Yoksulluk, yoksunluk ve cinsiyet ayrımı

Yaşadığımız coğrafyada kadınlar erkeklere nazaran daha eğitimsiz, fakir ve yoksuldurlar. İster ülkemizin dünyadaki konumuna isterse ülke içindeki bölgesel konumumuza baktığımızda kadın ve erkek arasında eğitim ve varlık arasında bir hayli mesafe olduğunu görürüz. Yıllarca aileleri tarafından okula bir takım nedenlerle gönderilmeyen, eğitimsiz bırakılan, ninelerimiz, analarımız, bacılarımız, teyze ve halalarımız hala orta yaş kuşaklarımızın yeni nesillerini bile olumsuz etkilemektedir. Okuyan ve yazan anne her yönüyle kendi neslini iyi yetiştirme konusunda daha avantajlıdır. Bizim kuşakların (1960-70) birçoğunun anne ve babaları okur-yazar değillerdir, haliyle bu da bizleri ve bizden olan yeni nesillerimizi domino taşı gibi olumsuz yönde etkilemektedir. Eğer bizim neslimiz kitap ve ilim ehli ile bir noktada buluşmamış ise onun durumu daha vahimdir, ama bir şekilde kitap ile buluşanlar ve ondan olan nesiller daha şanslı olsa gerek. Okur-yazarlığı anne bazında düşünecek olursak durum biraz daha önem arz etmektedir. Çocuğun ilk ve etkili muallimi annesidir, ilk yıllarda anneden alınan eğitim-öğretim ve terbiye çocuğun geleceğini direkt olarak etkileyeceği kaçınılmazdır.

Ne kadar yoksulsanız sağlığınız o kadar olumsuz etkilenir

Şu da bir gerçek ki; ister erkek ister kadın olsun ne kadar fakir iseniz o derece sağlığınız da o nispette olumsuz etkilenmesi mümkündür. Fakir olan, sosyal güvencesi bir şekilde olmayan yoksul insanlar sağlık noktasında, hastalandığında zamanında ve yeterli tedaviyi alamayabilir, bu da kişinin sağlık durumunu yakından etkiler. Her ne kadar içinde yaşadığımız bu günkü sağlık ve sosyal güvence noktasında devletin şefkat eli isteyen herkese yetişse de yoksul ve fakir insanlarımız bu tablodan olumsuz yönde nasibini bir şekilde almaktadırlar.

Yoksul ve yoksun iseniz felaketlerden daha fazla etkilenirsiniz

Dikkat edecek olursak savaşlardan kaçarak göçen insanların bir çoğu yoksul ve fakirdir. Zengin olanlar bir şekilde kendilerini ya daha zengin bir ülkeye atarak veya bir şekilde kaldığı yerde uyum sağlayarak hayatını idame ettirirken, fakir olanlar ise en yakın bir yere sığınmak zorunda kalarak karın tokluğuna hayatını idameye çalışmaktadır. Bunlardan kaçamayanlar ise kaldığı yerde felaketlerle boğuşarak yaşam mücadelesi vermektedirler.

Değiştirebileceğimiz yatkınlıklarımızdan birisi de yoksulluktur

Yoksulluk insanın çalışması ve gayreti ile değiştirebileceği olgudur. “Bu benim kaderimdir” deyip işin içinden çıkarak çözüm arayışına girmemek tembellik olur. Rızkına rıza göstermek elbette insanı rahatlatır ancak tembellik ve döşeğinde uyuyup yoksul olmayı kadere havale etmek teslimiyetin dışında ihtiyari olarak suçu başkasında aramaktır. Yoksulluk insandan insan geçen genetik bir yatkınlık değildir, bunu değiştirmek kendi elimizdedir, o da çalışmak ve üretmektir. Nerede olursak olalım, ister yerli ister sığınmacı, ister ensar, isterse muhacir olalım üretmekten ve çalışmaktan, alın teri ile kazanmaktan utanmayalım.

Miras konusunda iki yüzlü davranmak

Toplumda kadınlarımızın bir kısmının eğitimsiz olması yetmiyormuş gibi onların bir kısmının da mirastan mahrum edilmesi sonucu yoksul ve fakir bırakılmaları ayrı bir acıdır. Bunun sonucu olarak 21. yüzyıl dünyasında hala miras nedeniyle akrabalar arasında kavgalar ve kan davaları devam etmektedir. Ailenin, “kendi kızını mirastan mahrum bırakan zihniyet” yüzünden daha sonraları çocukların yetişmesiyle birlikte birbirine düşman kesilmektedirler. Halbuki miras konusunda özellikle kız çocuğunu dinimizin emirleri ve kanunlar çerçevesinde mirastan mahrum bırakmamak gerekmektedir.

Şefkat ve sevgide eşit davranmak

Özellikle dede ve ninelerimizden bir kısmı günümüzde hala kendi oğullarından olma torunlarına kız çocuklarınkinden daha fazla değer vermekte sevgi ve şefkatlerini bazen yersiz olarak kullanmaktadırlar. Oğlandan olma torunlara daha fazla ihtimam ve ayrıcalık gösterilmektedir. Bunun yanı sıra yine kendi oğlu veya kızından olma kız torunlarına yeterli sevgi ve şefkati çok görmektedirler. “Oğlan uşağıdır yapsın, bir şey olmaz” diyerek dinimizce, gelenek ve göreneklerimiz açısından bir takım uygun olmayan hal ve davranışlar, ahlaki prensipler görmezlikten gelinerek oğlan çocukları daha küçük yaşlarda şımartılarak ileride telafisi mümkün olamayacak tehditler ile karşı karşıya kalınabilmektedir.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde siz değerli okuyucularımızın yeni miladi yılının hayırlara vesile olmasını, “emrolunduğumuz gibi dosdoğru yaşamayı” rehber edinmemizi Cenab-ı Allah’tan temenni eder, saygı ve sevgilerimi sunarım. Allah’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum