Tunus'un demokratik gelişim aşamasında yerel seçimlerin önemi

Tunus'un demokratik gelişim aşamasında yerel seçimlerin önemi

Tunus’taki yerel seçimler, demokratikleşme yolundaki ilerleyişte kritik bir eşiği temsil ederken, 2019 parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için öngörülerde bulunmamızı da sağlayacak.

Tunus’ta 6 Mayıs’ta yapılacak yerel seçimler, ülkenin siyaseti durumu ve istikrarı için çok önemli. 2011’deki halk devriminden bu yana ilk kez düzenlenecek olan yerel seçimler, 2014 yılında hazırlanan yeni anayasa ile yerel yönetimler konusunda yapılan düzenlemelerin hayata geçirilme ve test edilme süreçlerini de beraberinde getireceği için büyük önem taşıyor. Ülke içindeki siyasilerin ve analistlerin yaptığı yorumlara bakıldığında da, Tunus’taki yerel seçimlerin, ülkenin demokratikleşme yolundaki ilerleyişinde oldukça kritik bir eşiği temsil ettiği görülüyor. Ayrıca söz konusu seçimler, 2019 yılında yapılacak parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda öngörülerde bulunmamıza izin vermesi açısından da önemli.

Tunus’taki yerel seçimleri doğru analiz edebilmek için üç meseleye temas etmek gerekiyor: Öncelikle yerel seçimlerin Tunus siyaseti açısından taşıdığı önem değerlendirmeli, sonra Tunus’taki seçim sürecine dair genel birtakım bilgiler verilmeli. Son olarak ise Tunus’ta öne çıkan iki İslami grup olaran Nahda Partisi ve selefi grupların seçimler karşısındaki tavırları ele alınmalı.

Yerel bir seçim neden önemli olsun?

Yerel seçimlerin Tunus siyasi gündemi ve istikrarına etkisi açısından en önemli husus, bu seçimlerin 2014 anayasasında yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeleri hayata geçirecek olması. Zira 2011 devriminden önce yerel yönetimlerin işleyişine bakıldığında, Habib Burgiba ve Zeynel Abidin bin Ali dönemlerinde, belediyelerin idari ve mali özerkliklerinin olmaması sebebiyle etkin bir şekilde hizmet veremediği görülür. Ayrıca belediyeler arasında hükümet bütçesinden aldıkları pay konusunda da ciddi anlamda eşitsizliğin var olması, ülkedeki yerel yönetimlerin işleyişi konusunda önemli bir eksikliği daha ortaya koyar. Bin Ali döneminde hükümetin belediyeler için ayırdığı bütçenin yüzde 18’inin iç bölgelere, yüzde 82’sinin ise kıyı bölgelerine tahsis edilmesi, ülkede refah ve kalkınma konusunda bölgeler arasında büyük bir eşitsizlik meydana getirmişti. Bu durumun Tunus halkında oluşturduğu memnuniyetsizlik, Dünya Bankası’nın 2014 yılında yayınladığı raporda açık bir şekilde görülüyor. Rapora göre, halkın yüzde 64’ü belediyelerin kendi çıkarlarını temsil etmediğini ve hizmetlerin yetersiz kaldığını düşünmekte.

Yerel yönetimlerin işleyişindeki sözü edilen eksiklikler ve memnuniyetsizlik hususunda, 2014 anayasasında yapılan düzenlemeler önemli gelişmeler vaat ediyordu. Özellikle anayasanın 131. ve 132. maddeleri ile belediyelerin adem-i merkeziyetçi bir yapıya ve idari-mali özerkliğe kavuşmasının öngörülmesi, yerel yönetimler hususunda önemli bir gelişme. Ayrıca belediyelerde temsiliyetin arttırılması konusunda kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, her 6 adaydan birinin 35 yaş altında olması ve partilerin sundukları listelerdeki her yerel seçim biriminde ilk 10 aday arasında muhakkak engelli bir isme yer verilmesinin şart koşulması, yine yerel demokrasinin geliştirilmesi için atılan adımlar.

Seçim süreci nasıl işleyecek?

Yerel seçimlerin Tunus siyaseti açısından önemine dikkat çekildikten sonra genel olarak seçim sürecine bakmak gerekirse, ülke genelinde 50 bin adayın 24 vilayeti kapsayan toplam 350 belediyede 7 bin 177 sandalye için yarışacağı görülüyor. 14 Nisan’da başlayan ve 4 Mayıs’a kadar üç hafta sürecek olan seçim kampanyaları, 5 Mayıs’ta sona erecek. 6 Mayıs’ta yapılacak seçimlerden sonra, sonuçların 9 Mayıs’a kadar açıklanması bekleniyor. Tunus Yüksek Seçim Komisyonu’nun ilan ettiği rakamlara göre, belediyeler için bin 55’i parti, 860’ı bağımsız, 159’u da seçim ittifakı olmak üzere toplam 2 bin 74 aday listesi bulunuyor. Ülkede önde gelen partilerin bölgelere göre sundukları aday listelerine bakıldığında ise tüm vilayetlerde 350 belediye için aday listesi sunan Nahda Partisi’nin ilk sırada olduğu görülüyor. Nahda Partisi’nin ardından, 345 belediyede aday çıkaran Nida Partisi, 119 belediyedeki adaylarıyla Halkçı Cephe, 69 belediyede Demokratik Hareket ve 67 belediyede ise Tunus Projesi geliyor. Seçim öncesinde 10 partinin bir araya gelmesiyle oluşturulan “Sivil Koalisyon” isimli oluşumun ise 43 belediyede aday listesi sunduğu biliniyor.

Nahda

Yerel seçimlerde Tunus’ta öne çıkan en önemli İslami grup olan Nahda Partisi’nin yaklaşımını anlamak için, öncelikle bu partinin siyasi çizgisini ve bu çizgide yaşanan dönüşümü anlamak gerekiyor. Bu konudaki en önemli gelişme, 2016 Mayıs’ında Nahda Partisi’nin genel kongresinde almış olduğu karara dayanıyor. Zira bu kongrede alınan kararla Nahda Partisi “Müslüman demokrat” kimliğini öne çıkarmış ve dini çalışmalardan çekileceğini bildirmişti. Ayrıca Nahda lideri Raşid Gannuşi kongrede yaptığı konuşmada, “Tunus’ta nasıl tüm vatandaşlara yer varsa, Nahda Partisi de gemisinde herkese yer vermeli” diyerek hareketin siyasi yönünü öne çıkarmış ve Nahda’nın tüm farklı kesimleri kapsayan, dini özgürlüğü ve çoğulculuğu kabul eden bir parti olduğunu vurgulamıştı. Partinin aldığı bu kararlar, bugün daha doğru bir şekilde okunabiliyor ve analiz edilebiliyor: 2016’daki hamlesiyle Nahda’nın, gerek Tunus’ta gerekse uluslararası alanda İslamcı partilere kolayca giydirilebilen kimlik ve kalıplardan sıyrılmayı ve demokrat, çoğulcu kimliğini öne çıkararak siyasette kendisine daha rahat hareket edebileceği bir alan açmayı hedeflediği söylenebilir. Özellikle 2011 devriminden sonra Tunus’ta Selefiliğin ve radikalleşmenin artışından sorumlu tutulan Nahda Partisi, kongrede alınan kararlarla kendisini Selefilerden ayrıştırma imkânı da bulmuştu.

Nahda Partisi’nin 2016 yılındaki kongresinde aldığı kararlar, günümüzde yerel seçimler konusunda partinin izlediği siyaseti daha doğru bir şekilde analiz edebilmek açısından önemli. En son 2014 yılında yapılan parlamento ve cumhurbaşkanı seçimlerinde daha geri planda durmayı tercih eden Nahda Partisi’nin, bugün yerel seçimlerde daha rahat ve aktif bir şekilde siyasi alana dahil olmasında, 2016 yılındaki genel kongrenin etkisi olduğu söylenebilir. Demokrat ve çoğulcu kimliğe sahip bir siyasi hareket olarak yerel seçim sürecine katılan Nahda Partisi, bu kimliğinin bir göstergesi olarak, belediye meclis adaylarının yüzde 54’ünü partili olmayan isimlerden oluşturdu. Bu konuda Gannuşi, “Yerel seçimlerin başarılı olması için, Nahda Hareketi listelerinde hem bu hareketin evlatlarına hem de bağımsızlara yer vererek çalışmalarını sürdürecek” diyerek partinin çoğulcu yaklaşımını vurgulamıştı. Ayrıca adaylar arasında birçok “seküler” dış görünüşlü kadın adayın da olması, yine partinin çoğulcu karakterini öne çıkardığının bir göstergesi olarak okunabilir. “Senin belediyen, senin sorumluluğun” sloganıyla seçim kampanyasına katılan Nahda’nın seçimlere yaklaşımını göstermesi bakımından, Gannuşi’nin seçimleri “barışçıl soğuk bir savaş” olarak nitelediğinin de hatırlanması gerekiyor. Bu sözü, Nahda’nın artık daha rahat bir şekilde aktif siyasete katıldığının ifadesi olarak okumak mümkün. Bunların yanı sıra, Gannuşi belediye seçimlerinden sonra partisinin Nida Tunus Partisi ile güç paylaşımına hazır olduğunu açıklayarak uzlaşmanın ve demokratik çerçevenin önemine değindi. Böylelikle Nahda’nın diyalog ve uzlaşıya verdiği önemi bir kez daha teyit etti.

Netice olarak Nahda Partisi’nin yerel seçimlerde, siyasi olarak 2016 öncesine göre daha rahat, aktif ve daima uzlaşı yanlısı olduğu vurgusunu öne çıkaran bir yaklaşım benimsediği söylenebilir.

Selefiler

Tunus’taki ikinci büyük İslami grup olan Selefiler ise radikal selefiler, siyasi selefiler ve “metinci selefiler” olmak üzere dağınık bir yapıya sahip. Radikal selefiler olarak bilinen ve El-Kaide ile bağlantılı görülen en büyük grup olan Ensar el-Şeria 2012 yılında kurulmuş, 2013 yılında Tunus’ta terörist örgüt olarak ilan edilmiş ve birçok üyesi tutuklanmıştı. Siyasi selefiler arasında öne çıkan partilere bakıldığında ise 2012 yılında kurulmuş olan Hizbu’t-Tahrir ve Islah Cephesi görülüyor. Hizbu’t-Tahrir şeriata dayalı bir sistemi öngörmesi ve demokrasi, anayasa gibi Batılı kavram ve kurumlara karşı çıkması sebebiyle seçimlere katılmıyor. Islah Cephesi ise seçimlere sıcak baksa da 2014 yılındaki parlamento seçimlerinde milletvekili çıkaramamış ve ülke genelinde belirgin bir taban bulamamıştı. Metinci selefiler ise halifeliği savunuyor ve demokratik sistemin İslami olmadığına inanıyor. Bu sebeple kendi içlerine kapalı, apolitik bir yapı arz eden metinci selefiler, yalnızca İslam’ın temel metinlerini okumayı ve bu metinler doğrultusunda siyasete karışmadan yaşamayı misyon edinmiş.

Tunus’ta bu grupların yanı sıra, yerel birtakım selefi gruplara da rastlanıyor. Söz konusu yerel gruplar arasında da yerel seçimlere katılım konusunda bir ayrışma mevcut. Hamis El-Majri ve Muhammed El-Hantati isimli iki Selefi şeyhi ortak bir fetvayla “Tunus’ta İslami düzene uymayan seküler bir sistem olduğu ve bu koşullar altında yerel seçimlere katılımın Allah ve Resul’e ihanet olacağını” ifade etmişlerdi. Söz konusu iki şeyh kendilerini “şeriatın savunucusu” olarak tanımlarken, Nahda Partisi’ni “din tüccarı” olmakla itham etmişlerdi. Diğer taraftan, yine bir başka Selefi şeyhi olan Beşir bin Hasan, El-Majri ve El-Hantati’nin açıklamalarının aksine, Tunus anayasasının bölümlerinin çoğunun şeriat ile çatışmadığını ifade ederek, söz konusu iki şeyhin seçimler karşısındaki tavırlarını eleştirmişti. Beşir bin Hasan ülkeye refah ve huzurun gelmesi, işsizlik sorunun üstesinden gelinmesi gibi önemli meselelerin çözülmesi için, halkın seçimlere katılmasının dinen sakıncalı olmadığını belirtmişti. Görüldüğü üzere selefi gruplar arasında yerel seçimlere katılım konusunda oluşmuş bir fikir birliği bulunmuyor. Dolayısıyla selefi cemaatlerin yerel seçimler konusunda farklı tutumlar göstermeleri bekleniyor.

Beklentiler

Son olarak, Kuzey Afrika konusunda anket ve istatistiki veriler bakımından öne çıkan Sigma Conseil’in Aralık-Ocak aylarında yaptığı ve sonuçlarını Şubat ayında yayınladığı anketten bahsedelim. Bu verilere göre, Tunus halkının yüzde 29,7’si Nida Tunus Partisi’ne, yüzde 28,9’u Nahda Partisi’ne ve yüzde 9’u da Halk Partisi’ne oy vereceğini söylüyor. Ayrıca halkın yüzde 37,5’i hangi partiye oy vereceği konusunda kararsız olduğunu söylerken yüzde 33,2’si oy kullanmayacağını ifade etmiş. Fakat yerel seçimlerin sonuçlarından belki daha da önemli olan husus, yeni anayasal düzenlemelerin yerel yönetimlerde uygulanıp uygulanmayacağı. Bu bakımdan önümüzdeki yerel seçimler ve sonrasında yerel yönetimlerin işleyişi, Tunus’un demokratikleşme yolunda vereceği önemli sınavlardan birisi olacak.

[Rumeysa Köktaş Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü'nde (ORMER) Tunus ve Ortadoğu'da Sivil Toplum masasında çalışmalarına devam etmektedir]  

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.