Alaaddin BAŞAR

Alaaddin BAŞAR

Ya hep, ya hiç

“Kâinat bir şeceredir. Anasır O’nun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat O’nun çiçekleridir. İnsanlar O’nun semereleridir.” -Mesnevî-i Nuriye

Bir evin eşyalarını hayalimizden şöyle bir geçirelim: Avize, halı, koltuk, buz dolabı, ayna, masa vesaire. Bunların her biri ayrı bir fabrikanın ürünüdür ve farklı mağazalardan satın alınmışlar ve bir odada bir araya getirilmişlerdir. Ama kâinat öyle değil, kâinatın tümü bir tek fabrika; bütün bitkiler, hayvanlar ve insanlar aynı fabrikanın mamulleri.

Bunları birbirinden ayrı düşünmek ve ayrı yaratıcılara isnat etmek aklen mümkün değil; ya “tümünü Allah yaratmış” denilecektir, yahut “Allah onların hiçbirini yaratmamıştır” diye inkâra sapılacaktır.

Yukarıdaki vecizede kâinat bir ağaca, insan ise onun meyvelerine benzetilmiş. Bir meyvenin kabuğunu, iç kısmını, çekirdeğini farklı ilâhların yaratmış olamayacağı açıktır. O meyveyi her şeyiyle yaratan Allah’tır. Bu kabul edilmediği takdirde, Allah’ın “o meyvenin hiçbir şeyini yaratmadığına” hükmedilecektir. Burada bölünmeye yer yoktur. Elma bir bütündür, bir tek şeydir, yaratıcısı da birdir. Aynı şeyler ağacın bütünü için de söylenebilir. onun da bir kısım dallarını başka ilâhlara, kökünü başka, gövdesini başka, çiçek ve meyvelerini daha başka ilâhlara isnat etmek aklen muhaldir.

Bu gerçeği insan ve kâinat için de aynen tekrarlayabiliriz. Bir insan, gözlüğünü, gömleğini, iç çamaşırlarını, ceketini, pantolonunu, çoraplarını farklı dükkânlardan satın almış olabilir. Bunlar bölünme kabul ederler ve farklı tezgahlara, değişik fabrikalara verilebilirler. Ama insan bedeni öyle değil; gözünü, cildini, gövdesini, iç organlarını, kol ve bacaklarını ve ayaklarını bir bütün olarak düşünmeye mecburuz. Bunların tümü, bir meyve gibi, kâinat ağacının başında boy gösteriyor. İnsanın organları gibi kâinatın sistemleri de farklı ilâhlarca yaratılmış olamazlar.

Bir kısım varlıkların başka ilâhlara isnat edilmesi, Allah’ın mutlak ve sonsuz sıfatlarının kayıtlı ve sınırlı olduğu vehmine yol açar. Buna göre, Allah, bir kısım varlıkları yarattığı hâlde diğer bir kısmına, haşa, güç yetirememiş veya bazılarını bilmiş ama bazılarını bilmemiş olacaktır. Bu vehme göre Allah’ın hiçbir şeyin Hâlık’ı olmaması lâzım gelir. Zira sınırlı sıfatlar ancak mahlukta bulunur; mahluk ise hiçbir şeyin yaratıcısı olamaz.

Böyle bir faraziye o vehmedilen şerik için de geçerli olacağına göre, o da o sınırlı sıfatlarıyla hiçbir şeyin yaratıcısı olamayacaktır. Dolayısıyla, hiçbir şey yaratılmayacak ve her şey yoklukta kalacaktır.
Bu hakikat Nur Külliyatında şöyle ders verilir: “Halk-ı eşya hakkında “mucibe-i külliye” sadık olmadığı takdirde “sâlibe-i külliye” sadık olur. Yani ya bütün eşyanın hâlıkı Allah’tır veya Allah hiç bir şeyin hâlıkı değildir.” (Mesnevî-i Nuriye)

Mucibe-i külliye, birinci şıkkın zorunlu olduğunu, salibe-i külliye ise ikinci şıkkın imkânsız olduğunu ders verir. Nur Külliyatında bütün eşyanın bir tek zat tarafından yaratılmış olduğuna dair harika bir misâl verilir. Bir halının ortasındaki merkezî nakşın, halının her tarafından uzanan iplerle dokunduğuna dikkat çekilerek, halının tamamını dokumayan birisinin o nakşı ortaya koyamayacağı ifade edilir.

Her varlık, element ipleriyle dokunmuş bir merkezî nakşı andırıyor. Yüzümüz halıya misâl, gözümüz merkezî bir nakış. Yüzü yaratmayan, gözü o yüzde yerleştiremez. Bedenimiz bir halı gibi, kalbimiz bir merkezî nakış. Bütün bedeni yaratamayan, kalbin Mâliki olamaz.

Şimdi de bir ağaca bu nazarla bakalım: Bir tek yaprağı yapan kim ise bütün ağacı yapan da odur. Dünyanın tümü de bir tek ağaç gibi. Bir bahçeyi yaratan kim ise, bütün toprak unsurunu ve onda boy gösteren bütün bitkileri de o yaratmıştır.

Sema ayrı bir halı. Bir tek yıldızı yaratan, bütün gökyüzünü yaratan Zâttır. Güneş sistemi bir halı ise, güneş bir merkezî nakış gibi. Bütün sistemin yaratıcısı olmayan, güneşe sahip çıkamaz. Kısacası, her şeyi yaratmayan bir şeye sahip ve Hâlık olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum