İnsanın en güçlü özelliği duygularında görülebilir. Ruhun beden ülkesinde devam etmesi de duygu cihazlarını kullanması ile mümkün olmaktadır. Sevinmek, üzülmek, sevmek, nefret etmek, özlemek, beklemek… İçimizde susturmaya çalıştıkça artan duygular vardır. Beklemek bu duyguların başında gelir. Bu duyguyu susturamazsınız. Hayatınıza anlam katan, yaşama sevinci veren şeyleri umutla beklersiniz, hayatın meşgaleleri arasında koşuştururken beklemek, hayal kurmakla yakamıza yapışır. Hayallerimizin gerçekleşmesi umuduyla beklemek, hayatın zorluklarını kolaylaştırır.
Konumu ve statüsü ne olursa olsun insan hayatta hep bir şeyler bekler.
Dünya ya geliriz büyümeyi, severken sevilmeyi, mutlu olmayı, bekleriz.
Hayal kurarız bunun gerçekleşmesini, bekleriz.
Ev sahibi, araba sahibi, çalıştığımız işte başarılı olmayı bekleriz.
Çocuklarımızın büyümesini, başarılı olmalarını, ahlaklı olmalarını, namaz ehli, meslek sahibi olmalarını, bekleriz.
Hayatımız beklemekle geçer.
Beklemek, sabretmektir,
Beklemek, ümit etmektir, ümidin ikiz kardeşi gibidir beklemek.
Şarkıda beklemeye razıyım, ümidim olsun yeter deniliyor.
İsteklerimize kavuşmanın şartı,
Ümitle, sabırla beklemektir.
Beklemek, özlemektir. Özlenen gelecekse beklemek güzeldir.
Beklemek bir direniştir. Her an ayakta olmaktır. Düşmana, haksızlığa, zulme, vahşete karşı tetikte durmaktır. Bugün bunu Gazzeli kardeşlerimiz mallarını, canlarını feda ederek, şehit olarak yapıyor.
Gazzeli kardeşlerimizin direnişi insanlığın vicdanının dirilişine, hidayetine sebep oluyor.
Gazzeli kardeşlerimiz her an şehadet şerbetini içmeyi bekliyor.
Beklemek…
Duraktakiler için, otobüs beklemek.
Gurbettekiler için, memleketine gideceği günü beklemek.
Hikmet ve sebepler dünyasında yaşıyoruz. Beklemek, hikmet ve sebeplere riayet etmektir.
Tarlaya tohumunu atan çiftçiler için, sabırla ürününü alacağı günü beklemek.
Kavun, karpuz, incir, şeftali, üzüm, kaysı… Yemek için yaz aylarını beklemek.
Kirada oturanlar için, ev sahibi olacakları günü beklemek.
Hastanedeki hastalar için, umudunu yitirmeden taburcu olacağı günü beklemek.
Orduda askeri personel için, bir üst rütbeye ulaşacağı günü beklemek.
Askerlik yapanlar için, sevinçle terhis olacağı günü beklemek.
Öğrenciler için, dört gözle mezun olacağı günü beklemek.
Sporcular ve spor takımları için, şampiyon olacakları günü beklemek.
Nişanlılar için, heyecanla evlenecekleri günü beklemek.
Evliler için, sabırla çocukları olacağı günü beklemek.
Ebeveynler için, evli çocuklarını "neşeli ailesini" beklemek.
Bütün dostları İstanbul’a giden için, İstanbul’a gideceği günü beklemek.
İstanbul’daki Yayladağı’lılar için, her yıl Yusuf hocamızın organize ettiği "aş yeme buluşma"sını beklemek.
Hasret çekenler için, kavuşacakları günü beklemek.
İnananlar için, on bir ayın sultanı Ramazan ayını beklemek.
Hac kaydı yapanların, kurada isimlerinin çıkmasını beklemek.
İman hakikatlerine gönül verenler için, Fecr-i Sadıkı beklemek.
Müminler hutbe dinlemek ve Cuma namazı kılmak için, Cuma gününü beklemek.
Hatip hutbeyi, “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor". (Nahl Suresi 90. Ayet) ayetini okuyarak bitirir.
Kalem doğru bilgiyi, adaleti, hikmeti yazmalıdır.
Doğruyu, hikmeti, adaleti yazan kalem ehli için, barış ve refahın hakim olduğu dünyayı beklemek.
Dervişe, “İnsanı en çok ne yorar?" diye sormuşlar. "Allah'tan başkasından beklemek yorar." demiş
Beklerken araçlar amaç olmamalı, bu insanı yorar.
Parayı araç olarak kullananın beklemesi tevekkül içinde olmaktır. Bunlar açgözlü olmayan, cömert, mala ve paraya gereğinden fazla düşkün olmayan, kanaatkâr, iktisatlı tok gözlü insanlardır.
Tevekkül, sebeplere müracaat ettikten sonra neticeyi Allah’tan beklemektir.
Parayı amaç olarak görenlerin beklemesi paragöz içinde olmaktır. Kimdir paragöz? Tamamıyla hırsa kapılan, açgözlü, cimri, mala, paraya çok değer veren, hep mal, gayrimenkul, para biriktiren, paylaşmayan, düşeni, muhtacı görmeyendir. Paragöz bencildir. Ben kazandım, ben başardım der. Narsist özellikler gösterebilir. Paragözleri yaptıkları işler yorar, huzur bulamazlar. Her şeyden hep şikâyet ederler. Paragöz, kirli çıkındır.
Kirli çıkının özelliği, bir kişinin birikmiş fazlaca malı ve parası olmasına rağmen bu durumdan kimsenin haberinin, bilgisinin olmasını istemez. Davranışları kirli çıkınları ele verir. Paragözün tuzu kurudur. Paragöz menfaati için kendisine iyilik yapanları bile satabilir. Paragözün gözü doymaz. Bu gözü ancak toprak doyurur.
Samimi, ihlaslı müminler devamlı Allah’ın fazlını ve rahmetini beklerler.
Zengin Müslümanlar zekât verecekleri zamanı beklerler.
Dünya mümin için Cennetin bekleme salonudur.
Meyve almak için ağacı toprağa dikiyoruz.
Ağaç ne yapıyor? Bekliyor. Çiçekleri, yaprakları, meyveyi ona Allah asıyor, takıyor.
Hayatımızın devamı için de vücudumuzda binlerce fiil, yaratılıyor, yaptırılıyor. Bu fiillerin yapılmasında bizim hiçbir müdahalemiz yok. İnsan kendine malik değil. Sahibi var. Biz sadece bekliyoruz.
Hayat ve beklemek iç içe iki mefhum, hayat sanki beklemek için verilmiş,
Bu dünya bir han bir bekleme salonu…
İmtihana gönderilenlerin sorulara cevap vermek için bekledikleri salon.
"Musibet ve sıkıntının geçmesini sabırla beklemek ibadettir." Hadis-i Şerif
Madem çiçekleri, yeniden dirilişi görmek için kıştan sonra baharı beklemek gerekiyor.
Dünya ebedi bahardaki çiçekleri, tekrar dirilişi görmek için bekleme salonudur…
Dünya bir misafirhanedir. İnsanların az beklediği bir misafirhane.
Misafirhanedeki beklemeler zincirleme devam ederken,
Sonuçta, herkes için geçerli olan, ölümü beklemek.
Ölümde beklenir mi demeyin.
Çiftçiler tarladan ürününü alacağı günü,
Asker terhis olacağı günü,
Hasta taburcu olacağı günü,
Toprağın altında çürüyen tohum filiz olacağı günü,
Beklemiyor mu?
"Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O her şeye hakkıyla kadirdir." (Rum Suresi: 50.)
"Hadsiz emellerin, elemlerin varsa; merak etme, nihayetsiz bir rahmet seni bekliyor." Risale-i Nur
Her tohum kışın yer altında çürüyüp, baharda dirildiğine göre,
Ölüm yok olmayı, idam olmayı değil, tekrar dirilmeyi,
Dünya hayatındaki görevimizden terhisi, mekânımızın değişmesini,
Başta Kâinatın Efendisi Efendimize (sav), annemize, babamıza, yakınlarımıza, dostlarımıza kavuşmayı, beklemektir.
Ölüm, imtihanı kazanan için cennet bahçelerini beklemektir.
İmtihanı kazanmanın şartı,
"Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle (farzlarla) ziynetlendiriniz (süsleyiniz) ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz." Risale-i Nur