Tarih İçinde Hasan Feyzi Yüreğil

Mustafa ORAL

(1895-1946)

Oğuzlar’ın Yüreğil boyu Adana’ya yerleşerek Yüreğil Beldesini kurarlar. Bilahare bir kısmı Anadolu’ya yayılır. Bunların bir bölümü Denizli’nin Acıpayam ilçesine gelerek Yüreğil köyünü kurarlar. Şâir, edib, mutassavıf ve muallim Hasan (Feyzi) Yüreğil 1895 yılında işte bu köyde Ömer Efendi ve Ayşe Hanım’ın oğlu olarak dünyaya gözlerini açar. Ömer Efendi 01.07.1855 tarihinde dünyaya gelir; 25.12.1939 yılında vefat eder. Ayşe Hanım 01.01.1877 yılında dünyaya gelir; 28.12.1952 tarihinde dünyadan geçer.

Aile bilahare Denizli’ye yerleşir. Hasan’ın Bahriye Hanım’la olan evliliğinden Hikmet, İsmet, Ali Fikret, Fatma Nihal ve Muharrem İlhan isimli beş çocuğu dünyaya gelir. Aile üyelerinin çoğu genç denilecek yaşta vefat ederler. İsmet 1928 yılında doğar, 1970 yılında dünyadan geçer. Bahriye Hanım 06.07.1975’te Rabbine kavuşur. Hikmet 1975 yılında sonsuzluğa erer. Muharrem İlhan 20.05.1936 tarihinde dünyaya gelir, 31.01.1979 tarihinde 43 yaşında kalp hastalığından dünyasını değiştirir. Kabirleri babasının yanındadır.

Ali Fikret Yüreğil, Hasan Feyzi ve Bahriye çiftinin üçüncü evladı olarak 1928 tarihinde Denizli’de dünyaya gözlerini açar. 75 yaşında 2003 yılında ebedi menzile varır. İzmir, Buca Kabristanına emanet edilir.

Fatma Nihal Hanım hayattadır ve İzmir’de ikamet etmektedir.

Akrabaları genç denilecek yaşta vefat ettiği için Hasan Feyzi hakkında çok fazla bilgi tespit edilememiştir. Ailesi kitaplarını bir camiye vermiştir. Bir kısmını da Konya’dan birileri alıp götürmüştür. Bu konudaki ilk elden bilgiler Ali Fikret vasıtasıyla günümüze kadar gelmiştir. Fikret, Bediüzzaman ile tanışmadan önce babasının halk arasında Yüreğilli Muallim Hasan Efendi olarak bilindiğini söyler.

Hasan Feyzi gençlik yıllarında arkadaşlarıyla...

Siret-i Feyzi

Hasan Feyzi kısa boylu, zayıf, nahif, halim selim, son derece nazik ve kibar, yumuşak huylu, yumuşak sesli, güler yüzlü, hoşgörülü, zeki bakışlı, melâmeti hâli ile yaşayan abidevi bir şahsiyettir.

Namaz aşığı Hasan Feyzi

Miraç ile Rabbine doğru sonsuz bir yolculuğa çıkan Peygamber aşığı Hasan Feyzi’nin yanında namazın ayrı bir ehemmiyeti vardır. Sohbetlerinde, vaazlarında sık sık bunu dile getirir. Aile efradını da bu yönde teşvik eder. Evini küçük bir mescid haline getirir. Oğlu Fikret o günleri hasretle anarken babasının en büyük hediyesinin namaz olduğunu söyler.

“Sabah, ezan okunduğu zaman gelir, üzerimizden yorganı alır ve ‘Kalkın bakayım. Kalkın da şu seher vaktinde ezanı dinleyin.’ derdi. Her namaz suresi için 25 kuruş verirdi.”

Odasından çok fazla çıkmaz. İbadetle meşgul olduğu saatlerde yanına gelinmesini istemez. Bir gün namaz vakti hanımı birden içeri girince sesini yükselterek, “Sana kaç defa söyledim. Bu şekilde odaya girme. Onları rahatsız ediyorsun.” der.

Kardeşi Nevzat’ın eşi Necmiye Hanım, Feyzi’nin sesini ilk kez bu kadar yüksek işitir. Evde yokluğu, varlığı belli olmayan birinin bu kadar yüksek sesle konuşmasına şaşar. Çok sonra anlar ki, “onlar” dediği ihtimal ki melekler, ruhanilerdir.

Bazıları Hasan’ın abdestsiz namaz kıldığı yalanını yayar. Hüseyin Kambir de bu yalana inananlardandır. Fakat Feyzi iftiralardan haberdar değildir. Bir ara birlikte kırlara giderler. Namaz vakti gelince Feyzi, Kambir’e seslenir. “Bu gün sen imam ol, ben abdest tazeleyeyim. O zaman nurun ala nur olur.” der. Bu sözleri duyan Kambir yaptığı hatanın farkına vararak mahcup olur.

Feyzî bir ara dostları Hamamcı Efendi ve Belli Çavuş ile yemiş ticareti yapar. Ezan okununca sergiyi açık bırakıp namaza giderler. Civardan bazıları malların çalınmasından endişe ettikleri için sergiyi kapatmalarını söylese de Feyzi uyarılara itibar etmez. ‘Hiçbir şey olmaz. En fazla bir iki tane yerler.’ diyerek camiye gider.

Denizli’deki konak

Kardeşleri evlense de aile yıllar içinde bütün kapıların ortak bir avluya açıldığı bir evde oturmaya devam ederler. Kardeşi Nevzat ve eşi Necmiye Hanım da beş yıl bu evde oturur. Aslen Bandırmalı olan, evlilik vesilesiyle Denizli’ye yerleşen Necmiye Hanım Denizli’de kaldığı günlerde Bediüzzaman’ı birkaç kez görme bahtiyarlığına erer. O günlerde genç olduğu için Üstad’ın ve Feyzi’nin makamını tam anlamıyla idrak edemez. Fakat Feyzi’nin kendine özgü yaşantısı onu çok etkiler. Feyzi, başka insanlara hiç benzemiyordur. Bambaşka bir dünyanın insanıdır. Düşünceleri ve tavırları çok farklıdır. Az yer; yumurtanın yarısı gıda olarak yeter. Az konuşur. Olaylara az tepki verir. Buna rağmen sülalede en çok onun sözü geçer. Biri rüya gördüğünde ondan yorum ister. Anlatılmadan rüyayı söyler, yorum yapar.

Feyzi otuz yıl öğretmenlik yaptıktan sonra bir süre Buldan işi dokuma malları alıp satar. Bir süre de kuruyemiş ticareti yapar.

Gittiği yerlerde sohbet halkaları oluşturur. Öğrencilerinden Cafer Tayyar Hoca Efendi, Feyzi’nin halkı aydınlatan bir kandil olduğunu söyler. Delikliçınar’daki Cillov Mescidine gidip gelir. Gerekmedikçe konuşmaz. Garip, içine çekik halleriyle dikkat çeker. Altıntop Camiindeki vaazlarında Efendimiz’i (sav) anlatırken ağlar, ağlatır.

Denizli’de 1940’lı yıllarda bazı camiler, türbeler, medreseler ve tarihi yapılar yeni yerleşim alanları oluşturma gerekçesiyle yıkılır. Kabirleri park yaparlar. Şimdilerde Candoğan Parkı olarak bilinen yer de bunlardandır. Medrese ve camileri yıkıp sinema yaparlar. Hüseyin Kambir’in de içinde bulunduğu Çaybaşı esnafı huzursuzdur. Feyzi’den medet isterler. “Cami yerinin üstüne sinema yapılır mı…” diye üzüntülerini dile getirirler. Feyzi de yaşananlardan dolayı çok üzgündür. Çaresizlik içinde inler.

“Bunu bir bilene sorun. Yarı bilip de konuşmayana değil de bilerek konuşana canım feda olsun…”

Ruhuna el-fatiha…

* Kaynak:

https://www.kitapyurdu.com/kitap/ruyalar-rahlesinde-hasan-feyzi-yuregil/730476.html&publisher_id=10964?_gl=1*1yk5mtm*_up*MQ..*_ga*MTM5MTk3NTk3My4xNzYwNTU1ODky*_ga_9024PBD45N*czE3NjA1NTU4OTEkbzEkZzAkdDE3NjA1NTU4OTEkajYwJGwwJGg1NjUyNjAxMzg.

Hasan Feyzi çocuklarıyla birlikte…

Hasan Feyzi’nin eşi Bahriye Hanım

Hasan Feyzi’nin kızı Fatma Nihal Hanım

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.