Serdar kardeşime

Ekrem KILIÇ

Zâlimânedir elbet mayası siyâsetin,
Bundandır bulaşmamış, kaçınmış ehl-i Kur’ân.
Târîh şâhidi olmuş bir hayli cinâyetin;
Ne güzel şerhediyor bunu Bedîüzzamân…

Yazmıştım bir manzûme, gözünden kaçmış demek;
“Şeyh Edebâlî” diye başlıyor, ona da bak!
Yalnız hakka tarafdâr, insâflı olmak gerek:
Zulmü tasvîb etmeyiz, doğrusunu ararsak…

Hiçbir şey yüzde yüz sâf, günâhsız olmaz fakat;
İktidârla birlikte can-ciğer değil miydi?
Siyâsetle iç-içe olmak değil mi sakat?
Menfeatler çatıştı, güçlü zayıfı yedi…

Îmân hizmeti sâfî kalmazsa böyle eğer,
Tarafgîrlik hissiyle o da olur bir zâlim.
Koltuğu kapmak için neler yapılmış meğer?
Misliyle mukàbele oldu büyük mezâlim…

Hazret-i Hüseyin’i şehîd eden zihniyet,
İktidâr ve saltanat hırsları değil miydi?
O’nu çağıranlarda da vardı aynı niyet;
Zulüm, bu hâkimiyet tohumunda gizliydi…

İktidâr rakîbini fark edince boş durmaz!
Sezar’a hançer vuran Brütüs haklı mıydı?
Bir muhtar bile basit koltuğunu kapdırmaz;
Bunca plan Hizmet’de çoktandır saklı mıydı?

Üstâd’ına hakkıyla talebe olan kişi,
Gayr-i meşrû yollara böylece başvuramaz!
Bedîüzzamân olsa onaylar mı şu işi?
Hakka tâbî olmayan, kendi düşer, ağlamaz!

Memleket düze çıkmış gidiyorken âtiye,
Vurulan bu darbeyi tasvîb etmek mümkin mi?
Düşünelim bir kere: kime yaradı, diye…
Olanların sâiki hak mı; garaz mı, kîn mi?

Görünürdeki sebeb herkes sandı: Dershâne!
Türkiye  keşmekeşin içine sürüklendi;
Yabancı devletlere oldu iyi bahâne:
Vatandaşın boynuna kaç trilyon yüklendi…

Kılıçlar girmez kına, iki taraf da azgın;
Toz – dumandan görünmez işin hakk-ı sezâsı!
Kîn bürümüş gözleri, öldüresiye kızgın…
İlâhî hükme kaldı tarafeynin cezâsı!

Sulh, tek “aslah tarîkdir”; harb ise çok ağır yük!
Bu işin tarafgîri kimse de olur zâlim;
Fitili ateşleyen tarafın suçu büyük!
Doğruyu ancak bilir Hak Teâlâ-yı Alîm…

Korumak için halkı daha büyük zarardan,
“Halkçı-ırkçı” görüşe oy vermeyiz bu seçim.
Şahsî beklentimiz yok aslâ bu iktidârdan!
Parti kurup çıksınlar memnûn olmayan kesim…

Şu çirkin siyâsetden Hizmet’i ayırdedip,
Ehven-i şer olursa, müteveccih olunur.
Halk, sandıkta kötüyü hep eylemişdir te’dîb;
Siyâsetde “muktesid meslek” böyle bulunur….

Manzûme uzun oldu, okuyucu bıkacak;
 “Nurcuyuz, siyâsetçi değiliz!” Sözün özü…
Bu olaydan bizlere şöyle bir ders çıkacak:
Şeytân – melek fark etmez siyâsetçinin gözü…

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.