Siz Tevrât’ı parça parça kâğıtlar yapıp, Muhammed’in sıfatlarını gizliyorsunuz!

Siz Tevrât’ı parça parça kâğıtlar yapıp, Muhammed’in sıfatlarını gizliyorsunuz!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), En'am Sûresi 91-93. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

91-Hâlbuki (yahudiler:) “Allah hiçbir insana birşey indirmedi” dediklerinde, Allah’ı O’nun şânına lâyık bir sûrette (hakkıyla) takdîr edemediler. De ki: “Mûsâ’nın insanlara bir nûr ve bir hidâyet olarak getirdiği Kitâb’ı kim indirdi? (Siz) onu (Tevrât’ı) parça parça kâğıtlar yapıp, onları(n bir kısmını) açıklıyorsunuz; (Muhammed’in sıfatları gibi) birçoğunu da gizliyorsunuz!” Bununla berâber ne sizin, ne de atalarınızın bilmediğiniz şeyler size (Kur’ân’da) öğretilmiştir. (Ey Resûlüm! Sen Tevrât’ı da, Kur’ân’ı da) “Allah (indirdi)!” de; sonra onları bırak, daldıkları (bâtıl) içinde oynasınlar! (*)

92-Ve işte bu (Kur’ân), mübârek, kendinden önceki (kitab)ları tasdîk edici olarak, bir de şehirlerin anası (olan Mekke’nin ahâlisi)ni ve etrâfındaki kimseleri korkutasın diye onu (sana) indirdiğimiz bir kitabdır. Ve âhirete îmân edenler, ona (o Kur’ân’a) îmân ederler (**) ve onlar namazlarına devâm ederler.

93-Buna rağmen Allah’a karşı yalan uydurandan veya kendisine birşey vahyolunmadığı hâlde: “Bana vahyo­lundu” diyenden ve: “Allah’ın indirdiği (âyetler) gibi ben de indireceğim” diyenden daha zâlim kim olabilir? Bu yüzden o zâlimleri, ölümün şiddetleri içinde (can çekişirler) iken bir görsen ki melekler (can alıcılar olarak) ellerini uzatmışlar (onlara): “Çıkarın canlarınızı! Allah’a karşı hak olmayanı söylüyor olduğunuzdan ve âyetlerine karşı büyüklük taslamakta bulunduğunuzdan dolayı, bugün aşağılayıcı (bir) azâb ile cezâlandırılacaksınız!” (derler).

(*)Yahudi âlimlerinden pek şişman bir adam olan Mâlik bin Sayf, bir kısım yahudilerle birlikte Resûl-i Ekrem (asm)’ın yanına gelerek, Kur’ân hakkında tartışmaya başladı. Peygamber Efendimiz (asm) da: “Mûsâ (as)’a Tevrât’ı indiren Allah aşkına soruyorum, ‘Allah, bir hıbr-ı semîne (şişman âlime) buğz eder!’ diye Tevrât’ta buluyorsun değil mi? Sen ise hıbr-ı semînsin!” buyurunca Mâlik bu söze kızarak, önce “evet” dediği hâlde sonra: “Allah hiçbir insana bir şey indirmedi” dedi. Bunu işiten diğer yahudiler: “Yazık sana! Mûsâ’ya da mı? Ne için Mûsâ’ya indirileni de inkâr ettin?” dediklerinde: “Beni Muhammed kızdırdı da ondan böyle dedim” dedi. Yahudiler de ona öfkelenerek, onu reislik makāmından azledip, yerine Ka‘b bin Eşref’i ta‘yîn ettiler. (Celâleyn Şerhi, c. 2, 395)

(**)“Hiç imkânı var mı ki, bu kâinâtın Sâni‘i (san‘atkârı), yüz bin diller ile mahlûkātını (yarattıklarını) birbiriyle konuştursun ve onların konuşmalarını işitsin ve bilsin; kendisi konuşmasın. Hâşâ! Hem hiç akıl kabûl eder mi ki, kâinâttaki makāsıd-ı İlâhiyesini (İlâhî maksadlarını) bir fermân ile bildirmesin ve muammâsını (sırrını) açacak ve ‘Mahlûkāt ne yerden geliyorlar? Ve ne yere gidiyorlar? Ve ne için böyle kāfile kāfile arkasında buraya gelip, bir parça durup gidiyorlar?’ diye üç dehşetli suâl-i umûmîye (herkesi ilgilendiren suâle) hakīkī cevab verecek Kur’ân gibi bir kitâbı göndermesin. Hâşâ!” (Şuâ‘lar, 11. Şuâ‘, 230)