Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Koğak ve Bediüzzaman!

Mufassal Tarihçe-i Hayat'ta şöyle bir cümle yer alır:

"Ancak Nurşin'de ne kadar zaman kaldığı belli değildir. Buradan ayrıldıktan sonra “Kuğak” isminde bir köye gelir."

Üstad'ın ilk hayatında bu kabil belirsizlikler maalesef çok fazla. Olanlar da tasnif edilmemiş veya edilememiş. Kronoloji yok, tezadlar çok fazla, isim benzerlikleri çok fazla karışıklığın sebebi olmuş. İster istemez el yordamı ve galib bir kanaatle yol almaya çalışıyoruz.

Peki, Üstad niçin Koğak'a/Kuğak-Dokuzpınar gitmiş? Ne kadar kalmış? Kimden ders almış? Niçin ve ne zaman ayrılmış? Meçhul...

İster istemez tarih, tahayyül ve tasavvura sığınıyoruz. İşte bu kısacık cümlenin romana akseden kısa bir temessülü:

***

Said'in yönünü çevirdiği Koğak Medresesi, sekiz yüz yıldan beri taş duvarları arasında talebelerin fasılasız ilim öğrendiği karaltısı, Kur'an kıraat eden çocukların sesi sinmiş toprak damı ile uzaktan göründüğünde, bütün gün yürümüş olmaktan yorgun düşmüştü.

Şeyh Burhaneddin-i Koğakî'nin sekiz asır önce kurup mülkünden geniş iratlarla yaşamasını temin ettiği vakfiyesi ile Koğak Medresesi, son asırda Mevlânâ Halid-i Bağdadî Hazretlerinden de ders alan Molla Resul-i Sıpkî'nin şöhreti ile yeniden büyük canlılık kazanmış, talebeler için câzibe merkezi olmuş, bölgenin Müslüman Kürt halkı için ise mânevî bir diyar vaziyeti almıştı.

Molla Resul gibi, Doksan Üç Harbi şehidi Halid-i Örekî de Koğak'a yeniden irtifa kazandıranlardan olmuştu ki, Said, bu zâtın ilmine dair anlatılanları her yerde merak ve dikkatle dinliyordu.

Norşin'de iken kulak misafiri olduğu bir hâtıra Örekî'ye karşı duyduğu hayranlığı büsbütün kamçılamıştı. Genç bir müderrisin anlattığı hâtıranın üç büyük kahramanı var: Molla Resul, Molla Abdurrahman-ı Melekendî ve Hâlid-i Örekî.

kogak2.jpg

Sonraları zamanın Gazali'si olarak da yâd edilen Örekî, Koğak'ta okurken bir gün üst üste Molla Resul'e ardı arkası gelmeyen sualler sorup bezdirir. Molla Resul, daha fazla dayanamayıp bu zeki talebeyi medreseden kovar.

Birkaç gün sonra ise Halid'in otuz kilometre mesafedeki Mollakend köyü Medresesi'nde, Melekendî'nin yanında tahsiline devam ettiğini öğrenir. Muradı, Hâlid'i bir parça tedib etmekten ibaret olan Molla Resul'ün beklemediği bu vaziyet canını çok sıkar. Molla Resul'e göre, Abdurrahman-ı Melekendî, Örekî'yi himaye yerine medreseye sokmayıp Koğak'a geri göndermeliydi.

Melekendî'ye hesap sormak üzere soluğu Mollakend'de alır. Molla Resul'ün medreseye hışımla dalışını gören Melekendî renk vermemeye çalışarak bu şöhretli müderrise izzet ve ikramda bulunur. Bir namaz öncesinde Molla Resul bütün ciddiyetiyle Melekendî'ye der ki:

"Nasıl oluyor da kovduğum bir talebeye ders verme liyakatini kendinde görüyorsun? Hem kovulan talebe en yakın medresede kendine yer bulursa açtığın bu yolun sebebiyet vereceği neticeyi hiç mi düşünmüyorsun? Beyzavî'den sana kısa bir yer göstereceğim, ben abdest alıp dönünceye kadar çözebilirsen Halid'e ders verme liyakatine sahib olduğunu teslim edeceğim. Aksi takdirde işiteceklerine hazırlıklı ol!"

Molla Resul, abdest için ayrıldığında bir yere saklanmış olan Halid-i Örekî'yi bulan Melekendî,

"Gel!" der. "Başımı büyük bir belaya soktun, yardım et de Molla Resul gelmeden şu meseleyi çözelim."

Birlikte ibarenin mânâsını çözdükten sonra Örekî saklandığı yere geri döner. Abdestini alıp gelen Molla Resul ise zaferinden emin gülümseyerek,

"İbareyi çözdün mü, mollam?" der.

Melekendî,

"Çözdüm." deyip müşkil ibareyi tane tane açıklar.

Bunun Abdurrahman-ı Melekendî'nin işi olmadığını anlayan Molla Resul der ki:

"Kur'an-ı Kerim'e yemin ederim ki, verdiğin mânâ doğru. Lâkin yine Kur'an-ı Kerim'e yemin ederim ki, bu mânâyı sen yalnız başına vermiş değilsin. Ya sana Hz. Hızır (a.s.) öğretmiş olmalı ya da Örekî'nin bu işte parmağı var!"

Hatırayı anlatan genç müderris, talebelere Halid-i Örekî gibi olmalarını telkin ederken farkında olmadan Said'i de Koğak'a yönlendirmişti.

kogak1.jpg

Murat Nehri üzerinde yapılan baraj sularına gömülen dokuz asırlık Koğak Medresesi'nin iç yakan görüntüsü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum