Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

TRT Şeş veya bir tabu yıkılırken (V)

Yasaklarlarla, görmezlikten gelerek ve meselenin üzerini örterek bu konuyu çözmenin mümkün olmadığı yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. Bunca yasaklamalar istenilen neticeyi elde edememişti. Kürtçe unutulmamış ve Kürtlerin büyük bir çoğunluğu Türkleşmemişti.  Bu durum karşısında akılcı bir yol takip etmekten başka bir çare bulunmuyordu. Nitekim öyle de oldu. TRT Kürtçe yayın hazırlığına başladı. Tarih olarak da 1 Ocak 2009 tarihi belirlenmişti. Koordinatör Sinan İlhan, gerçekten çok büyük bir iş başardı. Çok kısa sürede TRT Şeş’i yayına hazır hale getirdi. Açılış günü ekranlara şu anlamlı sözler yansıdı: ‘’Em di bın eyni esmani de ne’’ ‘’Hepimiz aynı gök yüzünün altındayız’’ anlamına gelen bu sözler, günün önemine çok güzel bir atıfta bulunmuştu. Mıhemedo şarkısı nedeniyle 1976 yılında aranan ve aynı yıl önce Suriye’ye ve ardından Almanya’ya kaçarak orada yaşamaya başlayan, yaptığı otuz kaset ve güçlü sesi ile müzik eleştirmenlerinin takdirini  alarak ‘’Kürtlerin Pavarottisi’’ olarak anılan Şivan Perwer’in aynı şarkısının açılış günü seslendirilmesi de gerçekten çok ciddi ve iyi niyetli bir jest olmuştu.

TRT’nin altyapısı ve imkânları ile yapılan ciddi hazırlıkların ardından çok kaliteli bir yayın ile seyircilerin karşısına, tabuları yıkan bir kanal ile çıkmayı başaran TRT Şeş Koordinatörü Dr. Sinan İlhan’ı tebrik etmek gerekir. Başarılı bir bürokratik hayattan sonra böyle önemli bir projeyi gerçekleştiren ve seyirciler ile eleştirmenlerden olumlu puan alan Sayın İlhan’ın bu önemli hizmeti çok daha ileri noktalara götürerek, ülkemizde kalıcı bir kardeşliğe ve barışa büyük katkılarda bulunmasını gönülden temenni ediyoruz.

TRT Şeş’in yayınında dikkat etmesi gereken çok önemli noktalar var. Cumhuriyetin kuruluşundan 86 yıl sonra çok ağır bedeller ödenerek ve çok büyük acılar yaşandıktan sonra hayata geçirilen bu çok ciddi proje, günü birlik politikaların aleti edilmeden geleceğe dönük büyük bir konseptle, yayınına büyük bir ciddiyetle devam etmelidir. Yayın politikasında göz önüne alınması gereken bazı hususları şöyle sıralayabiliriz:

a-Bu kanal, kendisini hiçbir kanalın alternatifi olarak görmemeli ve bu düşünce ile yola devam etmelidir.

b-Bir kültür kanalı olarak, önyargılardan uzak bir şekilde kültürel yapıyı ve zenginliği olduğu gibi yansıtmalıdır.

c-Bin yıldır bu insanları bir arada tutan mana ve inançlara çok özel ve yerinde vurgular yapılmalıdır.

d-Aile yapısını dejenere edecek yayın ve görüntülerden uzak durmalı, bölge insanının hassasiyetlerine titizlikle uyulmalıdır.

e-Dini yayınlar, baştan savma kabilinden yapılmamalı, sayı, kalite ve süresi arttırılmalıdır. 

f- ‘’Dinyaya Dilan, Gulén Edebiyaté ve Rengé Şéwr钒 gibi büyük bir beğeni ile seyredilen programların sayısı arttırlmalıdır.

g- Bediüzzaman Said Nursi, Ahmed-i Cezeri, Ahmed-i Hani, Fakeyé Tayran, Ebdalé Zeynıké, Şeref Han gibi doğu insanın umumunun itimat ve sevgisine mazhar olmuş gönül ve edebiyat erlerinin eserleri hak ettiği şekilde mutlaka değerlendirilmelidir.

h- Çok uzun ve zorlu bir süreçten geçilerek, ‘’dağ Türkleri’’ masalından ‘’kart kurt’’ sesleri arasından ve büyük acılar yaşanarak gelinen bu önemli nokta, modası geçmiş ideolojilerin, evham ve korkuların kurbanı edilmemelidir.

Son zamanlarda konunun barış ve kardeşlik zemininde çözümü için atılan iyi niyetli adımlara hergün yenileri eklenmektedir. 15-16 Şubat 2009 tarihinde Abant Platformu tarafından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkenti Erbil’de düzenlenen ‘’Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’’ başlıklı konferans, gerçekten hem zamanlama ve hem de seçilen yer itibarıyla büyük takdir topladı. Bu önemli toplantıya, Türkiye’den yüze yakın gazeteci, yazar ve akademisyenin katıldı. Bölgeden de çok sayıda aydın ve akademisyenin katıldığı bu konferansın sonuç bildirinde yer alan hususlar ile çok önemli noktalara vurgular yapıldı.

Bu mutabakat konularının başlıcaları şöyle sıralanabilir: ‘’Tarih, coğrafya ve kültür, Türk-Kürt halklarını kardeş kıldı. Bize düşen bu kardeşlik bağlarını güçlendirmektir. Etnik milliyetçilik üzerinde kurulan her türlü politikayı reddediyoruz. Demokratik hak ve hürriyetlerin güvence altına alınması, kurumların güçlenmesi ve ilişkilerde demokratik aktörlerin seferber edilmesi taraflarca vazgeçilmez addedilmektedir. Medyada barışçı, saygılı ve yapıcı bir dilin egemen olmasına gayret gösterilmelidir. Her türlü sorunun çözümünde şiddet yöntemlerini reddediyoruz.’’

Bu arada 1 Mart 2009 tarihinde Şanlıurfa’da ADAG (Akademik Araştırma, Dayanışma ve Geliştirme Vakfı) tarafından düzenlenen ve büyük bir takdir ve ilgi ile takip edilen ‘’Terörün Dinamikleri ve Çözüm Yolları’’ panelinden de kısaca bahsetmek gerekir. Değerli akademisyenlerin, meseleyi bütün yönleri ile ve objektif bir şekilde ortaya koyma gayretleri göz ardı edilmemeli, mutlaka değerlendirilmelidir. Ortam sakinleştikçe, önyargılar yıkılıp, korku dağıldıkça bu meselede yapılacak iyi niyetli ve yapıcı çalışmaların artacağından şüphe yoktur. 

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.