Sincaplara özgürlük

Muhammed OLGU

ABD'nin kuzeyinde mevsim normallerinin üstünde bir hava yaşatılıyor. Aniden bastıran kar bir çok şehirde yolları kapattı. Devrilen ağaçlar yüzünden yukarı eyaletlerde ortalama beşyüz bin civarında insan elektriksiz kaldı. Elektrik olmayınca haliyle su ve ısınma da olmuyor. Ama yetkililer hızlı bir biçimde çalışıyorlar. Hayat normale dönüyor.

Hay ismi bütün güzelliği ile tecelli etmeye devam ediyor. Bu soğuk eyaletlerden birinde orman içinde bir yerleşim yerinde sincaplar mutlu mutlu bir şekilde birbirleri ile oynuyorlar.

Kah biri, bir ağacın arkasına saklanıyor kah bir taşın üstüne zıplıyor. Diğeri ise park edilmiş arabadan eşya indiren çifti büyük bir insan gibi uzun uzun süzüyor.

Burada sincaplar çok mutlu hayat yaşıyorlar. Onların mutluluğunu bozacak hareketlerden insanlar sakındırılıyor. Sincapların yaşam alanını koruyan bir yer, yaşanılabilir bir yerdir.

Burada doğal yaşamı korumak için her türlü yasal önlem titizlikle hayata geçirilmiş. Sincaplara sağlanan yaşam hakkı geyiklerden saklanmış değil. Hatta geyiklere daha bir özen gösteriliyor. Geyiklerin geçtiği yollarda sürücülerin dikkatli olması için yollara levhalar konulmuş.

Sincaplara ve geyiklere sağlanan özgürlük insanlardan esirgenmiş mi peki? Hayır, tam tersine her türlü insanın hayat hakkı özenle korunmaya çalışılıyor. Özgürlük ve güvenlik arasındaki ince denge zaman zaman özgürlük aleyhine bozulsa da genel trendde bu denge hassas bir biçimde korunuyor.

Bundandir ki, kilometrelerce uzakliktaki Türkiye'den kalkıp buralara okumaya ve yaşamaya gelen başörtülüler var. Uzun yıllar önce gelmiş azınlıklar ise hala Türkiye özlemi çekiyorlar.

Kendi memleketlerinde bulamadıkları özgürlüğü ve yaşam alanını sincapların ve geyiklerin ülkesinde bulmuşlar. Bu bir ülke güzellemesi değil durum tespitidir. (Zalim dış politikalarını örnek alacağımıza hakkı gözeten iç politikaları bizim için iyi bir örnek teşkil edebilir.)

Kendi memleketinde hor görülmüşler, burada kendilerince bir hayat kurmuşlar. Ama hepsinde bir burukluk, bir memleket özleminin var olduğunu anlamak zor değil. Yakın zamanda yıl dönümünü kutladığımiz cumhuriyet kendi insanına mutluluk getirmiş olsa Anadolunun diyarından bu insanlar kopupta buralara savrulurlar mıydı?

Cumhuriyet siyasal erkin elinde bir tırpan gibi tüm kesimleri biçen bir araca dönüştü. Bir avuç elit dışında kimse cumhuriyeti coşku ile kutlamıyorsa bu cumhuriyetin sorunu değil cumhuriyeti manasız bir isim ve resimden ibaret gören Kemalist elitlerin sorunudur. Bu kesimin sesinin hala gür çıkması hayra alamet değil.

Cumhuriyeti bayrak edinenler önce tüm azınlıklara hayatı zehir ettiler, sonra dindarları biçtiler, sonra Türklerin tarih ve cedleri ile olan bağlarını kestiler, sonra Alevilere zulmettiler ve sonunda Kürtleri ve başörtülüleri mağdur ettiler. Cumhuriyeti isimden ibaret görenler cumhuriyeti tüm kötülüklerin mehazı haline getirdiler.

Cumhuriyeti alet edenlerin yaptıkları kötülüklerin cumhuriyete mal edileceğini önceden hisseden Bediüzzaman ilk dönem eserleri ile ön bir baraj kurmaya çalıştı ama gelen dalga o kadar azgın idi ki tahribatın envanterini çıkarmak için bile 80 yıl geçmesi gerekti.

Bugün envanter aşağı yukarı belli oldu. Tahribatın boyutunu hepimiz biliyoruz. Bunu tamir için yapacağımız yeni anayasa Cumhuriyet ile barışmak için iyi bir vesile olabilir. Eğer olursa gelecek yıl 10 gün boyunca cumhuriyeti kutlayabiliriz. Ama içi cumhur ile doldurulmuş bir şekilde. Bunun icin yapacağımız anayasa her kesimin yaşam hakkını gözetmelidir. Sadece insanların değil tabiatın da hayvanların da hayat hakkını ve bu arada sincaplarin da özgürlüğü korunması gerekir.

Nitekim Osmanlı'da herkesin hayat hakkı korunduğu gibi hayvan haklarının da korunduğu, beygirlere fazla yük yüklenmemesi ve haftada bir gün tatil hakkının verilmesi için padişah fermanının çıkarıldığını biliyoruz. Hayvanı önemsemek insani önemsemenin alt koşuludur. Sincapların, geyiklerin yaşam alanını korumayan bir anayasa kendi insanlarından bir kesimi kolaylıkla feda edebilir.
Ama bizim feda edebileceğimiz bir kesimimiz yok artık.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.