Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Risale-i Nur Külliyatı Işığında El-Mâlik, El-Melik

Yâ Mâlik; mülk ve melekûtun ebedi, ezeli ve yegâne sahibi olan Rabbimiz. Sadece mülk onundur. Hükümranlık, kudret ve tasarrufu altında bulundurma manalarına da gelir. Gerçek mülkün sahibi kudretli ve hükümrandır. İnsanlar için hükümdar manasında Melik tabiri kullanılır.

"Ey insan! Sen kendine mâlik değilsin." Sözler/701

Rab manasında da kullanılır. "Rab ismi Mâlik burcunda tulû ettiler." Mektubat/455

Fatiha suresinde Mâlik-i Yevmiddîn şeklinde geçer. Kur'an da Melik şeklinde ise beş kez geçmektedir. Örneğin; herkesin bildiği Nas suresinde مَلِكِ النَّاسِۙ şeklinde geçmektedir.

"Yâ İlahî! Yâ Rabbî! Yâ Hâlıkî! Yâ Musavvirî! Yâ Mâlikî ve yâ men lehü'l-mülkü ve'l-hamd! Senin mülkün ve emanetin ve vedian olan şu kulübecikte misafirim, mâlik değilim." Mesnevi-i Nuriye/66

"Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil belki sana emanettir. O emanetin mâliki, her şeye kadîr, her şeyi bilir bir Rahîm-i Kerîm'dir." Mesnevi-i Nuriye/157

Bu vücud bize her şeyiyle emanet ve hediyedir.

"Sizin azalarınız içinde en kıymettar göz ve kulaklarınızın mâliki kimdir? Hangi tezgâh ve dükkândan aldınız? Bu latîf kıymettar göz ve kulağı verecek ancak Rabb'inizdir. Sizi icad edip terbiye eden odur ki bunları size vermiştir. Öyle ise yalnız Rab odur, Mabud da o olabilir." Sözler/453

Bu nimetleri bize veren Mâlik'e ve Melik’e sadece secde ve şükür edilir.

"İnsana verilen numuneler nevinden cüz'î ilim, kudret, basar, sem', mâlikiyet, hâkimiyet gibi cüz'iyat ile kâinat Mâlikinin ilmine ve kudretine, basarına, sem'ine, hâkimiyet-i rububiyetine âyinedarlık eder." Sözler/754

"Ben kendime mâlik değilim. Ancak mâlikim, kâinatın mâlikidir. Fakat kendime mâlik nazarıyla bakıyorum ki Mâlik-i Hakiki'nin sıfâtını ve sıfatların bir derece mahiyetini ve hududunu bileyim. Evet mevhum, mütenahî hududum ile Mâlik-i Hakiki'nin sıfatlarının bir cihette gayr-ı mütenahî hududunu bildim." Mesnevi-i Nuriye/50

Masdar ve menba yalnız Mâlik-il Mülktür. Biz ise onun esmasına mirat ve ayineyiz. Mâlik-i Mülk'ün memlûkleriyiz. Memlûk olmak cihetiyle sahipleriyiz.

"Hem sensin Mâlik! Çünkü biz memlûküz. Bizden başkası bizde tasarruf ediyor. Demek mâlikimiz sensin." Mektubat/265

لَهُ الْمُلْكُ

"Yani, mülk umumen onundur. Sen, hem onun mülküsün hem memlûküsün hem mülkünde çalışıyorsun. Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin, o yük ağırdır. Kendi başına muhafaza edemezsin, belalardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise beyhude ızdıraba düşüp azap çekme, mülk başkasınındır. O Mâlik, hem Kadîr'dir hem Rahîm'dir; kudretine istinad et, rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safayı bul." Mektubat/245

"Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil belki sana emanettir. O emanetin mâliki, her şeye kadîr, her şeyi bilir bir Rahîm-i Kerîm'dir. O senin yanındaki mülkünü senden satın almak istiyor. Tâ senin için muhafaza etsin, zayi olmasın. İleride mühim bir fiyat sana verecek. Sen muvazzaf ve memur bir askersin. Onun namıyla çalış ve hesabıyla amel et." Lem'alar/139

Mâlikiyet davasından vazgeçersek rahat ederiz. Cenâb-ı Hak’tan istimdat edip ve Ona istinat etmeliyiz.

"Evet her bir fert, sair efrada mümaselet ve misliyet lisanı ile der: "Kim bütün nevime mâlik ise bana mâlik olabilir, yoksa yok. Her nevi, sair nevilerle beraber yeryüzünde intişarı lisanıyla der: "Kim bütün sath-ı arza mâlik ise bana mâlik olabilir; yoksa yok." Arz, sair seyyarat ile bir güneşe irtibatı ve semavat ile tesanüdü lisanıyla der: "Kim bütün kâinata mâlik ise bana mâlik o olabilir, yoksa yok." Sözler/325

Yukardaki parağraf, Mâlikiyet dava edenlere güzel bir cevaptır.

"Hem şu kâinatın Mâlik ve Mutasarrıf-ı Hakiki'si, Mabud ve Mahbub‑u Hakiki'si o zat olabilir ki gece gündüzü, kış ve yazı, dünya ve âhireti, bir kitabın sahifeleri gibi suhuletle çevirir, yazar bozar, değiştirir." Sözler/49

Kendini mal sahibi telakki edenler, firavunluğa, nemrutluğa ve nefsini putlaştırmaya kadar gidebilir.

"Arkadaş! Mâlik-i Hakiki'den gaflet, nefsin firavunluğuna sebep olur. Evet, taht-ı tasarrufunda bulunan bütün eşyanın Mâlik-i Hakiki'sini unutan, kendisini kendisine mâlik zannederek hâkimiyet tevehhümünde bulunur. Ve başkaları da bilhassa esbabı kendisine kıyas ile hâkim ve mâlik defterine kaydeder. Ve bu vesile ile Allah'ın mülkünü, malını kendilerine taksim ederek ahkâm-ı İlahiyeye karşı muaraza ve mübarezeye başlar." Mesnevi-i Nuriye/65

"Bütün mülkü Mâlikü'l-mülk'e teslim etmişler ve hükmetmişler ki o Mâlik-i Zülcelal'in ne mülkünde ne rububiyetinde ne uluhiyetinde şerik ve naziri yoktur, muîn ve vezire muhtaç değil, her şeyin anahtarı onun elindedir, her şeye Kâdir-i Mutlak'tır." Sözler/595

"Allah mâliktir, sendeki mülkünü senin için saklamak üzere alıyor." Mesnevi-i Nuriye/130

Bütün büyük alimler ve peygamberler mülkü sahibi hakikisine teslim etmişler ve rahatı, huzuru bulmuşlar.

"Asıl şu dünyanın sahibi, şu kâinatın Hâlık'ı, şu mevcudatın Mâlik'i ne söylüyor; onu dinlemeliyiz. Mülk sahibi söz söylerken başkalarının ne haddi var ki fuzuliyane karışsın." Sözler/588

Mülk sahibi olan Allah Kur’an-ı Kerim de ne emrediyorsa, memluk olan bizler ona uymakla mükellefiz.

"Sizin öyle Azîm, Rahîm bir Mâlik'iniz var ki bu şems onun bir lambası olup misafirhanesinde sakin misafirlerini ziyalandırıyor." Mesnevi-i Nuriye/229

Birinci sözde belirtildiği gibi çöle benzeyen şu dünyanın Mâlik-i Ebedî'sinin ismiyle hareket etmeliyiz ki aç ve susuz kalmayalım.

“İşte ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcatın nihayetsizdir. Madem öyledir, şu sahranın Mâlik-i Ebedî'si ve Hâkim-i Ezelî'sinin ismini al. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisatın karşısında titremeden kurtulasın. Sözler/6

“Eğer Mâlik-i Hakiki'sine satılsa ve onun hesabına çalıştırsan akıl, öyle tılsımlı bir anahtar olur ki şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar. Ve bununla sahibini, saadet-i ebediyeye müheyya eden bir mürşid-i Rabbanî derecesine çıkar.” Sözler/29

Talibi çok olan latife ve duygularımızı asıl mal sahibine satmalıyız. Bize bildirilen kullanım talimatına uyalım ki arızalardan emin olalım.

"Feyâ Rabbî yâ Hâlıkî yâ Mâlikî! Seni çağırmakta hüccetim hâcetimdir. Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir. Vesilem fıkdan-ı hile ve fakrımdır. Hazinem aczimdir. Re'sü'l-malım, emellerimdir. Şefîim, Habibin aleyhissalâtü vesselâm ve rahmetindir. Affeyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle yâ Allah yâ Rahman yâ Rahîm, âmin!" Mesnevi-i Nuriye/106

Ey Mâlik-i Yevmi'd-din! Ey Melik-i Kadîr, Ey Mâlik-i Ebedî, Ey Mâlik-i Kerîm, Ey Mâlik-i Rahîm, Ey Mâlik-i Rahîm-i Kerîm, Ey Mâlik-i Hakiki, Ey Mâlik-i Zülcelal, Ey Mâlik-i Mülk, Ey Mâlikü'l-mülki Zülcelal, Ey Mâlikü'l-mülk ve'l-melekût, Ey Melikü'l Kuddüs, Ey Melikü'l Hakk; Senin mülkün ve emanetin ve vedian olan şu vücudumu muhafaza et ve Senin emrettiğin şekilde kullanmayı nasip et.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum