamı ve artistlerin gecelik ilişkilerine çapkınlık ve aşk, Toprak'ın yaptığına ahlaksızlık denilen bir ortamda yaşıyoruz.

Gelirine göre gider hesabını ne ücretli yapıyor ne işadamı ne de devlet.

Herkes bonkör.

***

Yapılacak bir açılımın, tüm Türkiye'yi kapsaması, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel olması ve yukarıdaki prensipleri esas alması gerekiyor.

Yeni Şafak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum