Zalimler de nasihate muhtaçtır

Bugünkü yazımızda, İsrail’in zulmünü telin etmek ve insanlık sözlüğünden ismimizi sildirmemek adına zalimlerin yüzüne tükürmeye çalışacağız. Cesedimiz katledilirken ruhumuzu kurtarmak için tüküreceğiz…

Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesini taklit edersek; bu yazı:

“İstikbalde gelecek nefret ve tahkirden sakınmak için, Yani "Tuh o asrın gayretsiz adamlarına!" denildiği zaman, yüzümüze tükürükleri gelmemek için veyahud silmek için yazılmıştır.

Avrupa'nın insaniyetperver maskesi altında vahşi reislerinin sağır kulakları çınlasın!.. Ve bu vicdansız gaddarları bize musallat eden o insafsız zalimlerin görmeyen gözlerine sokulsun! Ve bu asırda, yüzbin cihette "Yaşasın Cehennem" dedirten mimsiz medeniyetperestlerin başlarına vurulmak için yazılmış bir arzuhaldir”(Mektubat,  429 )

Müminlerin kardeşliği

“Müminin mümine karşı tutumu, birbirlerini sağlam ayakta tutan binanın yapıtaşları gibidir.” (Buharî, Edeb, 36).
“Müminlerin birbirlerini sevmede, birlerine merhamet etmede, birlerine karşı şefkat göstermedeki misali, bir organı muzdarip olduğunda, diğer bütün organlarının da -geceyi uykusuz ve sıtma ile geçirip- aynı ıstırabı paylaştığı bir ceset gibidir (Buharî, Edeb, 27; Müslim, Bir, 77).

İşte bu hadis-i şeriflerin emirlerini imtisal etmek için, özellikle bedenimizden/bizden bir parça olan Gazze’de,  yapılan zulümleri telin edecek ve zalimlerin hayasız yüzlerine tüküreceğiz. Çünkü elimizden bir şey gelmiyor.. Öyleyse kalbimizle buğz ediyoruz ve dilimizle de lanetliyoruz zalimlerin zulümlerini..

“Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zalimin yüzüne tükürse; kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi bir şehid-i mazlum olur. Onun için tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!” diyen Bediüzzaman hazretlerinin şu ifadelerini rehber edineceğiz:

“Bir zaman İngiliz Devleti, İstanbul Boğazı'nın toplarını tahrib ve İstanbul'u istilâ ettiği hengâmda; o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesi'nin başpapazı tarafından Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. Ben de o zaman Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye'nin âzası idim. Bana dediler: "Bir cevab ver." Onlar altı suallerine, altı yüz kelime ile cevab istiyorlar. Ben dedim: "Altıyüz kelime ile değil, altı kelime ile de değil, hattâ bir kelime ile dahi değil; belki bir tükürük ile cevab veriyorum! Çünki o devlet, işte görüyorsunuz; ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrurane üstümüzde sual sormasına karşı, yüzüne tükürmek lâzım geliyor. Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!.." demiştim”(Mektubat, 417)

İnsanlık tarihi zalimlerin zulümleriyle doludur, Kabil-Habil’den beri !

Hiç kuşku yok ki, Meleklerin “Rabbimiz! Oradaki nizamı bozacak ve yeryüzünü kana bulayacak bir mahlûk (insanoğlunu)mu yaratacaksın?”(Bakara:30) şeklindeki feryatlarının altında, bu günkü İsrail devletinin zulmü vardır, Amerika’nın zulmü vardır, sömürgeci batının zulmü vardır, İŞİD’in zulmü vardır, Sisi’nin zulmü vardır, Esad’ın zulmü vardır.

Evet,  cennet adam istediği gibi, cehennem de adam ister. Mazlumlar için yaşasın cennet! Zalimler için yaşasın cehennem!

Zulmün dini yok.. Milliyeti yok.. Irkı yok.. Bölgesi yok.. Soyu yok.. Mevkii yok..

Zulüm kimden gelirse gelesin, kime karşı yapılırsa yapılsın kimliği değişmez.

Allah: “Zinhar! Zulme bulaşmayın pişman olursunuz” diye ikaz ediyor.

“Sakın zalimlere en ufak bir meyil göstermeyin; yoksa ateş size dokunur” mealindeki ayette zulme değil yalnız âlet olanı ve taraftar olanı, belki edna bir meyledenleri dahi, dehşetle ve şiddetle tehdit ediyor. Çünkü küfre rıza küfür olduğu gibi; zulme rıza da zulümdür.

Mazlumun âhı yerde kalmaz:

“Fasık da olsa mazlumun duası kabul edilir (Hadis-i şerif).

“Kafir de olsa mazlumun bedduasından çekinin; çünkü onun (ilahi dergâha çıkması) için bir engel yoktur”(hadis-i şerif).

“Ahirete götürülecek azıkların en kötüsü, Allah’ın kullarına yapılan zulümdür”(İmam Şafii).

“Zalim ile onun zulmüne yardım eden ve onu sevenler aynıdır/ o günahta ortaktır”(Meymun b. Mihran).

“Muktedir olduğunda sakın zulmetme /Zira zulmün sonu nedamettir. –Senin gözlerin uyur ama mazlum uyanıktır /Durmadan sana beddua eder, Allah ise zaten uyumaz”(Arapça bir şiirin tercümesi)

Zalim şunu iyi bilmelidir ki:

Zulmün topu var güllesi var kal’ası varsa/ hakkın da bükülmez kolu dönmez yüzü vardır.

Zulmü alkışlayanlar insanî kimliklerini bir kez daha kontrol etmelidir:

Bakınız şair-i şehrimiz kâmilane ne güzel söylemiştir; koşulsuz İsrail terörüne destek verenlere ithaf olunur:

“Muin-i zalimin dünyada erbab-ı denaettir /köpektir zevk alan sayyad-ı bi insafa hizmetten”.

Evet, bazıları ölüm dansı yapıyor, bazıları yılanlık ediyor, bazıları maymuncuk oynuyor, bazıları da köpeklik ediyor.

Mazlumun kanını akıtmak için kullanılan gözlerin vay haline!

Silahların gücüne güvenen zalimler! Allah’ın kullarına zulüm yapmak için teknoloji ile gece karanlığını aydınlatıyorlar. Şunu bilsinler ki yakında kabrin karanlığı, mahşerin karanlığı gözlerini kör edecektir.

Çünkü:  “Zulüm kıyamet günü zulumattır/karanlıktır”(Hadis-i şerif)

Zalim inkârcı:“Ya Rabbî! Ben gözleri gören biri olduğum halde neden beni kör olarak haşrettin?” deyince,  “Nasıl âyetlerimiz sana geldiğinde sen onları unuttuysan, bu gün de sen öyle unutulur, bir kenara atılırsın” cevabını alır(Ta Ha, 124-126).

İnsan Ne Kadar da Unutkandır

Firavunlardan kaçanlar/Şimdi Firavun kesilmiş

Mazlum halka çatanlar / Önceden hep ezilmiş

Bebekleri yakanlar /Fırınlarda yakılmış

Kan içmeye bakanlar / Ölü-dansa takılmış

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.