×
Anasayfa
Risale-i Nur
Özel
İslam
Bediüzzaman
Nur Talebeleri
Güncel
Dünya
Aile
Ayasofya
Eğitim
Ramazan
Tefekkür
Osmanlıca
Röportaj
Risale-i Nur'u Sadeleştirme Tartışması
Hayat
Otomobil
Bilim - Teknoloji
Kültür Sanat
Edebiyat
Ekonomi
Toplum
Sosyal - Medya
Sağlık
Kitaplık
Spor
Kariyer
Ajanda
İlan - Tanıtım
Kutlu Doğum Etkinlikleri
العربية
Bilgi Bankası
☰
Anasayfa
Risalei nur Haberleri
Füruat-ı İslâmiye, değişmeye kàbil bir libas değildir
Şu memleketin mezar taşları dahi birer muallim hükmündedir
Dinsizliği mutaassıbâne kendine bir din ittihaz etmek saklı kalmayacak
Dünyayı başıma ateş yapsanız, hakikat-i Kur'âniyeye feda olan bu baş size eğilmeyecek!
Kur'an'ı Resul-i Ekremden (asm), belki Hazret-i Cebrail'den işitiyor gibi dinlemek
Şeâir-i İslâmiye'ye ilişmek, umumun hukukuna tecavüzdür
Tabirat-ı Nebeviye ve İlâhiye, hayattar ve sevabdar bir cilt, bir deri hükmündedir
Resul-i Ekrem'in (asm) ecdadı hangi dine inanıyordu?
Ehl-i Cennet ve ehl-i Cehennemin libasları
Risalelerde, Kur'ân ve Resul-i Ekrem (asm) kelimesinde öyle bir tevafukat görünüyor ki
Yazılarımda ne kadar güzellik ve tesir bulunsa temsilât-ı Kur'âniyenin lemeâtındandır
Doğrudan doğruya Kur'ân kendi kendini müdafaa edecek
Rıza-yı küfür küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür
Ezan, namaz tesbihâtı, Fâtiha ve Sûre-i İhlâs'ı başka lisanla ifade etmek çok zararlı
Kur'ân kelâmullah olmazsa, Arştan ferşe düşer gibi sukut eder
Dindar bir adam, din muhabbeti için Allah'ı kendi keyfine konuşturmaz
Mevlid'de geçen Cenâb-ı Hakkın Resul-i Ekrem'e (asm) 'Sana âşık olmuşum' tabiri
O zât (asm) ümmetinin her nevi musibetleriyle endişedardır
Allah'ın hiçbir yerde olmadığı halde, her yerde hazır ve nazır olmasının sırrı
Vahdetle iş gördüğü için, bütün eşya birtek şey kadar kolay olur
Şu kâinatta, nihayet derecede san'atça ve kıymetçe yüksek ve âli bir keyfiyet görünüyor
Kudret-i İlâhiye için en büyük şey en küçük şey kadar kolaydır
Cenneti halk etmek, bir bahar kadar kolaydır
Hiçbir şey O'na ağır gelemez yalnız emreder, yapılır
Bütün mevcudat ilm-i muhît sahibinin irade-i külliyesine delâlet eder
Ey insan! Aklını başına al, dikkat et, nasıl bir Zât seni bilir ve bakar, bil ve ayıl!
Hayır isteyen O'ndan istemeli, iyilik arzu eden O'na yalvarmalı
Şu mahlûkat, izn-i İlâhî ile âlem-i gaybdan gönderiliyor
Hayatı veren kim ise, bütün kâinatın Hâlıkı da O'dur
Bu âlemde en mühim zât budur, Hâlıkımız hakkında en mühim söz onundur
Semâvî tokatlarla zalimleri imha etmek isteyen perde arkasında birisi var
Yüksek dellâl, doğru keşşaf, muhakkik üstad, sadık muallim
Nev-i beşerin enbiyadan sonra en keskin nazarlı taife-i azîmesi
Risale-i Nur, yüz parçasıyla, bu zâtın sadakatının birtek burhanıdır
Binler evliya, üstadları olan bu zâtın sadıkıyetine ve risaletine şehadet ediyorlar
Şakk-ı kamer, bir volkanla inşikak eden bir dağ gibi mümkündür
Kur'ân'ın kafiyelerinde bir nevi i'câzı var ki tam huzuru muhafaza eder
Kulaksız, kalbsiz, ilimsiz tabakasına karşı Kur'ân'ın alâmet-i i'câzı
Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan meydana çıktığı vakit insanlarda iki şiddetli his uyandırdı
Resul-i Ekrem'in (asm) Kur'ân'dan sonra en büyük mu'cizesi kendi zâtıdır
Artık sizinle çok söyleşmem zira bu Âlemin Reisi geliyor
O dakikada dünyada ondan daha sevgili adam bana olmazdı
Kılıç elinde, Resul-i Ekrem'e (asm) 'Kim seni benden kurtaracak' dedi
Sürâka'nın atının ayakları yere saplandı, kaldı
Resul-i Ekrem'in (asm) hıfzı ve ismeti bir mu'cize-i bâhiredir
Uzzâ denilen putu tahrip ettikleri vakit, içinden siyah kadın şeklinde bir cin çıktı
Gazve-i Bedir'de, gökle yer arasında, beyaz libaslı, atlı zâtları gördük
Resul-i Ekrem (asm) ferman etmiş: Size ders vermek için Cebrail böyle yaptı