Prof. Dr. Mustafa Gerek, virüslerin daima mutasyona ve değişime uğrayan canlıların olduğunu, bunların büyük bir kısmının değişme uğrarken güçlerini kaybettiğini söyledi. Dünyada Covid-19 enfeksiyonu ile ilgili olarak canlılığın azalmasına yönelik yaygın bir bulgunun söz konusu olmadığını belirten Prof. Dr. Gerek, bu konuda bazı çalışmaların yer aldığını kaydetti. Prof. Dr. Gerek, virüsün bulaşma hızını ve gücünü artırdığını; ancak ölümcül olma gücünü kaybettiği şeklinde bulguların henüz sahaya söylendiği kadar yansımadığını ifade ederek, "Virüs hala güçlü bir şekilde bulaşma ve öldürücü olma gücünü taşıyor. Yayınlara güvenip, yaygın bir kanıya varmamak gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

'DAHA ÇOK HASTAYI YAKALAMAYA BAŞLADIK'

Salgının ilk çıktığı zaman virüsten çok korkulduğunu, tedbirlere de çok sıkı bir biçimde uyulduğunu kaydeden Prof. Dr. Gerek, "Özellikle yaz döneminde belirli rahatlamalarla birlikte aldığımız tedbirlerde bir gevşeme meydana geldi. Bu gevşeme neticesinde virüs tekrar daha yaygın bir biçimde aramızda bulunmaya ve hastalandırmaya başladı. Yaz tatilinde ve tatil yörelerinde özellikle fiziki mesafeye ve maske kullanımı konusunda yeterli özenin olmadığını gördük. Yine büyük şehirlerden Anadolu'ya oldukça yaz döneminde fazla ziyaretler oldu. Bayram tatilleri ve tarımsal nedenlerle göçler de oldu. Bu insanlar şimdi geri büyük şehirlerdeki evlerine dönmeye başladılar. Hastalıklarla birlikte, hastalık orada yaygınlaştı. Hastalar tekrar büyükşehirlere geldi. Hastanelere veya sağlık kuruluşlarına müracaat etmeye başladılar. Yaptığımız test sayısı da 100 binlerin üzerinde. Filyasyon oranımız da daha yüksek. Dolayısıyla daha çok hastayı yakalamaya başladık. Filyasyon gücünden kaynaklı sayısal artış söz konusudur" dedi.

'TEDBİRLERİ KENDİ HAYATIMIZA ALMAMIZ LAZIM'

Prof. Dr. Gerek, salgının artış hızına bakıldığında belli tedbirleri alma gerekliliğinin ortaya çıktığını ifade ederek, "Önce bu tedbirleri biz kendi hayatımıza almamız lazım. Zorlayıcı tedbirler yerine 1 yıldır artık toplumda herkes bu virüsü, virüsün nasıl davrandığını, ne yapılması ve nasıl tedbir alınması gerektiğini öğrendi. Bunu doğru uygulama zamanıdır. Eğer biz tedbirleri doğru uygularsak, özellikle maske kullanımı çok önemlidir. Maskenin aşı kadar koruyucu olduğuna inanılan bir durum. Maskeyi doğru ve temiz kullanırsak, gerekli zamanlarda maskemizi yenilersek ve değiştirirsek bu enfeksiyonun yayılmasının önüne de geçmiş oluruz. Bu bakımdan önümüzdeki kış döneminin biraz daha bu anlamda zor olacağını söyleyebilirim. Mart ayında virüs Türkiye'ye girdiğinde önümüzde bahar ve yaz dönemleri vardı. Bu konuda avantajımız vardı. Şimdi artık kış mevsimine giriyoruz. Kış ayı tabii ki daha zorlayıcı olacak" diye konuştu. 

'50 YAŞ ÜZERİ AŞI YAPTIRMALI'

50 yaşın üzerinde belli kronik bir hastalığı varsa kişinin zatürre aşısı yaptırmasını tavsiye ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Gerek, "En azından kişiyi önümüzdeki 5 yıl içerisinde pnömokok türü zatürrelerden koruma noktasına katkı sağlayabilir. Genç birinin özel bir rahatsızlığı ve bağışıklık sistemiyle ilgili bir sorunu yoksa bu aşıyı yaptırmasına gerek yok. Grip koronavirüse benzer semptomları ortaya çıkardığı için 'grip aşısını kimler yaptırmalı' konusu tartışmalı. Ben yine aynı pnömokok aşısında olduğu gibi 50 yaşın üzerindeki herkesin grip aşısını yaptırabileceğini, bunun iyi olabileceğini söylüyorum. 50 yaşın üzerindeki kişi için illa kronik hastalığı olması şart değil. Ancak kronik hastalığınız varsa bu aşıyı yaptırmak daha faydalı. Hem 50 yaş üzeri hem de risk faktörlerim olduğu için kendim de zatürre aşısı yaptırdım. Grip aşısını da aynı gerekçelerle yaptırmayı düşünüyorum. 50 yaşında altındaysanız ve risk faktörünüz yoksa grip aşısı olmanız şart değil" ifadelerini kullandı.

DHA