Sünnetullah’dan Allah’a

Putperestliğin ve çok tanrıcılığın birçok nedeni vardır. Putperistlik de bir süreçtir. Sebeplerinden birisi, hadislerde beyan edildiği gibi Nuh Aleyhisselam’la birlikte salihlerin heykellerinin yapılması ve ardından gelen nesillerin bunlara saygıyı aşarak tapınmasıdır.  İslam’daki heykel yasağının nedeni budur. Bir de Hindistan ve kadim Yunan’daki gibi çok tanrılı dinlerin veya paganizmin doğmasının bir başka nedeni de Allah’ın sıfatlarının ayrı tanrılar halinde tasavvuru ve bu hale getirilmesidir.  Bereket tanrısı, yağmur tanrısı, ateş tanrısı vesaire gibi. Allah’ın sıfatlarını tanrılara dönüştürdüler. İslam’da da sıfatlar ile zat ayrımı meselesi çok tartışılmıştır. Özellikle de Mutezile ile Eş’arilik arasında. Mutezile, Eş’ariliği bu hususta kıyasıya eleştirir ve  onların zat üzerine sıfat ilave ederek taaddüdü aliheye (çok tanrıcılığa) neden olduklarını ileri sürmüştür.  Mutezile’ye göre, zatın dışında müstakil olarak sıfat yoktur. Ya da sıfatlar zata mündemiçtir. Ayrı gayrı değildir. Her iki Gazali’nin de (Tuslu ve Mısırlı Gazali) ifadesiyle, aslında bu biraz lafzi ve zorlama bir tartışmadır. Cedel ürünüdür. Her ikisi de sıfatların ispatında hemfikirdir. Bununla birlikte farklı bir noktada Mutezile’de Saneviyye bulaşıklığı vardır. Nedeni de kullara mustakil bir biçimde halku’l ef’al isnat etmesidir. Buna göre, kullar fiillerini kendileri yaratırlar.  

Marifetullah için sıfatları tanımak gerekir. Onun büyüklüğünü ancak sıfatları ve tecellileri üzerinden tanırsınız. Bundan dolayı, ‘Allah’ın zatını tefekkür etmeyin onun efalini ve şuunatını tefekkür edin’ denmiştir.  Sıfatları zatına anahtardır.  Sıfatlarını tanımayınca, Yunan filozofları gibi taş gibi bir tanrı tasavvuruna saplanırsınız.  Sıfatlar Allah’ın yüceliğinin açılımını ifade eder. Sıfatlar olmasa zatın yüceliğini ve büyüklüğünü anlamak ve marifetullaha gitmek mümkün değildir. Lakin bunun tefrit basamağı ise sıfatları zamanla müstakil hale getirerek farklı tanrılara dönüştürmektir. Maalesef bu, başta kadim Yunan ve Hind de olmak üzere bütün dünyada yaşanmıştır.

*
Esbap ile müsebibu'l esbabı ayırmak da natüralizme kapı aralamakta yani tabiatı, yaratıcıya dönüştürmeye vesile olmaktadır.  İnsan esbabı tanıdığı gibi müsebbibu’l esbabı da tanıdığında muvahhit olur.  Bu onu tecellilere ve gölgelere tapınmaktan korur.  Yunan paganizminin bir başka sızma noktası ise tabiata müstakil bir varlık isnadıdır. Esbapta kalmak harfi manaya değerinden fazla kıymet atfetmektir. Esbap esasında dini terminoloji ile söylendiğinde sünnetullahtır. Allah’ın şan ve işlerinin bir hikmet ve sistematik içinde yürümesidir. Kimileri Allah’ı inkar ederek onun işlerine veya sünnetullaha tapınmakta veya ona mutlak güç atfetmektedir. Mutezile’nin Allah’tan bağımsız kula fiil isnadı gibi kimi natüralistler de Allah’tan bağımsız olarak tabiata fiil veya yaratıcılık isnat ediyorlar. Buna esbapperestlik veya natüralizm diyoruz. Bu natüralizmin göstergelerinden birisi de determinizm yani zorunluluk meselesidir. Esbabın etkileriyle zorunluluk arzetmesidir. Burada yine İbni Teymiyye ile Eş’ariler arasında biraz fark vardır. Elbette Bediüzzaman’ın ifade ettiği gibi esbabın sukut ettiği yerler ve zamanlar var.

Sünnetullah ile kerametullah ve esbap ile müsebbibu’l esbab arasındaki bağlantıyı kurduğumuzda dengeyi yakalamış oluruz. Daha önce ‘teşekkele binefsihi’ şeklinde ifade beyan eden yani Allah’ın evreni ve kainatı yaratmadığını söyleyen İngiliz evrenbilimci, Profesör Stephen Hawking anlaşılan son dönemde müsebibu’l esbabı keşfetmiş görünüyor.  Hawking, 1988'de çok satan kitabı "A Brief History of Time - Zamanın Kısa Tarihi"nde Evren'in yaradılışında Allah’ın rol oynamış olabileceği yolundaki görüşlere yer vermiş ve "Eğer bütün bir teori kurabilirsek bu insan mantığının nihai zaferi olacaktır. Hem bu sayede Tanrı'nın aklını da anlayabiliriz" demişti. Ancak, "The Grand Design - Büyük Tasarım" kitabında Evren'in başlangıcını izah etmek için Tanrı'ya başvurmaya ihtiyaç olmadığı görüşünü dile getiriyor.  Şimdi bütün bunlardan sonra yeniden rüşte ermiş ve doğru yolu bulmuş görünüyor. Allah tamamına erdirsin.  

Yazıları sese dönüştüren bir bilgisayar yardımıyla konuşan ve yıllardır Allah'ın varlığını inkar eden açıklamaları ile ateistler arasında öne çıkan ünlü Fizikçi Stephen Hawking 70. yaşına girdiği şu günlerde herkesi şaşırtan bir açıklama ile yeniden karşımıza çıktı.  Hawking, "evrenin oluşumu bilimsel bir gerçekliğe dayanır ve bu Tanrı'nın olmadığı anlamına gelmez" dedi. Kanal D Londra Temsilcisi Ayşegül Ekinci'nin röpörtaj yaptığı Hawking ilk kez Allah'ın varlığını ikrar etti. Röpörtaj sırasında sorulan bir soruya Hawking'in çalışma ekibinin de şaşırdığı görüldü. Hawking Tanrı ile ilgili sorulan soruya "Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu hiçbir şekilde, Bilim Kuralları'nı (biz sünnetullah  diyoruz) koyan ve onları da yaratan bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez..."  cevabını verdi. Dolayısıyla ünlü fizikçi neden sonra avamın bedahetle bulduğu doğruyu kendisi ilmi bir disiplinle bulmuş oldu. Bu, sünnetullah ile müsebbibu’l esbabı birbirine bağladığını gösterir.  İnşallah Hawking muhitten merkeze ve muhitler muhitine bir yolculuk yapar.

Bisetten evvel Bahreynli bir kahin olan Satih Hazreti Peygamberin gelişini müjdeleyenlerden birisiydi. Yemenli olup Şam tarafında bir manastırda yaşadığı da gelen rivayetler arasındadır. Bedeninde hiç kemik yoktu. Şekil ve kıyafetçe benzeri görülmemiş, daima arka üstü yatan bir kimseydi. Bir yere götürüleceği zaman kendisini çuval gibi toplayıp hayvan üstüne yükletirlermiş. Velhasıl, insana benzemez, dilinden başka azası oynamaz acaip kılıklı bir insan olup buna rağmen gayet güzel, düzgün fesih ve beliğ sözler söyler ve nice sonra meydana gelecek şeylerden haber verirmiş. Satıh metafiziki alemden haber verirken Hawking ise fiziki alemden haber vermektedir. Bununla birlikte Hawking’in fiziği metafiziğe bağlaması doğru yolda atılmış ilk adımdır.  Dileriz, hakkın sözcüsü ve doğru yolun göstericisi ve fiziğiyle metafiziğe köprü olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum