Kazanan kim?

Mehmet Abidin KARTAL

Kazanmak, bir şeyi elde etmek, sahip olmak, bir durumdan fayda sağlamak, amacıyla yapılan çaba sonucunda o şeyin kişinin eline geçmesidir. Aynı zamanda birinin duygularını, güvenini, saygısını ya da sevgisini elde etmektir.

İnsanın fıtratı kazanmaya yöneliktir. Kaybetmek istemez. Hiçbir öğrenci üniversiteyi kazanmayacağım demez. Öğrencinin hedefi çalışarak üniversiteyi kazanmaktır. Bu insanın fıtratıdır. "Fıtrat yalan söylemez". Yaratılış yalan söylemez. İnsanlar rızıklarını temin etmek için hayatları para kazanmakla geçer. Burada ölçü, paranın helal dairede kazanılıp, helal dairede harcanmasıdır.

Canlı olsun cansız olsun, bitki olsun hayvan olsun her varlık, fıtratının icabını yerine getirir.

Toprağa atılan çekirdek, tohum "Ben sümbülleneceğim, meyve vereceğim", der doğru söyler. Yumurta, "Ben piliç olacağım" der, Allah’ın izni ile olur. Yani her varlık, her hal ve şart altında kendi fıtratına uygun olarak hareket eder.

İnsanın fıtratında her şeyden önce hür yaşamak arzusu, zulme ve haksızlığa karşı koyma, kazanma meyli mevcuttur. İnsanın tercihi ona kazandırır veya kaybettirir. İnsan neyi kazanmalı?

Kazananlar, kaybedenler…

Kazanan, çalışan mı? Tembel mi? Çalışan.

Kazanan, alim mi? Cahil mi? Alim.

Kazanan, cömert mi? Cimri mi? Cömert.

Kazanan, doğru mu? Yanlış mı? Doğru.

Kazanan, kötü mü? İyi mi? İyi.

Kazanan, seven mi? Nefret eden mi? Seven.

Kazanan, dost mu? Düşman mı? Dost.

Kazanan, tenkit eden mi? Teşvik eden mi? Teşvik eden.

Kazanan, haram mı? Helal mi? Helal.

Kazanan, alın teri mi? Hırsızlık mı? Alın teri.

Kazanan, nikâh mı? Zina mı? Nikâh.

Kazanan, evliler için çocuk isteyen mi? Çocuksuz yaşayan mı? Çocuk isteyen.

Aile, çiçek bahçesidir. Çocuklar çiçeklerdir. Bahçe, çiçeksiz olur mu?

Kazanan, namaz mı? Beynamaz mı? Namaz.

Kazanan, Umre ve Hac yolcusu mu? Şeytanın yolcusu mu? Umre ve Hac yolcusu.

Kazanan, zekât mı? Faiz mi? Zekât.

Kazanan, eli sıkı olan mı? İnfak eden mi? İnfak eden.

Kazanan, gıybet yapan mı? Dilini tutan mı? Dilini tutan.

Kazanan, zorlaştıran mı? Kolaylaştıran mı? Kolaylaştıran.

Kazanan, kıskanç mı? Güven veren, paylaşan mı? Güven veren, paylaşan.

Kazanan, şikâyet eden mi? Sabırlı olan mı? Sabırlı olan.

Kazanan, muhtaca yardımcı olan mı? Düşene tekme vuran mı? Muhtaca yardımcı olan.

Kazanan, anne ve babasına "öf" bile demeyen mi? Onları huzur evine koyan mı? "Öf" bile demeyen.

Kazanan, Müslüman mı? Münafık mı? Müslüman.

Kazanan, iman mı? Küfür mü? İman.

Kazanan, hak mı? Batıl mı? Hak.

Kazanan, haksızlığa karşı direnen mi? Haksızlığa karşı itaat eden mi? Direnen.

Kazanan, vicdan mı? Vahşet mi? Vicdan.

Kazanan, güçlü olan mı? Haklı olan mı? Haklı olan.

Kazanan, nefsini yaşayan mı? Sünneti yaşayan mı? Sünneti yaşayan.

Kazanan, dünyayı ahirete tercih eden mi? Ahireti dünyaya tercih eden mi? Ahireti tercih eden.

Bu listeyi uzatabiliriz. Bazen kaybedenler kazanıyormuş gibi gözükebilirler. Fakat sonuçta kaybederler. Çünkü "Fıtrat yalan söylemez".

Kazanan güçlü gibi gözüküyor.

Tarihi süreçte zaman zaman güçlü olanlar, zalimler, katliam yapanlar, soykırım yapanlar geçici olarak kazanmışlar. Zalimler sonuçta tarih sahnesinden silinmişlerdir. Fıtrat diyor ki, "Küfür devam eder, zülüm devam etmez". "Allah zalimleri imhal (mühlet verir) eder, fakat asla ihmal etmez”. Tarih bunun örnekleri ile doludur.

İşte bunlardan biri, tarih sahnesinde 13.yüzyıl boyunca Moğol istilaları, zulümleri 20 milyondan fazla insanı vahşice katletmiştir. O zaman dünya nüfusunun az olduğu düşünülürse katliamların büyüklüğü daha iyi anlaşılır. Saldırdıkları şehirlerdeki çoluk, çocuk, kadın, erkek ayrım yapmadan herkesi katletmişler. Her şeyi yakıp yıkmışlar. Kütüphaneleri yıkarak ilmi, insanlığın zihni yok etmişler.

Sonuç, "Fıtrat yalan söylemez ", "Küfür devam eder, zülüm devam etmez" 13. Yüz yılda 20 milyondan fazla insanı vahşice katleden Moğol zulmü sona ermiştir. Kıyamete kadar hak ve batıl mücadelesi devam edecek. Sonuçta hep hak kazanacak.

21. Yüz yılda da Moğol vahşetinin bir benzeri yaşanıyor.

Tam iki yıl oldu. Katil, zalim Siyonist İsrail, Gazzeli kardeşlerimizin semasında her gün ölüm kusan bombalarla, silahlarla, nice katliamlar, nice soykırımlar gerçekleştirdiler. Bombalar altında ölmek yetmiyormuş gibi, açlıkla, susuzlukla Gazzeli kardeşlerimiz, bebekler, çocuklar, kadınlar, erkekler ölüyorlar. Kıtlıkla da mücadele eden Gazze Şeridi'nde açlıktan hayatını kaybedenlerin sayısına her gün yenileri ekleniyor. Dünya ekranlardan seyrediyor. Biz 2 milyar İslam alemi, 8 milyar insanlık ailesi hipnoz olmuşuz sadece zulmü ve vahşeti izlemekle ve seyretmekle yetiniyoruz. Gazze'de bebekler yürümeyi öğrenemeden ölmeyi öğrendiler. Gazzeliler için her sabah kanla, ateşle ve açlıkla başladı. Akşamlar ölüm ve dehşetle geldi. Babalar evlerine dönemedi. Dönecek evleri de kalmadı…

Birkaç hafta önce Gazze'de bir Cuma namazında hatip, "Ey insanlar ben açım, konuşma takatim yok. Siz de açsınız, dinlemeye gücünüz, mecaliniz yok. Kalkın namaz kılalım" diyordu. Bu sözler, sözün bittiğini gösteriyor… Yazacak söz kalmadı.

Acilen uluslararası toplum, katliamların durdurulması, ablukaya ve sistematik aç bırakmaya son verilmesi için harekete geçmelidir. Bunun için "Küresel Sumud Filosu" Akdeniz’in değişik limanlarından yola çıktı. Duamız bu somut küresel tepkinin hedefine varmasıdır. Yoksa dünya Gazze’nin yok oluşunu, haritadan silinişini seyredecek. Müslümanlar, insanlık buna izin verecek mi? İzin verilirse Müslümanlar ve insanlık kaybedecek. Siyonist yılanın başını ezecek yok mu?

Gazze imtihanı kazandı

Müslüman bu çağda, kendi imanını, değerlerini yaşamakla, kendisine sunulan hayatı yaşamak arasında bir çelişki içerisinde bocalamaktadır. Öyle ki bazen hiç farkında olmadan esasen benimsemediği bir hayat tarzını yaşar hale gelebildiği gibi bazen de görerek ve bilerek, başkasına özenerek, onun var benim niye yok diyerek, dünya hayatını ahiretine tercih edebilmektedir. Çoğu ailelerde, çevremizde, sokaklarda bunun örneklerini görebiliriz. Dünyayı, dünyaya bakan, maddi istekler ve heveslerimize bakan yüzünden ötürü severek yaşayarak onu bilerek ve isteyerek ahirete tercih etmiş oluyoruz. "Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler." (İbrahim suresi, 3. ayet)

Gazzeli kardeşlerimiz ahireti dünyaya tercih ediyorlar. Her gün esasında televizyonlarda bunu seyrediyoruz. Gazze’de yaşananları başka türlü açıklayamazsınız. Ölüme, şehadete düğüne bayrama koşar gibi koşmaları, mallarını, canlarını feda etmeleri, imanlarını zirvede yaşamaları, Allah’a teslimiyetleri, sünneti yaşamaları, sabırları, tevekkülleri ahireti dünyaya tercih etmektir. Bu tercih bütün dünyada İslâm’la ilgili üretilen ezberleri, algıları "Güneş balçıkla sıvanmaz" gerçeğiyle yerle bir etti. Mehmet Akif; "Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi" diyordu. Bugün Gazze, Gazze’de şehit olarak en büyük makamı kazanan mazlumların kanları dünyanın her köşesindeki insanların, gençlerin gönüllerinde İslam’ı filizlendiriyor, vicdanları uyarıyor, hidayete ermelerine vesile oluyor, tevhidi kurtarıyor. Gazze insanlığa gerçek ve ebedi hayatın ahiret hayatı olduğunu anlatıyor. Gazze görevini yaptı, yapıyor. Gazze imtihanı kazandı. Güçlüysem haklıyım diyen sistemden destek alan katil Siyonist İsrail kaybetti? Bu dünya ya niçin gönderildik? İmtihanı kazanmak için değil mi? Biz ne yapıyoruz? Fani dünya hayatını, ebedi ahiret hayatına tercih ediyoruz. Hâlbuki dünya hayatı oyun ve oyalanmadan ibarettir. Hepimizin sonu, sonsuzluk bizi bekliyor. Sonsuzluk aleminde, "Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz. " (Tirmizî, Kıyamet 1)

Gazzeli kardeşlerimiz, bombalar altında katledilirken, açlıkla, susuzlukla şehit olurken ne diyor? Kazanmanın şifresini söylüyorlar, yaşıyorlar" Hasbunallahu ve nimel Vekil ve nimel Mevla ve ni'me'n-nasîr. Allah bize yeter O ne güzel Vekil ne güzel Mevla ne güzel Yardımcıdır". (Ali İmran Suresi 173. Ayet) "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Allah tan geldik yine Ona döneceğiz "(Bakara suresi, 156. Ayet)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.