Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Üstadın Van hayatı ve Van Mevlidi

Üstad Said Nursi Hazretleri hayatının çok önemli bir kısmını Van’da geçirdi. Van’ın Üstad’ın hayatındaki yeri ve önemi çok büyüktür. Bu önemine binaen de Üstad, Van için ‘’memleketim’’ der. Hayatında tahakkuk ettirmek istediği düşüncelerinin çoğu için, tabiri caizse Van’ı ‘’pilot bölge’’ olarak seçer. 

Üstad’ın Van Hayatı’nı dört ana başlık altında incelemek mümkündür. Üstad İlk olarak 1897 yılında Van’a gider ve yaklaşık on yıl kadar bu güzel memlekette kalır. Uzun süre Van Vilayet Konağı’nda Vali Tahir Paşa’nın misafiri olarak ikamet eder. Dünyayı yakından takip eden ve yetişmiş bir Osmanlı münevveri olan Tahir Paşa ve dostları ile yakın ilişkilerde bulunur.

Konağın zengin kütüphanesinde yararlanır. Bu dönemde dünyayı daha yakından tanıma imkânı bulur. Medresetüzzehra Projesi ile ilgili görüşlerini burada sistematize eder ve bu idealini gerçekleştirmek üzere Tahir Paşa’nın tavsiyesi ve teşviki ile 1907 yılının sonlarında İstanbul’a gider.

İstanbul’da yaklaşık üç yıl boyunca ‘’ancak yüz yılda şahit olunabilen acaibe şehadet ettikten’’ sonra yeniden Van’a döner. Üstad’ın Van’a ikinci gidişi olan bu seferde, bu güzel şehirde kısa bir müddet kalır. Aşiretleri gezer, Şam’a gider, meşhur hutbesini okur ve yeniden İstanbul’a gider.

Üstad’ın Van’a üçüncü gidişi ise, bu İstanbul seyahatinin ardından gerçekleşir. Sultan Reşat’tan Medresetüzzehra Projesi için destek aldıktan sonra 1913 yılının başlarında yeniden Van’a döner. Bütün ömrü boyunca peşinde koştuğu Medresetüzzehra’nın temelini çok büyük bir kalabalığın iştiraki ve dualar ile Van Gölü’nün kenarında Edremit yakınlarında atar.
Kendisi de bu arada boş durmaz. Horhor Medresesinde talebelerine ders okutur. Bu dönemde ders ile birlikte talebelerine silahlı eğitim de yaptırır. Çünkü yaklaşan fırtınanın farkındadır. Birinci Dünya Savaşı patladığı zaman talebeleri ile birlikte kurduğu milis güçlerinin başında savaşa katılır. Rus ve Ermenilere karşı savaşır. Van’da bu şekilde çok büyük hizmetlerde bulunur.

Bilindiği üzere bu savaşta esir düşer ve Rusya’ya götürülür. Üstad Said Nursi’nin Van Hayatının dördüncü ve son faslı ise 1923 yılının Mayıs ayında başlar. İstanbul’da İngilizlere karşı verdiği cansiperane mücadeleden sonra ısrarlı davetler sonucu gittiği Ankara’da hâkim olan zihniyet ile büyük fikir ayrılıklarını tespit eder. Kendisine yapılan ve her faninin kolay kolay ret edemeyeceği teklifleri kabul etmez. Bu tekliflerin arkasında yatan art niyetleri fark eder, Ankara’dan ayrılır ve Van’a gider.  

Ahir zamanda zuhur edecek şahsiyetler ile ilgili olarak hadisler ile ümmetin ikaz edildiği şahsiyetlere ait bazı alametlere şahit olur. Bu dönemde imanı kurtarmanın çok müşkülleşeceğini, ülkenin dine karşı büyük bir suikasta sahne olacağını anlar. Bu dönemde bu zihniyet ile siyaseten mücadele etmenin mümkün olmadığını bildiği için, Van’ çekilir.
Manevi cihad vazifesini yerine getirmeye çalışır. Yaz aylarında Erek Dağında, kış aylarında ise şehir merkezindeki Nurşin Camiinde ikamet eder.  Yanında bulunan birkaç talebesine ders okutarak, zaman zaman da Nurşin Camisinde vaazlar vererek günlerini geçirmeye başlar.
Belki de manevi cihad vazifesinin başlayacağı ve ahir zamanın iman ve hidayet hizmetinin başına geçeceği günleri intizar eder. Bu dönemde yanında Molla Resul ve Molla Hamid gibi değerli ve sadık talebeleri bulunmaktadır. Molla Hamid’in güzel ve sempatik anlatışı ile bu günleri dinlemenin zevk ve heyecanını yaşayanlar, Üstad’ın bu dönemde verdiği derslerin ehemmiyetini fark etmişlerdir.

Yepyeni ve ahir zamanın bütün dehşetinin yaşanacağı bir dönem başlar. Palu’lu Şeyh Said, yapılan bunca haksızlık ve zulme dayanmayarak isyan eder. Ancak bu metod, Üstad Said Nursi’nin ahir zamandaki büyük Müceddid’in tebliğ, irşad ve hizmet metodu ile uyuşmadığı için, Said Nursi, bu teşebbüsten vaz geçilmesini tavsiye eder. Ancak bu tavsiyeye uyulmaz veyahut kader hükmünü icra eder.

Şeyh Said Hadisesi bahane edilerek ülke baştanbaşa bir zulüm ve kıyım ameliyesine tabi tutulur. İstiklal Mahkemeleri marifetiyle sorgusuz sualsiz binlerce din âlimi ve hoca idam edilir. Said Nursi ile birlikte binlerce âlim ve eşraf zevat, haksız ve zalimane bir şekilde yerlerinden yurtlarından edilir. Tanımadıkları, dillerini bilmedikleri yerlere sürgüne gönderilir. Bu masum ve mazlum insanlar, baskı ve takip altında hayatlarını devam etmeye mecbur bırakılır.

İşte Üstad Said Nursi’nin Van’dan son ayrılışı bu münasebetle 1926 yılının başlarında gerçekleşir. Bir kış günü, ilikleri donduran bir soğuk hükümferma olurken, menzilinden, çok sevdiği Van’dan, aziz talebelerinden ve dostlarından koparılır. Bu sürgünün ardından bir daha Van’a dönme fırsatı bulamaz. Çünkü bütün hayatı baskı, hapis, sürgün ve takiplerle geçer.
Fakat Üstad Said Nursi Aziz Van’ı ve kadirşinas Van’lı kardeşlerini asla unutmaz. Her vesile ile onları hatırlar, selamlar gönderir ve dualar eder. Hatta bazı kardeşlere ahir ömründe Van’a gitmek istediğini söyler. Fakat bu isteği gerçekleşmez.

Vanlı Nur Talebeleri; bu manevi alaka, Üstad’ın Van’a verdiği önem, Van’ın Üstad’ın hayatındaki çok önemli yeri ve Üstad’ın en uzun süre yaşadığı şehrin Van olması gibi hususları göz önüne alarak 1966 yılında bir karar alırlar.
 Bu karar sonucu; Üstad’ın manevi hatırasını yeniden canlandırmak, doğu ve batının kaynaşmasına vesile olarak Risale-i Nur’un bir gayesinin tahakkukuna katkıda bulunmak, rahmet ve mağfirete vesile olmak, dertleşmek, görüşmek ve halleşmek üzere Van’da bir mevlit düzenlenir.

1967 yılında ise, mevlidin ardından bir soruşturma açılır. Bu soruşturma sırasında yaklaşık beşyüz kişinin ifadesine başvurulur.  81 bir kişi mahkemeye sevk edilir. Aralarında Selahaddin Akyıl, Gültekin Sarıgül, Rahmi Erdem, Müştak Zernekli ve Erol Kuralkan’ın bulunduğu yedi Nur Talebesi tutuklanır ve yedi ay kadar hapiste kalırlar.

Buna rağmen bu mevlitler aralıksız olarak her yıl yapılır ve 1980 yılında da ihtilalden kısa bir süre önce bu tatlı heyecan on beşinci kez yaşanır. Tam bir sükûnet içinde tekrarlanan bu mevlitlere her yıl binlerce kişi katılır. Kürt ve Türk Nur Talebeleri, tam bir mümin duruşu sergilerler, kucaklaşırlar, kardeşliğin en güzel numunelerini yaşarlar. Bizler de bu güzellikleri zaman zaman yaşamanın engin ferah ve saadetine şehadet ettik. Bu güzellikleri kardeşlerimiz ve ağabeylerimiz ile birlikte doya doya yaşadık.

Bu mevlitler münasebetiyle bu serhat şehrimizde; birliğin, beraberliğin, kardeşliğin çok güzel numuneleri sergilenir. Milletçe hepimizi derinden üzen çok acı bazı hadiselere şahit olduğumuz bu günlerde, Risale-i Nur, inşallah bu vatanda yaşayan bütün insanlar arasında, birlik, beraberlik, dostluk, barış ve kardeşliğe vesile olacaktır.

Vanlılar gelen misafirlere evleri ile birlikte gönüllerini de açarlar. 1980 yılında yapılan darbe ile birçok hayırlı işin önüne geçildiği gibi, bu mevlitler de yasaklanır. Hatta Raif Zernekli 1981 yılında Said Nursi mevlidi için resmi başvurusunu yaptıktan sonra Sıkıyönetim tarafından gözaltına alınır ve bu gözaltı on beş gün devam eder. Darbe dönemlerinde yapılan en masum bir başvurunun bile böylece bedeli ödetilir.

Nur Talebelerinin arasında, bu Van Mevlitlerinin tatlı hatıraları ‘’baki kalan bu kubbede hoş bir sada’’ misali hep anlatılmaya ve bu güzel hizmetler hasretle anılmaya devam edilir. Bu hasret bir nebze olsun 2008 yılında giderilir. Mevlitlere yeniden başlanır.

Geçen dört yıl boyunca da, mevlidin manası ve vesile olduğu güzel ve hayırlı manalar, yeniden yeşermeye başlar. Bu yıl için bu güzel hizmete bir ara verme tehlikesi belirir. Depremde büyük bir darbe yemiş, adeta yerle bir olmuş bu Nur Şehrinin insanları, yalnız bırakılacak olmanın acısını hissetmeye başlarlar. Fakat bu arada boş durmazlar.

Bu fedakar ve çilekeş Nur Talebeleri, yeni ve güzel bir irade ve inisiyatif ortaya koyarak bin bir zorlukla, ancak yirmi sekiz yıl sonra yeniden başlayabilmiş bu güzel mevlitlere ara verilmesine ve bir inkitanın yaşanmasına izin vermezler. Kollar sıvanır ve Risale-i Nur’a sevdalanmış bütün kardeşlerin dua ve himmetleri ile mevlit organizasyonlarına devam edilir.
Ben bu sene, çok istememe ve aylar öncesinden niyetlenmeme rağmen, bu mevlide iki hayırlı ailevi sebepten dolayı iştirak edemedim. Bunlardan birincisi baldızımın çok değerli evladı ve samimi bir Nur Talebesi olan Osman Koruyan’ın izdivacının 1 Eylül tarihine denk gelmesi idi. Rabbim Osman-Medine Münevver çiftine dünya ve ahirette saadetler nasip eylesin.
İkinci sebep ise, bir hafta önce dünyaya gelen torunumun isim merasiminin 2 Eylül’de yapılacak olması idi. Pazar günü Şanlıurfa’da dost ve akrabalarla bir araya gelerek, Aziz Dostum Cüneyt Gökçe’nin okuduğu dua ile yeni torunumuza ‘’Muhammed Emin’’ ismini koyduk.

İşte bu iki hayırlı ve güzel vesile nedeniyle gidemediğimiz Van’a kalbimizi, gönlümüzü ve dualarımızı gönderdik. Telefonlarla sürekli haberleştik ve oradaymışız gibi bu heyecanı an be an yaşadık. Son yılların en kalabalık mevlidine ev sahipliği yapan dostların sevincine ortak olmaya çalıştık.

‘’Van Nur Talebeleri’’ adı ile yapılan bu mevlit, bu eserlerden istifade eden herkesi ön yargısız ve şerhsiz sevmenin ve kardeş olarak bağırlarına basmanın uhrevi hazzı ve ulviyeti ile icra edildi. Bu manaları hayat felsefesi haline getiren bütün Nur Talebeleri tarafından da yoğun bir ilgiye mazhar oldu. Van Müftüsü Nimetullah Arvas’ın, bu mevlitte yaptığı güzel ders ve dopdolu konuşma, bu hizmete verdiği anlamlı ve samimi destek için de dostların dua ve teşekkürlerini iletmenin bir vecibe olduğunu düşünüyorum.

Depremde yıkılmış bir Van şehri, önce gönüllerde ve onların muhibbi aziz Üstad’ın himmeti ile yeniden inşa edilmeye başlanmıştır. Maddi inşaatın bani ve mimarları da inşallah daha büyük bir şevk ve heyecan ile görevlerini yapmaya devam edecek ve yepyeni bir Van inşa edeceklerdir.

Hep beraber,  Van’ın maddi ve manevi mimarlarına dua edelim.
İmanın ve İslamiyet’in insanlara bahşettiği huzur ve kardeşlik duygularının, bütün insanlarımızın ruhlarına ve akıllarına hükmetmesini ve bu ülke ile birlikte İslam âlemine huzur ve saadet getirmesini acz ve fakr duyguları ile Rabb-ı Rahim’e iltica ederek temenni edelim.
Ve yapılacak daha güzel mevlitlerde bir araya gelmek için de, Rabbimizden kolaylıklar ve inayetler bahşetmesini bütün ruh-u canımızla niyaz edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum