Türkiye’de muhacir olmak

Suriyeli muhacir kardeşlerimizin misafirliği neredeyse 10. yılını doldurmak üzere. Misafirperver milletimiz milyonlarca muhaciri ülkesinde misafir etti, ekmeğini, aşını ve işini paylaştı. İnşaallah indi ilahide bunun mükâfatını bu dünyada ve ahirette alacaktır.

10 yıl dile kolay, daha dün gibi gelmişlerdi. Zaman çok çabuk akıyor. Burada yerleşirken doğanlar şimdi 10 yaşına bastı. Orada 7 yaşında olupta buraya gelenler şimdi delikanlı oldular. Geri dönüşün olabilmesi için sürdürülen çabaların boşa gitmemesini diliyorum.

Memleketini, toprağını, anavatanını bırakıp yalınayak yollara düşmek zor olsa gerek. Allah düşmanımın bile başına vermesin bu durumları. Birden toprağınızı, evinizi, hayvanlarınızı, bitkilerinizi, hatıralarınızı, bütün varınızı ve yoğunuzdan tutun atmaya kıyamayacağınız birçok eşyalarınızı bırakıp göçüyorsunuz. Bereket versin dedelerimiz kardeş ve komşu, Allah’tan hepimiz din kardeşiyiz. Eğer bunlar olmasa idi batıda olduğu gibi birçok kapılar yüzlerine kapanacaktı.

Türkiye olarak göçmenlerin zengini olup olmadığına, cinsiyetine, eğitim durumuna, dini inancına, ırkına ve kıyafetine bakmaksızın gelen herkesi misafir ettik. Bu kadirşinas davranış yüzyıllar boyunca inancımızdan ve geleneğimizden gelen kuvvet istikametinde yerine getirilmiştir. Ama maalesef batıda böyle olmadı, çifte standart bu konuda da uygulandı, sırf ayıp olmasın az sayıda göçmenleri soyuna, sopuna, ırkına ve dini inancına, fakir ve zengin oluşuna hatta zekâ durumuna bakarak almayı tercih ettiler, geri kalanlar ve ülkemizi hasbel kader tercih edenler ise bize kaldı.

Bu misafirlik uzun sürdü tabii, takdir-i ilahi, yapacak bir şey yok. Dönüş için hala bir çözüm yolu bulunamadı. Baş ve göz üzerine yerleri var, herkesin rızkını Allah veriyor, amenna bunda bir şüphemiz yok. Ancak gelinen noktada uzun vadede ülkemize ve milletimize bir yük getirdiği de muhakkaktır. Bu yükleri de milletimiz canı ve malının sadakasına saysın derim.  Bir sadaka nasıl ki bin belayı defeder, bu yardım ve misafirperverliğin getireceği maddi ve manevi yük ve sorumluluklar aziz milletimizin sadakası hükmüne geçer inşaallah.

Ülkemizin göçmenlere/mültecilere sağladığı eğitim imkânı takdire şayandır. Yükseköğrenim çağı gelen kardeşlerimiz YÖS adı verilen (Yabancı Öğrenci Seçme Sınavı) sınavlara istediği üniversitede başvurabilmekte az bir gayretle de üniversitelerimizde aldığı puana eşdeğer herhangi bölümde öğrenimine başlayabilmektedirler. Bizim gençlerimizin yılda bir kere bu sınava girme şansları varken onlar istediği üniversite istediği zamanda istediği sayıda sınava girebilmekte ve sonuçta gayretine göre herhangi bir bölümde Türkçeyi de hazırlık olarak okuduktan sonra yükseköğrenimine devam etmektedirler.

Ayrıca her yabancı misafirimiz asgari geçimini sağlamak noktasında devletimiz onlara yardım elini uzatmakta ve misafirlerini aç, susuz ve açıkta hiçbir zaman bırakmamaktadır. Ekonomik durumu biraz iyi olanlar ülkemizin değişik noktalarında istedikleri yerden rahatlıkla iş yeri ve ev kiralamakta zorluk çekmemektedirler. Sanatkâr olan, eli iş tutan birçok yabancı kardeşimiz yerleştikleri yerlerde rahatlıkla ve özgürce çalışabilmekte ve geçimlerini sağlayabilmektedirler.

Sağlık ve tedavi konusunda ülkemiz hastanelerinin kapıları sonuna kadar bizlere açık olduğu gibi onlara da açık, bizden bir fakları yok, bizden biri gibiler. Kalıcı olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler kimliklerini rahatlıkla çıkartabilerek çifte vatandaşlık kazanabiliyorlar. Bu ve benzeri hak ve özgürlükler dünya ortalamasının üzerindedir.

Ülkemizin bu kadar özveri ve fedakârlığı sayesinde muhacir kardeşlerimiz huzur ve güven içerisinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Özellikle bu noktadan sonra Suriyeli kardeşlerimizin çalışmaları ve üretime katkı sağlamaları gerekir diye düşünüyorum. Suriyeli kardeşlerimizin yoğun olduğu bölgede olmam itibariyle sokakta, çarşı ve pazarda koronavirüse hiç aldırış etmeden boş boş gezen birçok genç kardeşlerimi sık sık görmekteyim ve duymaktayım. Misafirlik bizde üç gündür derler, bu misal gibi misafirlik dönemi artık bitmiştir, bu kardeşlerimizin de kaldıkları yerlerde üretime, eğitime, sanayiye, ekonomiye, vergiye katkıda bulunmaları gerekir. Bu gençlerini bir kısmı belki delikanlılık çağlarında olduğundan belki de çalışmak istemeyebilir, haylazlığı tercih edebilirler, bunları da bizler ev sahibi olarak, devlet olarak yönlendirmemiz ve süreci daha iyi yönetebilir durumda olmamız gerekir kanaatindeyim. Mesela bu gençler askerlik çağı geldiğinde en azından kendi toraklarında silah altına alınabilmeli, askeri eğitim verilerek geride kalan kardeşlerine yardım elini uzatabilmeli. Askere gidemeyenlerin birçoğu vasıfsız işlerde istihdam edilerek devlet yardımı ile değil de artık kendi kazancı ile geçinebilmeyi ve ayakta durabilmeyi öğrenmelidirler. Örnek verecek olursam; devletin hazine arazilerinde hiç değilse her gün ağaç dikerek ülkemizin yemyeşil olması sağlanarak, hem çalışıp kazanmanın vermiş olduğu sevinç ile memnun olurlar hem de yorularak boş veya malayani işler ile meşgul olmaktan kurtulmuş olurlar.

Eğitim alanında, sahada biri olarak değişik bölümlerde birçok Suriye öğrencilerimiz ile karşılaştığımızda elde ettiğim tecrübeler ışığında şunu da eklemek isterim; Üniversitelerimizde bazı bölümleri seçen öğrencilerin bir kısmı maalesef kendilerinden beklenen performansı verememektedir. Adeta sokakta gezen delikanlılar gibi kampüste de o şekilde hareket etmekte, bir şekilde eline kolay geçen fırsatı geri tepercesine kendilerine verilen emekleri boşa çıkarabilmektedirler. Ama azınlıkta da olsa bazı öğrencilerimiz de var ki Türkçeyi İstanbul lehçesi gibi konuşmakta, bu gibilerin adına ve soyadına bakmayınca yabancı olduğunu bile fark etmeniz zordur. Bu şekilde sınıfında çalışkan ve hatta bizim gençlerimizden daha gayretli olanları da yok değildir, ancak bu azınlıktadır. Gönül ister ki bu koşullarda okuma imkânına kavuşan öğrencilerin en az yarısından fazlasının kendilerine sunulan bu emekleri boşa çıkarmamasıdır.

Bu konuda sergilemiş olduğumuz samimi ve misafirperver anlayıştan ötürü Allah milletimizden ve devletimizden binlerce razı olsun, Cenab-ı Allah muhacir ve misafir kardeşlerimizin bir an evvel vatanlarına, yuvalarına kavuşmalarını nasip eylesin, vatana ve millete iman ve Kur’an’a yararlı birer insan eylesin, Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum