Risale-i Nur’un Marifetullah derslerinde takip edilen usuller, esasen insanın imanını güçlendirmeye ve Allah’a olan kulluk bilincini artırmaya yönelik olan bir dizi tarz-ı telakki, metod ve yaklaşımdır. Bediüzzaman Said Nursi, eserlerinde temel olarak dayandığı ve hedeflediği prensipleri seb’a semâvat kaidesine göre 7 maddede şöyledir:
1.Akıl ve kalp arasındaki denge
2.Kur'an’a dayalı deliller
3.Tevhid ve vahdet
4.Sürekli manevi tefekkür:
5.Misallerle açıklama
6.Felsefi ve bilimsel argümanlar
7.İmanî ve ahlaki temeller
Bu maddeler, Marifetullah yolculuğunda hem aklı hem de kalbi kullanan, kitap temelli, felsefe ve bilimle diyalog kuran, pratik ahlâk ve sürekli tefekkürü esas alan dengeli bir sistemi ifade eder.
1.Akıl ve kalp arasındaki denge: Risale-i Nur, insanın akıl ve kalbini birbirini tamamlayacak şekilde kullanmasını teşvik eder. Akıl, Allah’ın varlık ve kudretine dair marifetullah delilleri anlamada yardımcı olurken, kalp ise iman hakikatlerini kabul etme ve bu hakikatlere derin bir şekilde teslim olma noktasında önemli bir rol oynar.
Bilgiler akıl yoluyla anlaşılır, yorumlanır ve doğrulanır. Kalp ise bu bilginin pratik hayat ve maneviyat alanında deneyimlenmesi (irfan) için gereklidir.
2.Kur'an’a dayalı deliller: Marifetullah derslerinde, Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatları gibi temel tevhidî konular, Kur'an-ı Kerim'in âyetlerine dayandırılarak açıklanır. Kuru bir fikir ve tez olarak ileri sürülmez.
Kur’an-ı Kerim, evrendeki her şeyin Allah’ın varlığına, kudretine, hikmetine işâret eden bir âyet olarak görülür ve gosterilir. Buna marifetullahta derinlik kazanmak olarak bakabiliriz. Bu bakımdan Risale-i Nur, her şeyin Allah’ı tanıma ve anlama yönündeki birer işâreti olarak değerlendirilmesini savunur.
Bunu da "Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup, denizler mürekkeb olsa, Cenab-ı Hakk'ın kelimatını yazsalar, bitiremezler."[1] Âyetinden istinbat ederek çıkarımda bulunmuştur.
3.Tevhid ve vahdet: Marifetullah ve Muhabbetullah derslerinde, Allah’ın birliği, tevhid meselesi sık sık nazara verilir.
“Vâhidiyet içinde ukûlü boğmamak ve kalbler Zât-ı Akdes'i unutmamak için, daima vâhidiyetteki Sikke-i Ehadiyeti nazara veriyor.”[2]
“Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan, hadsiz kesret-i mahlûkatta tezahür eden vâhidiyet içinde ukûlü boğmamak için, daima o vâhidiyet içinde ehadiyet cilvesini gösteriyor.”[3]
Her şeyin Allah’ın kudret, ilim, hikmet terazisinde var olduğu ve bir kader planında ilerlediği gerçek anlamda vurgulanır.
4.Sürekli manevi tefekkür: Risale-i Nur’un usûllerinden biri de, sürekli olarak Allah’ı tefekkür etmek ve O’nun varlığını her an hissetmektir.
“Demek hayat, bir nokta-i mihrakıye hükmünde; muhtelif sıfât birbiri içine girer, belki birbirinin aynı olur.
Güya hayat tamamıyla hem ilimdir, aynı halde kudrettir, aynı halde de hikmet ve rahmettir ve hâkeza…”[4]
Bu, insanın ruhsal derinliğini artırmak, dünyevi kaygılardan uzaklaşmak ve gerçek huzuru bulmak için temel bir yol olarak kabul edilir. Bir tefekkür ve tezekkür murakabesi olarak adlandırabiliriz bunu.
5.Misallerle açıklama: Risale-i Nur’un her dersinde çeşitli misâller, benzetmeler, tasvirler, betimlemeler ve kıssalar kullanarak, soyut iman hakikatlerini somutlaştırır. Böylece meselelerin daha kolay anlayabilmesini sağlar ve derinlemesine düşünmesine yardımcı olur. Hem de bu metod Kur'an'ı Kerim'in metodu olduğu için zihinlerde betimlemeler ve misâller daha kalıcı oluyor.
Anlaşılması zor hakikatler, hem pratik ve somut misaller (analojiler, kıssalar) hem de güncel felsefi ve bilimsel verilerle desteklenir. Bu, mesajın hem sıradan insana hem de entelektüel kişiye ulaşmasını sağlar.
Bunu Haşir Risalesinde “Risalelerde teşbih ve temsilleri, hikâyeler sûretinde yazdığımın sebebi; hem teshil, hem hakâik-i İslâmiye ne kadar mâkul, mütenâsib, muhkem, mütesânid olduğunu göstermektir.
Hikâyelerin mânâları, sonlarındaki hakikatlerdir.
Kinâiyat kâbîlinden yalnız onlara delâlet ederler.
Demek, hayâlî hikâyeler değil, doğru hakikatlerdir.”[5] şeklinde ifâde edildiğini okumaktayız.
6.Felsefi ve bilimsel argümanlar: Risale-i Nur, İslam’ın hakikâtlerini savunurken, modern bilimin bulgularını da kendi lehine kullanır. Bu, hem akılcı bir yaklaşımı hem de imanî hakikatlerin evrensel geçerliliğini ortaya koyma adına önemli bir usuldür. Yani, dinî hakikatler ile bilimsel gerçekler birbirini çelişmeyen iki alandır ve birbiriyle uyumlu şekilde anlatılır. Bir çelişki ve çatışma değil bir madalyonun iki yüzü gibi olduğunu gösterir.
“Âlem-i insâniyette, zamân-ı Âdem'den şimdiye kadar iki cereyân-ı azîm, iki silsile-i efkâr; her tarafta ve her tabaka-i insâniyede dal budak salmış, iki şecere-i azîme hükmünde…”[6] devam etmektedir kıyâmete ve Cennet ile Cehenneme kadar da devam edecek.
7.İmanî ve ahlâkî temeller: Risale-i Nur'un bir başka önemli usulü, iman ve ahlâkın birlikte ele alınmasıdır. İman yalnızca bir inanç itikad meselesi değil, aynı zamanda insanın ahlâkî hayâtını doğrudan şekillendiren bir gerçektir. Marifetullah derslerinde, iman hakikatleri kişinin günlük hayatında nasıl bir davranışa dönüşmelidir sorusu sıkça işlenir. İtikad ve amelin birbirini desteklemesi gerektiğini, takvâ insan kalbinin süsü olduğu, ameller insanı istikamette ve diri tuttuğunu ders vermektedir.
Bilgi yalnızca teoride kalmaz; tefekkür ve imanî-ahlâkî temeller yoluyla hayata geçirilir. Amaç, kuru bilgiden ziyade, eylemle bütünleşmiş bir marifete ulaşmaktır. İtikad ve amel bütünlüğüdür.
Nasilki semâvat yedi tabaka halinde, bizde yedi maddede geleneksel İslâmî ilimlerdeki üç ana disiplin olan Kelam, Tasavvuf ve Fıkıh yönleriyle dengeli ve kapsamlı bir eğitim modelini temsil ettiğini ve bazı özelliklerine temas etmeye çalıştık.
Çünkü bu usul, modern laik, seküler dünyanın meydan okumalarına karşı, tevhid merkezli akıl, kalp, bilim, felsefe ve ahlakı bir potada eriterek dengeli, iknâ edici ve maneviyatı güçlü bir Müslüman şahsiyet inşâ etmeyi hedefleyen eşsiz bir eğitim modelidir.
Bu sebeple Eğitimde Bediüzzaman Modeli Iska Geçilmemelidir!
Selâm ve selâmet hedefi daimâ ilerlemek ve terakki etmek olanlara olsun.