Mutluluğun kaynağı

Ne güzel örnektir Yunus Emre ifadeleri.

Herkes bilir bizim Yunus’u ama tanıyanlar o kazar az ki.

İşte böyleyiz biz.

Her yerde sloganlaştırdığımız, yani öldürdüğümüz Yunus, Mevlana, Bediüzzaman sözleri dolaşır. Ama biz onlar hakkında şöyle birazcık düşünmekten yoksunuz. Söz nakletme zengini, o sözleri düşünme fakiriyiz.

Herkesin bildiği, internet sayfalarında çokça dolaşan o Yunus alıntısını hepimiz biliriz. Mealen:

“Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları, bana Seni gerek Seni.”

Vay be deriz, adam Allah için cenneti bile istemiyor. Bu yorumun ne kadar soyut, ne kadar havada kaldığını hepimiz biliriz. Cennet nedir, köşk ile huri nedir, Sen dediği nedir, kimdir düşünmeden.

Bir defa İslam Peygamberi Hz. Muhammed (asm) bir çok duasında cennet istemiş, cehennemden de korunmasını istemiştir.

Peygamber Efendimiz dualarında cennet isterken Yunus’un cennet istememesi başlı başına bir yanlış anlama.

Yunus bize cennetin, içindeki bütün güzellikleriyle huzur, saadet, mutluluk kaynağı olamayacağını anlatıyor. Bizi mutlu edecek olan cennet ve içindekiler değil, cennet ve içindekilerin sahibi olan Yaratıcıdır. Çünkü mutluluk dediğimiz şeyin sahibi ve yaratıcısı da sadece O’dur. Mutlu veya mutsuz olma duygusu çöpten bulduğumuz bir şey değil. Yaratılan, ikram edilen bir şey.

Neden bir fakire hiç karşılıksız yardım ederken mutlu oluyoruz, neden bir anne bebeğini severken mutlu oluyor, karşılıksız her türlü bakımını yapıyor, neden kitap okur, bir şeyler öğrenirken mutlu oluyorum? Neden bir insana haksızlık, kötülük yapınca mutsuz oluyorum?

Bu duygular benim değil. Bana verilmiş. Sevdiğim bir şeyi bana sevdiren de O, sevmediğim bir şeyi bana sevdirmeyen de O. Benim sevmediğim, kaçtığım bir çürük elmaya kurtlar bayılarak koşuyor.

Benim yaratıcım bu duygularımla beni eğitiyor, terakki ettiriyor. “Mutluluğu eşyada, fani yaratıklarda aramayın” diyor.

Yunus da işte tam buraya dokunuyor. “Cennet bile mutluluğumuzun kaynağı olamazken, dünyanın faniliklerinde mutlu olmayı arama” diyor bizlere yüzyıllar öncesinden. “Dünyada da cennette de saadetin kaynağı yaratıcıdır” diyor. “Varlık bizi mutlu edemez. O varlık vesilesiyle bizi mutlu eden, mutluluğun kaynağı olan yaratıcıdır. Ben O’nu bilmek ve tanımak istiyorum” diyor Yunus.

Bu dünya hayatta her şeye sahip olup, hepimizi filmleriyle güldüren ama intiharı seçen Robin Williams’ları da gördü. Onun öldüğü gün bir genç; “Ya bu işte bir terslik var, bu adam hepimizin hayal ettiği, peşinde koştuğumuz her şeyin çok daha fazlasına sahip. Bu adam intihar etmiş olamaz. Biz onun sahip olduklarının yüzde  birine sahip olsak dünyanın en mutlu insanı olacağımızı zannediyoruz” demişti hayretle.

Mutluluğumuzun da mutsuzluğumuzun kaynağı da eşya değil. Sahip olduklarımız hiç değil.

Sadece bizim bakış açımız, varlığa ne ve kim adına baktığımız.

Cenneti, ahireti ne ve ne zamanda bildiğimiz.

Kendimizi tanımamız.

Cennet de, ahiret de ötelerde değil, şimdi, burada, bulunduğumuz anda.

Yorumlarımızda.

“Beni nasıl bilir ve tanırsanız, size öyle muamele ederim.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum