Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

İnsânın Asıl Amacı: Ramazân Risâlesi Işığında Mânevî Yükselişe Doğru

RAMAZÂN OKUMALARI-28

PSİKOLOJİ BİLİMİ EŞLİĞİNDE RAMAZÂN RİSÂLESİNİN BİRİNCİ NÜKTESİNDEKİ HİKMETLERİ ANLAMAYA DEVÂM

“Acaba böyle ulvî ubûdiyete ve şeref-i kerâmete iştirâk etmeyen insânlar insân ismine lâyık mıdırlar?"

3.İNSÂNIN MÂNEVÎ İDEÂLLERE ULAŞAMAMASI

Bedîüzzamân'ın sorusunda dile getirilen, ulvî ubûdiyete ve şeref-i kerâmete iştirâk etmeyen insânların insân ismine lâyık olup olmadığına dâir sorgulama, insânın mânevî yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki sorumluluğunu vurgular. Bu, sâdece bireysel bir muhâsebe değil, aynı zamânda toplumsal bir değerlendirme çağrısıdır. İnsânın varlık sebebinin bu yüksek mânevî ideâllere ulaşmak olduğu düşüncesi, maddî dünyânın ötesinde bir amaç ve anlam arayışını ifâde eder.

Bu bağlamda, Bedîüzzamân'ın bu sorgulaması, insânı yalnızca fiziksel varlığı ve dünyevî başarılarıyla değerlendirmek yerine, onun mânevî gelişimi ve Allâh’la olan ilişkisine odaklanmaya dâvet eder. Ulvî ubûdiyet ve şeref-i kerâmete ulaşamayan insânlar, bu mânevî yolculukta geride kalmış olabilirler; ancak bu, onların potansiyellerini fark etmeleri ve bu yüksek ideâllere doğru ilerlemeye başlamaları için bir çağrıdır.

Bedîüzzamân Hazretlerinin işâret ettiği "İnsânın Mânevî İdeâllere Ulaşamaması" meselesi, insânın kendisini ve çevresini dönüştürme potansiyeline sâhip olduğunu, ancak bunun bilinçli bir çaba ve sürekli bir muhâsebe gerektirdiğini vurgular.

a.Mânevî İdeâllere Ulaşmada Karşılaşılan Zorluklar: İnsânın mânevî ideâllere ulaşma süreci, nefsânî arzûlar, dünyevî meşgûliyetler ve mânevî gaflet gibi birçok zorlukla doludur. Bu zorluklar, insânın yüksek mânevî hedeflere odaklanmasını ve ilâhî emirlere uygun bir hayât sürmesini engelleyebilir. İnsânın iç dünyâsındaki bu mücâdele, kendini tanıma ve üstesinden gelme süreci gerektirir. Bu, sâdece kişisel bir gelişim meselesi değil, aynı zamânda toplumsal bir yansıma bulur çünkü bireylerin mânevî gelişimi toplumun genel ahlâk ve davranış kalıplarını etkiler.

b.Sorumluluk ve Mânevî Yolculuk: Bedîüzzamân'ın vurguladığı gibi, mânevî ideâllere ulaşamama durumu, insânın kendi varoluşsal sorumluluklarıyla yüzleşmesi gerektiğini gösterir. Bu sorumluluk, sâdece kişisel ibâdetler ve ritüellerin ötesine geçer; insânın toplum içindeki rolünü, çevreye olan etkisini ve diğer insânlarla ilişkilerini de kapsar. İnsânın bu dünyâdaki amacı, sâdece maddî başarılar elde etmek değil, aynı zamânda yüksek mânevî değerler doğrultusunda bir yaşam sürmek ve topluma olumlu katkılarda bulunmaktır.

c.Mânevî Yolculuğun Toplumsal Boyutu: İnsânın mânevî ideâllere ulaşamama durumu, aynı zamânda toplumsal bir değerlendirme ve dönüşüm çağrısıdır. Toplumun genel mânevî durumu, bireylerin mânevî hâllerinden etkilenir. Bu nedenle, her bireyin mânevî yolculuğu, toplumun genelini yükseltme potansiyeline sâhiptir. Bedîüzzamân, bireyin mânevî gelişiminin sâdece kendisi için değil, aynı zamânda çevresi ve toplumu için de önemli olduğunu vurgular.

d.Yeniden Değerlendirme ve İlerleme: Bedîüzzamân'ın dile getirdiği gibi, mânevî ideâllere ulaşamamanın, birey için bir yeniden değerlendirme ve ilerleme fırsatı olduğunu anlamak önemlidir. Bu durum, insânın kendi iç dünyâsını, niyetlerini ve hayâtını gözden geçirmesi için bir dâvettir. Mânevî yolculuğun her aşaması, bireyi daha yüksek bir şûûra ve Allâh'a daha yakın bir konuma taşıma potansiyeline sâhiptir. Bu süreç, sabır, istikrar ve sürekli bir çaba gerektirir.

whatsapp-image-2024-04-06-at-14-58-45.jpeg

Bedîüzzamân Hazretlerinin “Ramazân Risâlesi”nin “Birinci Nükte”sinde "İnsânın Mânevî İdeâllere Ulaşamaması" konusu, Bedîüzzamân Hazretlerinin sorgulamasıyla başlayan ve insânın mânevî sorumluluklarının farkındalığını artırmayı amaçlayan derîn bir muhâsebeyi ifâde eder. Bu sorgulama, insânın kendi varlık sebebini ve yüksek mânevî ideâllere ulaşma amacını merkeze alır. Bedîüzzamân'ın, ulvî ubûdiyet ve şeref-i kerâmete iştirâk etmeyen insânların insân ismine lâyık olup olmadıklarını sorgulaması, insânın yaratılışındaki asıl amacın bu yüksek mânevî hedeflere ulaşmak olduğunu ve bu amaca ulaşamamanın sebeplerini ve sonuçlarını derînlemesine düşünmeyi gerektirir.

Bu bağlamda, Bedîüzzamân'ın “Ramazân Risâlesi”nin “Birinci Nükte”sinde anlatılan manzarası, Allâh'ın dünyâyı ve içindekileri bir "sofra-i nimet" olarak sunmasını ve insânın bu nimetler karşısında göstermesi gereken kulluk ve şükür tavrını örneklendirir. Ramazân-ı Şerîf ayının bu mânevî yolculukta özel bir yeri vardır; zirâ bu dönem, insânın nefsine hâkim olmayı, Allâh'a olan bağlılığını güçlendirerek mânevî bir yükselişe yönelik bir fırsat sunar. Bu süreçte, "tavr-ı ubûdiyetkârâne" sergileyerek, Allâh'ın sonsuz lütfu ve merhametine karşı derîn bir saygı ve minnettârlık gösterilmesi beklenir. Bu durum, ulvî ubûdiyet ve şeref-i kerâmetin gerçekleştirilmesi için birer model teşkîl eder.

Ancak "İnsânın Mânevî İdeâllere Ulaşamaması" başlığı altında ele alınan sorunlar - nefsani arzûlar, dünyevî meşguliyetler, mânevî gaflet - insânın bu yüksek mânevî hedeflere ulaşmasını engelleyen temel zorluklardır. Bu engeller, insânın Allâh'a olan bağlılığını, O'nun emirlerine uygun bir hayât sürme çabasını ve mânevî bir yükselişe yönelik adımlarını sınırlayabilir. Bedîüzzamân'ın vurguladığı gibi, bu engellerin üstesinden gelmek, bireyin kendi içsel mücâdelesine, kişisel ve toplumsal muhâsebesine bağlıdır.

Bu süreçte, insânın mânevî yolculuğunun toplumsal boyutu da önemlidir. Her bireyin mânevî gelişimi, toplumun genel ahlaki ve mânevî durumunu etkiler. Bu nedenle, bireylerin mânevî ideâllere ulaşma yolculuğu sâdece kişisel bir arayış değil, aynı zamânda toplumsal bir dönüşüm ve ilerlemenin de motorudur. Bedîüzzamân'ın işâret ettiği gibi, bu yolculuk, sabır, istikrâr ve sürekli çaba gerektirir; her aşaması, bireyi daha yüksek bir şûûra ve Allâh'a daha yakın bir konuma taşıma potansiyeline sâhiptir.

RAMAZÂN OKUMALARI SOHBETİMİZE ŞİMDİLİK ARA VERDİK

GELECEK RAMAZÂN-I ŞERÎF’TE DEVÂM EDECEK İNŞALLÂH

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum