Hekimoğlu İSMAİL

Hekimoğlu İSMAİL

Yazık oldu Sâlebe'ye!..

Şükrünü eda ettiğimiz az mal, şükrünü eda edemediğimiz çok maldan daha hayırlıdır!..
Peygamber Efendimiz zamanında yaşayan Sâlebe isminde bir Müslüman şahıs, Efendimiz'e gelip, "Çok zengin olmak istiyorum." demiş. "Ne olur, ya Resulallah, bana dua et..." Efendimiz ona, işte böyle söylemiş: "Şükrünü eda ettiğimiz az mal, şükrünü eda edemediğimiz çok maldan daha hayırlıdır."

Fakat Sâlebe, zengin olmak ve servetiyle İslam'a hizmet etmek konusunda ısrarcıydı. "Eğer Allah, istediğim serveti verirse yoksullara yardım edeceğim." demiş. Bu şekilde Peygamber Efendimiz'e üç defa gelerek kendisine zengin olması için dua etmesini söylemiş. En sonunda Peygamberimiz, "Allah'ım, Sâlebe'yi zengin et!" diye dua etmiş.

Ve bir gün Sâlebe zengin olmuş... Koyun sürüleri o kadar çoğalmış o kadar çoğalmış ki, Sâlebe, namazdan, mescitten, Peygamberimiz'den uzaklaşmış... Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: "Yazık oldu Sâlebe'ye... Keşke hakkında hayırlı olanı isteseydi!.."

Zekât emri nazil olunca Sâlebe zekâtını vermemiş. "Çalışıp kazanan benim, hisse isteyen sizsiniz!" demiş... Bunu duyan Efendimiz, "Yazık oldu Sâlebe'ye!" demiş... Böylece Sâlebe, eceli gelince ölüyor.

Sâlebe, çok mal edindi amma, şükrünü eda edemedi. Ayrıca zenginliği, ibadetine mani oldu. Dünyada zengin olmanın telaşıyla, ateşiyle çırpındı... Amma bu hal, ahiretini kurtardı mı?..

Elbette fakir olmayı değil, zengin olmayı isteyeceğiz. Amma, "Allah'ım hakkımızda hayırlısı neyse onu ver." diyerek dua etmek lazım. Zenginlik, mal mülk, makam ibadetimize mani olacaksa zenginlik bir felaket olur!..

Bir mürşid, şeyhine gelmiş. "Hocam, günahlardan ne kadar kaçalım?" diye sormuş. Hoca da masanın üzerinde yanan mumu almış, "Evladım" demiş, "Elini uzatır mısın?.." Mumun ateşini müridin eline değdirmiş. Mürid, "yandım!" diye elini geri çekmiş. "İşte", demiş "haramlardan böyle kaçacaksın. Mum, peşinen yaktı. Haramlar, ileride yakacak."

Zengin bir arkadaşım vardı. İyi para kazanıyordu. Haberimiz olmadan faize girmiş, kredi almış. Borçlarını ödeyemeyince mallarına haciz geldi. Bu haciz, diğerleri tarafından duyulunca alacaklılarının hepsi mahkemeye koştu, arkadaş kısa sürede çok fakir bir duruma düştü. Hanımı bu hale dayanamayıp boşandı. Felaket üstüne felaket...

1967'de İstanbul Ümraniye'de Minyeli Abdullah'ı yazmaya karar verdiğimde kâğıt alacak param yoktu. Kalktım; Ümraniye'nin belediye çöplüğüne gittim. Belediye makbuzlarının bir yüzüne yazı yazılmış, arka tarafları boştu. O makbuzlardan aldım ve romanı yazmaya başladım. Yani Minyeli Abdullah kitabı, çöplükten toplanan kâğıtlara yazıldı.

Bize gayret yaraşır

Merhamet Allah'ındır.

Hükm-ü âti ne fakirin,

Ne de şeyhin şahındır.

İnsandaki "irade sermayesi" insanı maddeten ve manen en güzel imkânlara ulaştırmaya yeterlidir.

Ebedî başarıya ulaşmak isteyen insan, iradesini, karşısına çıkan seçeneklerin içinde Allah'ın rızasına en uygun olanını tercih etmekte kullanmalıdır.

Kendisine emanet edilen ömre sahip çıkmayan bir insanın dostlarına, sevdiklerine, ailesine, ulvi davalara sahip çıkması, sadık olması mümkün değildir.

Zaman

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum